“Sanatçının dilini koparamazsınız çünkü onun dili sanatıdır. Onlar sanatlarıyla, fikirleri, yorumlarıyla konuşurlar.” Mehmet Aksoy
Sanatçı duyarlı olmalı, değil mi?
Aksoy da bunun hakkını veren, son derece duyarlı bir sanatçımız.
Bir seferinde ‘dil koparmak’ üzerine konuşurken, ‘sanatçılarının dilini koparamazsınız!’ demişti.
“Çünkü onun dili sanatıdır. Onlar sanatları, eserleri, fikirleri ve yorumlarıyla konuşurlar.”
Örneğin, doğanın bozulan dengesine sessiz kalamıyor. ‘Bozulan insan-doğa ilişkisine bir gönderme, doğanın gücü ve güzelliğine dikkat çekme isteği, iradesiyle’ düşüncesiyle üretiyor.
“Böyle bir Alageyik heykeli tasarlıyorum, daha çok yeni heykele dönüşünce bakalım ne olacak?”
Kaynak: Mehmet Aksoy
“Bir de Antakya depremiyle ilgili bir anıt yapmak istiyorum…” diyor ve ekliyor,
Kaynak: Mehmet Aksoy
“Deprem gerçeğiyle yaşamak, ölenleri unutmamak ve unutturmamak böyle bir bilinçle yaşamak için, aynı hataları bir daha yapmayalım, aynı acıları daha çok yaşamayalım için, çocukların gençlerin bilinçlerinde yer etmesi, doğanın bu gerçeğiyle yaşayabilmek doğaya saygılı olmamız gerekliliğini vurgulamak düşünceleriyle başladım eskiz çizmeye devam ediyorum.”
Onca heykel yapan Aksoy, daha yapmak istediği çok heykel olduğunun altını çiziyor.
Heykelin devi ve sahnelerin devinin elinden ödül aldı
Uluslararası Müjdat Gezen Sanat Ödülü’nü, kendi gibi ustanın elinden, Müjdat Gezen’den aldı. Ustalardan Gezen’i, ödül verecek kişi için yaptıkları isabetli seçimden, Aksoy’u da kazandığı bu anlamlı ödülden dolayı, yürekten kutluyorum.
ODTÜ’de heykel turu
Geçen hafta ENFOD (Engelsiz Fotoğraf Derneği) Adım Adım Ankara grubumuzla ODTÜ heykelleri turu yaptık.
Rehberimiz ODTÜ’den sanatçı dostumuz Murat Akın’dı. Yanımızda Heykeltıraşlar Aslan Başpınar (yazılarımda, kitaplarımda hep vardır) ile Çıdam Melek (yeni tanıştık, mutlaka yazacağım) vardı ve gezi boyunca değerli bilgiler verdiler. Bu gezi başlı başına bir yazı konusu, biz bu köşede Aksoy üzerinden devam edelim.
Hatırlayacaksınız, Aksoy’un Ankara’daki bir heykeli, zamanın belediye başkanı tarafından, ‘böyle sanatın içine tükürürüm’ diyerek, kaldırılmıştı. Aksoy dava açtı, kazandı, heykel geri geldi. Geçtiğimiz yıllarda görmek için gittim, yetkililerin dikkatine, heykel yine yok olmuş.
Bir heykeli böyle bir görünüp bir görünmez olan Aksoy’un ODTÜ’de iki heykeli birden var. Turumuzda ikisine de uğradık. Heykellerinin birinin yanındayken kendisiyle canlı bağlantı kurduk. Heykelini kendisinden dinledik. O da biz de çok mutlu olduk.
Aksoy’un heykellerindeki şifreler!
Aksoy, heykeltıraşlar arasında günümüzde taştan heykel çıkaran nadir sanatçılardandır. Sert malzemeye hakimiyetinden olsa gerek taşın yanında metal kullanmaktan da geri durmaz.
Heykeline baktığınızda ‘anladım’ demek için acele etmemek gerek!
