Merhaba Sonsöz’ün değerli okurları. Bugünden itibaren her hafta Pazartesi günü sizlerle birlikte olacağım. Okuduğum kitaplarla sizleri tanıştırıp, bazı bölümlerini paylaşacağım. Umarım bu yolculuğumuz uzun sürer. İlk yazımda okuma üzerinde durmak istiyorum.

Merhaba Sonsöz’ün değerli okurları. Bugünden itibaren her hafta Pazartesi günü sizlerle birlikte olacağım. Okuduğum kitaplarla sizleri tanıştırıp, bazı bölümlerini paylaşacağım. Umarım bu yolculuğumuz uzun sürer. İlk yazımda okuma üzerinde durmak istiyorum.

İlkokul çağından başlayarak, yaşamımıza girmiş öğretmenler bizim bugünlere gelmemize katkıda bulunmuşlardır. Okuma alışkanlığının kazandırılmasında en büyük etken öğretmenlerimizdir diye düşünüyorum. 70 yaşına merdiven dayayan bir emekli öğretmen olarak, geçmişi düşündüğümde öğretmenlerimin yaşamıma çok büyük katkılar yaptıklarını gözlemliyorum. Bunların en başında kuşkusuz okuma alışkanlığını bana kazandırmış olmalarıdır.

Corona günlerine kadar yılda ortalama 100 kitap okurken, coronadan sonra yılda ortalama 150 kitap okumaya başladım. Yasaklar nedeniyle evde kalmış olmamda bu okuma sayısını etkiledi. Kitaplar en iyi arkadaşım oldu. Zaman zaman okuduğum kitaplardan notlar aldım. Facebook’ta paylaşımlarda bulundum ve dergilere kitaplarla ilgili yazılar yazdım. Bunları sizlerle de paylaşacağım. Zaten bu sayfanın amacı bu.

Okuduğum kitapları arkadaşlarımın da okuması için paylaştığım çok oldu. Ancak verdiğim bazı kitapların geri dönmediğini görünce paylaşmaktan vazgeçtim. Romalı düşünür ve senatör Seneca haklı olarak kimseye kitap vermezmiş. Bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Kimseye ödünç kitap vermedim, çünkü kitaplığımı ödünç kitaplarla kurdum.”

Kitap okumanın az yaşamayı önlediğini Çetin Altan 1984 yılında yazdığı “Kitap az yaşamayı önler” başlıklı yazısında çok güzel anlatıyor.

Nermi Uygur da –ışıklar içinde uyusun- “Okumanın okulu yoktur. En iyi okul, okumayı okul dışında gerçekleştirmeye götüren, okumanın başlı başına sanat olduğunu sezdiren okuldur.” Diyor ve devam ediyor ilerleyen sayfalarda. “Elime aldığımda çoğun yeniydiniz./Sizi eskittim,/beni yenilediniz.”

İlhan Selçuk “Bir kitap okuduğum zaman bir başka insan olurum. O başka insan bir başka kitap okumak ister.” diyor, okumakla ilgili bir yazısında.

Sözümü fazla uzatmak istemiyorum. Önümüzdeki haftalarda zaten bol bol paylaşım yapacağım okuduğum kitaplardan. Ancak yarın -7 Aralık- aramızdan ayrılışının 65. Yılını anacağımız Reşat Nuri Güntekin’in bir yazısıyla bitirmek istiyorum yazımı. “Niye kitap okumuyorlar? demek niye piyano çalmıyorlar? demek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumaya alıştırmak, parmakları piyano çalmaya alıştırmaktan kolay değildir. Ona göre yetişmek, hazırlanmak gerekir. Okumak bir kitaptan alınan unsurlarla kendine manevi bir dünya yapmak, onun içinde tek başına yaşayabilmek demektir. Bu, ta çocukluktan başlamış uzun alışkanlıklar ve egzersizler neticesidir.”

Hepinize bol okumalı günler diliyorum.