Muhteber ve Yusuf Demirtaş, iki ressam.

‘Biz olmak’, ‘Seneye düğünümüz var’, son ortak sergilerinin isimleri. Evlilikte ve sanatta 50. yıllarını, Cumhuriyet’in 100. yılında kutlamışlar. Yarım asrı kutlamak ayrı bir anlamlı olmuş…

Atölyeleri aynı dairede. Biri koridorun bir ucunda, diğeri sonunda. Yusuf Demirtaş, uzaktaki odada. Girişin hemen solunda, daha geniş ve aydınlık odayı sevgili eşine bırakmış.

“Ressamlar ışığın soldan gelmesini önemserler. O yüzden bu odayı Muhteber Hanım’a verdim.” diyerek oda konusunda yaptığı jestin ne denli değerli olduğunun altını çiziyor.

Fotoğraf: Ali Boray Başçı

ENFOD (Engelsiz Fotoğraf Derneği) ile Adım Adım Ankara etkinliklerimizde Demirtaş Çifti ile…

Muhteber Hanım…

Beşikdüzü Kasabası’nda, bir öğretmen, İsmail Gümüş, 8 kızı yetiştirmiş, İstanbul’da resim semineri sınavlarına göndermiş, hepsi kazanmış. Böylece kızlar, ailelerden ve evlerinden uzakta ve çığır açan eğitim sürecine adım atmışlar. Böyle başlamış Küçük Muhteber’in Cumhuriyet öyküsü.

Hanım, hanımcık ve süslü, püslü veya allı, pullu ama renkli mi renkli kadın resimleriyle ünlü. “Anadolu’nun kadınları renkli. Bizim içimiz renkli!” diye açıklamadı bir kez. Çarşıya hatta düğüne gider gibidirler hep. Bu durumu “Cumhuriyet’in nimetleri” diye açıklar.

Okumuş, kendi ayakları üzerinde duran, istediğinde giden, kendi alışverişini yapan kadınları çizer, boyar. Bazen fırçayı bırakıp elleriyle boyuyor. Anlayacağınız tablodaki kadınlar da Muhteber Hanım da özgürlüğün tadını çıkarıyorlar…

Fotoğraf: Ali Boray Başçı

“Ben kadınları hep dik ve ayakta çizerim. Bizleri Cumhuriyet var etti. Bizler Cumhuriyet kadınlarıyız.” diyor.

Yusuf Bey…

Muhteber Hanım’ın gittiği resim semineri Çapa’da. İstanbul İlk Öğretmen Okulu Resim Semineri. İlk açıldığında Çapa’dayken, Ortaköy’e taşınmış, Adı Çapa diye kalmış.

Bir de çapkın yakışıklı varmış orada! Ortaköy 1. Sınıfta. 16 yaşında. Adı Yusuf… O gün bugündür birlikteler… Yusuf Demirtaş,

“Aslında muhafazakâr bir aileden gelen muhafazakâr biriydim” diye anlattı.“Resim yapmak da pek kabul edilebilecek bir şey değildi. ”

Öğretmeni, “Seni bir resim öğretmenine göndereceğim, ödevin onunla röportaj yapmak demiş. O gün olanlar olacak, Genç Yusuf unutamayacağı bir gün yaşayacaktı… Selahattin Hüsnü Taran öğretmeni, gönderdiği kişi Bedri Rahmi. Gideceği okul, Güzel sanatlar akademisi ve iki Keyifli Öğretmenin Genç Yusuf’un girmesini planladıkları ders, desen dersi…

Bizim Yusuf Bedri Rahmi tanımıyor zaten ama ‘röportaj’ ne demek onu da bilmiyor. Gönderen de gönderdiği de var olsun, onlar gerçek eğitimciler (ben onlar gibi öğretmenler için Keyifli Öğretmen diyorum) elbet. Bedri Rahmi “Gel!” demiş, almış bizim genç Yusuf’u sınıfa götürmüş.

Sınıfta herkes karakalem çalışıyor. Bunda sorun yok ama! Ortada çıplak model! Genç Yusuf, anladığım kadarıyla hayatının şokunu yaşamış. Eminim vücut dili ve yüz rengiyle şoku sınıftaki herkes gibi Bedri Rahmi de fark etmiştir.

Bedri Rahmi, Genç Yusuf’u sınıftan çıkarmak yerine, modelin çevresinde tam bir tur attırmış…

Atölyesi

Atölyesinin yarısını kaplamış baskı makinesiyle çok mutlu. Eskiz, kalıp oluşturma, asit kullanma, temizlik, boyama ve presleme… Onca aşama gerektiren zorluklarla hazırladığı kalıplardan elde ettiği resimler onu çok mutlu ediyor.

“İkimiz birden aynı tarz yapmayalım, ben baskıyı seçtim” diye centilmenliğiyle açıklıyor tercihini! “Çok seviyorum” diye ekliyor. Baskı resim yapmayı mı Muhteber Hanım’ı mı onu da siz anlayın artık!

Fotoğraf: Ali Boray Başçı

Resimlerindeki saklı öykülerden biri Sivas katliamı. “Burada kürek var, buranın üstüne toprak atılmış. Ama bak Sivas hala görünüyor.” diyor.

En güzeli

En güzeli, ‘aşklarını’ yaşıyorlar… Evlatları, torunlarıyla. Gelen, giden konuklarla… Dostlarının açılışlarına katıldıkları veya kendilerinin, 50. yıllarında da beraber açtıkları ve daha çok açmalarını dilediğim sergilerle. Ürettikleri resimleriyle, biri ışığı soldan gören ve diğeri görmeyen ama aynı dairede, koridorun iki ucuna konumlanmış atölyelerinde.

Biri düğüne gider gibi allı, pullu kadınlarla, diğeri soyut dışa vurum anlayışla. Birininki zaten belli kadın, süslü, püslü; diğerininki ister yakından ister uzaktan bak, zor anlayacağın, belki mitolojik ama derin ve saklı öykülü! Yüzlerinde hep o tatlı tebessümleriyle. Daha uzun yıllar ‘aşklarını’ yaşamalarını diliyorum.

Kaynaklar

* Demirtaş Çifti ile yaptığımız sohbetler.

* Fotoğraflar ve altındaki notlar: Dr. Ali Boray Başçı,

facebook.com/photo/?fbid=10162243340808810&set=pcb.10162243340868810 ve

facebook.com/photo/?fbid=10162245333553810&set=pcb.10162245333628810

* ‘ARTANKARA 2024, Ressam Muhteber Demirtaş’, Necati Yalçın,

www.youtube.com/watch?v=oLTBkDT4hi4

* ‘Demirtaş çiftinden ‘Altın Yıl’ Sergisi’, Uğur Ergan, hurriyet.com.tr/yazarlar/ugur-ergan/demirtas-

ciftinden-altin-yil-sergisi-42035773

* ‘Muhteber Demirtaş’, tr.wikipedia.org/wiki/Muhteber_Demirta%C5%9F

* ‘Resimle ve sevgiliyle bir ömür: Muhteber Demirtaş’, Necati Yalçın, lavarla.com/resimle-ve-

sevgiliyle-bir-omur-muhteber-demirtas/

* ‘Yusuf Demirtaş’, tr.wikipedia.org/wiki/Yusuf_Demirta%C5%9F