Heykelin şifreleri vardır!
Işığı seviyor!
“Parmaklarımdan ışık akıyor, formları ışıkla boyuyorum. İçimi aydınlatan, gün ışığına çıkaran, beni murcun ucundan formların üstüne akıtan ışık. Sıfırdan yüz seksen dereceye kadar gün boyu yükselip değişerek heykelin üstüne vuran ışık. İlk önce kızıl sonra sarı, yükseldikçe akkora dönüşen ışık. Sonra doksan derece diklikten yüz seksen dereceye doğru yatarak devrilen, bu kez tersine akkordan sarıya, sarıdan kızıla dönüşerek kararan ışık…”
Bir anlamda ışıkla barışık.
“Resim sanatındaki gibi ressamın tercih ettiği, sabit ve değişmez ışık heykelde yok. Her an değişebilen, dönen, dolanan, farklı bir ışıkla baş etmek zorundasınız.”
Altında yatan felsefesinin yanında heykelin sürpriz destekçisi, gölge oyunları gibi. Güneşin yönüyle, günde bazen bir, bazen iki kez görülen heykel gölgeleri, heykelin karşısında durup, heykeli ve gölgeyi izleyenleri, Aksoy’un sanatının inceliklerine dalıp götürür.
Selçuk’taki Atatürk Anıtı örneğin.
“Üzerinde birkaç yıl uğraştım” diye anlatmıştı. Tam 3 yıl gözlem yapmış. Gitmiş, gelmiş. Yakından, uzaktan bakıp taşı yontmuş, sonra devam etmek üzere bırakmış, gitmiş.
Mermer kütleleri dile getirmiş adeta. Bir yüzünde Nazım Hikmet’in Kurtuluş Destanı’nın tamamına yakını yazılı.
“Eskiden kalma bir tablet, yazıt havasında.” diye açıklıyor internetteki kendi sayfasında.
Kütlenin diğer yüzünde dikkatli bakmaz ve doğru yerde durmaz ve dikkatli bakmazsanız görmesi pek zor bir eser var.
“Zamanın bir anını sonsuza dek yakalama arzusu” diye açıklıyor bunu da.
“26 Ağustos, saat 12:30’dur o an.”
Büyük Taarruz’un başladığı gün yani.
Müthiş değil mi?
Kaynaklar: mehmetaksoy.com/ (ilk iki fotoğraf) ve erolsasmaz.com/?oku=1716
Hezarfen ve İki Çocuklu Toprak Ana
Hezarfen ve İki Çocuklu Toprak Ana ODTÜ’deki heykelleri de şifreler saklar.
Yanlış açıdan baktığınızda heykelin anlamını da şifreleri de kaçabilir.
Hezarfen, bildiğiniz ilk uçan Türk. Bir bilim insanı, malum. Uçmasının ardından bilimden, gelişmeden korkan insanların baskısıyla başkentten sürülen, sonra da sürgünde öldürülen Hezarfen Ahmet Çelebi’nin heykeli.
“Bir bilim yuvasında olması beni çok mutlu ediyor.” sözleriyle, bir üniversitede olmasından mutlulukla söz eder. Işığı doğru zamanda yakalarsanız bir de yerde Hezarfen görüyorsunuz. Galata Kulesi’nden havalanıp Doğancılar Parkı’na konuşunu yaşıyorsunuz…
Diğer heykeli İki Çocuklu Toprak Ana…
Bu heykelinin altında da derin bir düşünce var elbette.
“İnsanlar arasında ayrım olmamalı.” diyor.
Aksoy, bir ananın severken iki çocuğunu birbirinden ayıramamasını işlemiş. Yeryüzünde, herhangi bir yerde doğan insanların rengi, dini, dili veya ırkından dolayı ayrıştırılmaması gerektiğini vurgulamış.
Aksoy’un ODTÜ’deki anıtları ve bizim ekip.
Şimdilerde
Son görüşmemizde ne yaptığını sordum.
“Şahmeran” dedi.
