Öyle bir Dünya’da ve öyle bir Türkiye’de yaşıyorsunuz ki, gazeteci ve yazar iseniz haber ve yazı konusu bulmakta hiç zorlanmıyorsunuz. Çok talihlidir bu açıdan basın organları ve gazeteciler, Türkiye’de.
Bir diğer yönü ile? Bazı basın organları ve gazetecilerin çok talihli olduklarını söyleyebilmem, yazabilmem olanaksız. Çünkü, basın özgürlüğü, baskı altında, en küçük bir eleştiri; hakaret, en küçük bir haber: halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek, özendirmek olarak değerlendirilebilir, kendinizi savcının veya yargıcın karşısında bulabilirsiniz.
Haydi, bu konudaki yazılarınızı kısa tutun ve özgürlüğe karşı işlenen bu ağır insanlık suçunu kısa bir yazıya sığdırın.
Savaş, silahlı çatışma ve silahlı işgal olaylarında, haber almak ve haberi halka ulaştırmak için çabalayan gazetecilerin yaşamlarının tehlikeye düşmesi veya öldürülmeleri ile ilgili o kadar örnek var ki.
Haydi, bu örnekleri kısa bir yazıya sığdırın.
Orta Doğu’da, Orta Asya’da, baskıcı yönetimlerin olduğu diğer yerlerde, kadın, erkek, çocuk, genç, ileri yaşlı, hasta, engelli demeden her gün insanlar öldürülüyor, kadınların, annelerin, çocukların kanları ve gözyaşları dinmiyor. Silah fabrikaları, insan, hayvan ve doğayı yok etmek için aralıksız çalışıyor.
Türkiye küllük ve çöplük haline gelmek üzere, kanımca geldi bile. Kamu yönetimleri, yerel yönetimler ve halkın önemli bir bölümünün neden olduğu, hava, su ve toprak kirliliğinde Türkiye’ye şampiyonluk kupası vermek gerekir.
Kadına, çocuğa, hayvana ve doğaya ölümcül şiddet örneklerinde de güzel ülkemizin, korkacak, hatta utanılacak düzeyde olduğunu üzülerek yazıyorum.
Ekonomik bakımdan ise akıllara, vicdanlara sığmayan suçlar işleniyor ülkemde. Kiralarda ve tüketim ürünlerindeki fiyat artışları, işsiz veya öğrenci gençlerin, emeklilerin çektiği ağır sıkıntılar, Türkiye’ye, insanlık anlayışına hiç yakışmıyor.
Haydi bakalım, bu konuları ayrıntılı yazın ve sığdırın kısa bir yazıya.
Kısa bir yazıya sığdırılması benim için olanaksız o kadar çok örnek verilebilir ki.
Türkiye ve Dünya’nın olumsuzluklarını, ayrı ayrı da olsa kısa yazılara sığdırmak çok zor. Hatta olumlu ve umutlu olmamıza güç katan güzel konuları, olayları da kısa bir yazıya sığdırmak için çok yetenekli ve deneyimli gazeteci, yazar olmalısınız.
Artık aramızda olmayan, yaşamayan üç büyük ustayı, üç gazeteci ve yazarı, Uğur Mumcu, İlhan Selçuk ve Bekir Coşkun’u hep örnek almak istemişimdir. Kısa yazılarına, Türkiye’yi ve Dünya’yı öylesine güzel sığdırdılar ki. Üçünü de yakından tanımaktan onur, çok erken yitirmekten büyük üzüntü duyuyorum.
Yazılarım, bana yansıdığı kadar, çok olumlu karşılanıyor. Ancak, fazla uzun olduklarını da biliyorum.
Sonsöz Gazetesi’nin ve İnternet Haber Sitesi’nin 3 Aralık 2024 tarihli sayılarında yayınlanan “Karadeniz, Sevgi ve Şiddet…”konulu yazımla ilgili olarak İstanbul’daki yeğenlerimden Denizcan Sümer, şöyle yorumda bulundu.
“…Bunlardan ilki ve en önemlisi, yazıların bence çok uzun. Artık insanlar bu kadar okumuyor, hatta bu kadar izlemiyor bile…”
Uğur Mumcu, İlhan Selçuk ve Bekir Coşkun gibi olabilmek olanaksız. Ancak, Türkiye ve Dünya’yı, bundan sonra daha kısa olmasına özen göstereceğim yazılarıma sığdırmaya çalışacağım.
Haydi, yerin üstündeki insan melekler, çok uzun ve yaygın şiddet çeşitlerinin yaşanmadığı, çok uzun yazıların, çok kalın kitapların yazılmadığı, yerin üstündeki gerçek cennet için, kadın-erkek birlikte. Haydi!..