Yazın türleri içinde en çok ürün veren türdür deneme. Bu yazımda deneme nedir, dünya ve Türk...

Yazın türleri içinde en çok ürün veren türdür deneme. Bu yazımda deneme nedir, dünya ve Türk edebiyatında isim yapmış ünlü denemeciler kimlerdir , bunların üstünde duracağım.

Önce deneme nedir? sorusunun yanıtını iki sevgili öğretmenimin –Emin Özdemir ve Adnan Binyazar- yazılarıyla sizinle paylaşmak istiyorum.

Emin Özdemir, “Edebiyat Sözlüğü” kitabında deneme hakkında şunları söylüyor: “Herhangi bir konuda (yaşam, ölüm, din, felsefe, sanat, edebiyat, aşk, dostluk vb) yazarın kesinlemelere gitmeden, kendi kişisel görüşlerini, düşüncelerini bir konuşma, söyleşme havası içinde işlediği düzyazı türü. Tanımından da anlaşılacağı gibi, deneme türünün konu alanı sınırsızdır. Yazar söylediklerini kanıtlama kaygısı gütmez. Bir düşüncenin çağırdığı başka bir düşünceye rahatça geçebilir. Genellikle benli, yani birinci kişili bir anlatım baskındır. Öğretme, bilgilendirme başat amaç değildir denemede. Dilin tadını duyumsatma, okurun düşünce çevrenini açma, genişletme denemecinin kaygıları arasındadır.”

Adnan Binyazar, “Sözün Onuru” adlı kitabında ise; “Genellikle yaratıcı aklın özgür yolunu etkili bir söylemle arayan deneme, içerik yönünden de, düşünceleri, duyguları gölgeleyen her türlü yasağı delip bilgiyle, gözlemsel ayrıntılarla, gerçek kanıtlarla, okuyanı sormaya-sorgulamaya-yorum yapmaya yöneltir. Denemenin beslenme alanı bilgidir, bilginin insan yaşamındaki yeridir.” diye tanımlıyor denemeyi.

Deneme türünün kurucusu ve öncüsü Fransız edebiyatçı Michel de Montaigne’dir. Yine Fransız edebiyatında Voltaire, Julien Benda, Paul Valery, Maurice Blanchot, Paul Claudel önemli deneme yazarlarıdır.

Kuşkusuz deneme türünün en önemli iki yazarı Montaigne ve Bacon’dır. Ancak içerik yönünden her ikisi de farklılık gösterir. Bu durumu bir yazısında Akşit Göktürk şöyle dile getiriyor. “Bacon ile Montaigne’in denemeciliği arasında önemli bir ayrım vardır. Bacon’ın denemelerindeki anlatımda, Montaigne’in kendine dönük, görünüşte gelişigüzel, söyleşici sesinden daha çok, kişisel olmayan, özlü, betimci, nesnel bir ses göze çarpar. Bacon’ın çabası, Montaigne gibi kendi benliğini anlamak değil, değişik alanlardan edinmiş olduğu gözlemlerle deneylere dayanarak insanoğlunun yaşamına uygulanabilecek, ona yararlı olabilecek bir bilgelik ortaya koymaktır.”

Dünya edebiyatında bir başka ünlü denemeci,-biraz önce de belirttiğim gibi- İngiliz yazarı Francis Bacon’dır. Aldoux Huxley, William Hazlitt, Charles Morgan, Bertrand Russel, D.H. Lawrence da bilinen İngiliz deneme yazarlarıdır.

Alman edebiyatında ilk akla gelen isim Goethe’dir. Schiller, Möser, Kleist, Rabener, Lessing, Herder ve Novalis de deneme alanında ürün veren ünlü Alman yazarlarıdır.

Amerikan edebiyatında ise Ralp Waldo Emerson, İspanyol edebiyatında Miguel De Unamuno ve Jose Ortega Y. Gasset deneme yazarlarıdır.

Türk edebiyatında , Ahmet Haşim’in “Bize Göre”,”Gurebâhâne-i Laklakân” ilk deneme eserleridir. Bizde deneme türü Cumhuriyet dönemine kadar görülmez. Ancak bu dönemden sonra dergi ve gazeteler aracılığıyla yaygınlık kazanmıştır. Mahmut Sadık’ın “Takvimden Yapraklar”; Falih Rıfkı Atay’ın “Eski Saat”,” Niçin Kurtulmak”, “Çile”, “İnanç” kitapları deneme türünün ürünleridir.

Edebiyatımızda deneme türü, genellikle şair, öykücü ve romancı olarak bilinen yazarlarımız tarafından yazılmıştır. Bu isimler; Ahmet Rasim, Sabahattin Eyüboğlu, Suut Kemal Yetkin, Nurullah Ataç, Salah Birsel, Vedat Günyol, Enis Batur, Cemil Meriç, Uğur Kökden, Mehmet Kaplan, Emin Özdemir, Adnan Binyazar, Akşit Göktürk, Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal, İlhan Selçuk, Feridun Andaç, Nermi Uygur ilk aklıma gelen ve kitaplarını severek okuduğum yazarlardır.

Başucu yazarlarımdan biri olan Nermi Uygur, denemeciyi şöyle tanıtıyor bize : “Yaşantı insanıdır denemeci. Yaşadıklarını dile getirir, yaşamlarını işler o. Yaşamadığı hiçbir şeyi almaz denemesinden içeri. Onun bir şey yaşaması da: O şeyle bir bağ kurması, o şeyi kendi varoluşuna uygun algı, görgü, bilgi ve duyuş esnekliğinde anlaması; gerekirse o şeyle ilgili bazı şeyler yapması; şaşma, merak, sevgi ya da tiksinme gibi davranışlarının ortamında o şeyle baş başa kalması; kendisiyle, çevresiyle, evrenle karşılaşması, işte böylesine karmaşık ve etkili bir süreçtir….”

Bütün edebi türler gibi denemenin de gelişmesi dergi kültürünün oluşmasına ve yaygınlaşmasına bağlıdır. Gazete köşeleri de denemeyi geliştiren etkenlerden biridir.

Salah Birsel’le bitirmek istiyorum yazımı. “Fırıldak Sarısı” adlı denemesinde; “Her şeyden, herkesten vefasızlık gelir, kitaplardan gelmez. Dahası, insanoğlu dost bellediği bir kitaptan uzaklaşmak istese, onunla arkadaşlığını yavan bulmaya başlasa bile, bilir ki o kitap canciğer oluşlarından önce neyse, sora da odur. Kendisine hiçbir kötülük yapmayı düşünmez.” diyerek kitapların en iyi dost olduğunu vurguluyor.

Bol okumalı günler diliyorum.