Çocukluğundaki kitapçıkları hatırlıyor. Üzerinde naif resimler olan. Merak etmiş birini okumuş. “Konusu doğa-insan ilişkileriydi.” diye başladı ve özetledi.
“Bir çocuk esir düşer. Şahmeran onu saklar. Çocuk yukarıdan gelmiştir, Şahmeran yeraltında. Sıkılmasın diye ona hikayelerle doğayı anlatır. Çocuk bildiğin Lokman Hekim olacaktır…”
Lokman büyür, yeryüzüne çıkar. Sorarlar söylemez, işkencelere dayanamaz, Şahmeran’ı ele verir...
“12 Eylül’de öyle olmadı mı?” diye sordu.
“Ne zorluklar yaşandı, hapisler, işkenceler. Sonuçta kimler, kimleri sattı...”
Aksoy, 80’li yaşlarının yarısını henüz geçti.
Türkiye, Almanya derken vaz geçemediği vatanına döndü.
Yaşadıklarını unutmuyor.
Dün veya bugün olanları, örneğin doğaya yapılanları veya depremde yaşananları kabul etmek istemiyor. Doğaya, hayvana ve insana saygı duyulsun, kötülükler olmasın istiyor.
Bu düşüncelerle yaptığı heykellerine vuran ışığın, parmaklarından aktığını hissediyor.
Taşı, mermeri, metali ışıkla boyuyor.
İçini aydınlatan gün ışığının, dünyayı aydınlatmasını istiyor.
Heykelin devi çok şey mi istiyor?
Şu anda üzerinde çalıştığı
“Şu anda üzerinde çalıştığım heykelin küçük versiyonu böyle (üstteki 3 fotoğraf). 350 cm yükseklik, 250 cm en ve 350 cm derinlik ölçülerinde bir heykel olacak Afyon grisi, Yatağan pinetta black mermeri ve demir materyallerini kullanıyorum. Bu heykelle doğanın güzelliği ve gücünü vurgulamak istiyorum.” diye açıkladığı son heykelini yaparken, eşi Deniz Hanım sağ olsun, videosunu çekti, gönderdi. Dr. Ali Boray Başçı düzenledi. İşte bağlantısı:
https://www.youtube.com/watch?v=1tjOLeQAuzw
Aramızda kalsın!
Her geçen gün harikalar yaratıyor. İnternet sayfasında on yıllık dilimlerle eserlerini görselleriyle anlatıyor. 90’ından sonra neler yapacak, aramızda kalsın, meraktan çatlıyorum :)
Heykelin Duayeni’ne, mesajlarıma yanıt vermediğinde imdadıma yetişen Deniz Hanım ile ve tüm sevdikleriyle, harika eserler yaratacağı, nice mutlu yıllar diliyorum.
Kaynaklar
* Mehmet Aksoy ile söyleşi
* Mehmet Aksoy, mehmetaksoy.com/
* Mehmet Aksoy ve heykellerinin fotoğrafları: Mehmet Aksoy
* ‘Heykeltıraş Mehmet Aksoy hangi eser üzerinde çalışıyor?’, Video: Deniz Yalçın Aksoy, Düzenleme: Dr. Ali Boray Başçı, https://www.youtube.com/watch?v=1tjOLeQAuzw
* Aksoy’un ODTÜ’deki anıtları fotoğrafları: Dr. Ali Boray Başçı
* ‘Kurtuluş Yolu Anıtı – Selçuk’, erolsasmaz.com/?oku=1716
* ‘Mehmet Aksoy’un “Şamanlar ve Mitler Dünyasında” Sergisindeki Eserlerinin Mitolojik Çözümlemeleri’, Songül Yılmaz, dergipark.org.tr/tr/pub/asead/issue/68364/952340
* ‘Mehmet Aksoy ve Rachel Whiteread, İki Heykeltıraş’, Necati Yalçın, sonsoz.com.tr/makale/19138378/necati-yalcin/mehmet-aksoy-ve-rachel-whiteread-iki-heykeltiras