Şili’de Salvador Allende’yi iktidara taşıyan sosyalist Unidad Popular (Halk Birliği) örgütünün “Venceremos” adlı şarkısındaki;
“YARINI BUGÜNDEN KURACAKSIN / O SENİN TARİHİN OLACAK” dizelerini bir plancı olarak sık sık anımsarım.
“Yarını bugünden kurmak” ne güzel bir savdır. Planlama kavramını var eden de aslında bu sav değil midir?
Planlama, kimilerinin sandığı gibi yalnızca sosyalistlerin savunduğu, geleceği bugünden belirleme aracı değildir. Planlama, insanlığın örgütlü toplum olarak yaşamaya başladığı günden beri kullanılan bir araçtır. Günümüzdeki modern planlama anlayışı ise kapitalizmin gelişimine koşut olarak olgunlaşmış; yaklaşık yüz yıldır, büyümenin ve kalkınmanın firma düzeyinden ülke geneline değin çeşitli boyut ve ölçeklerde kullanılan akılcı bir araç olmuştur. Her araç gibi kullanılış amacı ve biçimine bağlı olarak çeşitli nitelikler kazanmış, önüne çeşitli sıfatlar konularak tanımlanmıştır.
Gününü gün etmenin; günü kurtarmanın dışında herhangi bir düşüncesi olmayan ya da geleceğe ümitle bakmak yerine umudunu -bilinmeyen- bir geleceğe bağlayan toplumlarda kuşkusuz planlama kavramının algılanması ve kabul görmesi beklenemez.
ABD’den Güney Kore’ye, Büyük Britanya’dan Çin Halk Cumhuriyeti’ne değin, gelişmiş ya da gerçekten gelişme yolunda olan ülkelerde en saygın “kurum” planlamadır. Buna karşılık, Türkiye’ye, Pakistan’a, Meksika’ya, Suudi Arabistan’a ve bunlar gibi onlarca ülkeye bakın, çağdaş planlama kavramına ne denli uzak olduklarını görürsünüz.
Burada sözünü ettiğimiz planlama, kuşkusuz, toplum için neyin iyi neyin kötü olduğunu bilme iddiasındaki birileri tarafından her şeyin belirlendiği “toplum mühendisliği” değildir. Günümüzde planlama, adına plan yapılan toplumdan habersiz, kapalı kapılar ardında yürütülecek bir eylemler bütünü olmaktan çıkmıştır. Plancıların ve planlamadan sorumlu kamu otoritelerinin pek hoşlarına gitmese de yaşam, kendisi hakkında karar verilen insanlarca içselleştirilmemiş plan kararlarının başarı şansının yok denilecek kadar az olduğunu göstermiştir ve göstermektedir.
Kentlerin yarınını bugünden kurma savıyla hazırlanan planlar da planlama kavramı hakkında söylenen bu genel kurallardan bağımsız değildir.
Yaşadığı kentle bütünleşmiş, kentini seven ve geleceğe yönelik düşünceleri olanların yerel ya da merkezi yönetimlerce hazırlanan her türlü planın üretim süreçlerinde mutlaka yer almaları gerekir. Hem yerel hem merkezi yönetimlerden bunu istemek ve yapılan her seçimde bu isteği karşılayacağından emin olunan adaylardan yana durmak kentlinin seçme ölçütlerinin başında gelmelidir.
Planlama kavramının niteliği gereği, “yarını, bugünden kurma” savıyla hazırlanan kent planı için başlatılan ilk çalışmalardan onama sürecinin sonuna değin, her aşamada bilgi edinip; görüş, düşünce ve önerilerle bu süreci zenginleştirmek ve uygulama sürecinde de yapılanlara karşı duyarlı olmak dışında “kente sahip çıkmanın” bir başka yolu yoktur. Unutulmamalıdır ki, “KENT, ONA SAHİP ÇIKANLARINDIR”.
Kentli sahip çıkmadıkça kentin, kimlerin bireysel çıkarları doğrultusunda nasıl biçimlendiğini ve kentte neler olduğunu görmek için bugün içinde yaşadığımız kentlere bakmak yeterlidir.