Erzurum Müzesi'nde düzenlenen 'Müzelik Sohbetler' etkinliğine katılan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Van Urartu Ayanis-Garibin Tepe Kalesi Kazı Başkanı ve Değirmenler Höyük Kazı Projesi'nin bilimsel danışmanı Prof. Dr. Mehmet Işıklı, Erzurum'un dip tarihinin hikayesi olan Karaz'ları anlattı. Moderatörlüğünü Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç'in yaptığı etkinlikte konuşan Işıklı, Türk Tarih Kurumu kurulduktan Türkiye'nin değişik yerlerinde başlayan kazılardan birinin de 1940'lı yıllarda Erzurum'da olduğunu söyledi.

Erzurum ile Ardahan'da sis ve soğuk hava etkili!
Erzurum ile Ardahan'da sis ve soğuk hava etkili!
İçeriği Görüntüle

'ÇOĞUNUN HAYVANCILIK BİLİNCİ OLDUĞUNU BİLİYORUZ'

Hamit Zübeyr Koşay'ın Erzurum Karaz'da başlattığı kazı ve sonrasındaki gelişmeleri anlatan Prof. Dr. Işıklı, "Karaz kültürü 6000-6500 yıl önce ortaya çıkan, çobanlıkla geçinen insan grupları tarafından oluşturulmaya başlanıyor. Kısmen yerleşik, kısmen hareketli insan grupları. Bunların çoğunun hayvancılık bilinci olduğunu biliyoruz. İkinci planda ise tarım geliyor. Bu bölgedeki tarım biraz daha hayvancılığa bağlı. Bugün köylerde gördüğümüz, kışın hayvanın yiyeceği yeme dayalı veya bağda bahçede bostanda mevsimine göre insan ihtiyacı olan bir tarım faaliyeti söz konusu. Onun dışında büyük oranda her şey hayvancılığa bağlı. Çok büyük köylerde yaşamıyorlar. 30 ile 50 hane olduğunu tahmin ediyoruz. 100 ile 120 kişilik köyleri var bu kültürün. Bunlar, basit Tunç Çağı köyleri. Ovaların içerisinde korunaklı yerleri seçiyorlar. Dikkat ederseniz; Erzurum'un birçok köyünün içinde höyük vardır. Evlerini de basit, tek odalı veya 2 odalı olabilecek şekilde taş kemerli, kerpiç veya dökme çamurlu duvarlardan oluşan evler yapıyor. Bugünkü köy evlerinin biraz daha ilkel modeli" diye konuştu.

'İNANÇ SİSTEMLERİ İLE ÇOK BİLGİ YOK'

İnanç sistemleriyle ilgili çok bilginin olmadığını, bugüne kadar yapılan kazılarda tapınak denilebilecek bir yapıt bulamadıklarını anlatan Prof. Dr. Işıklı, yazı olmadığı için bu toplumun dağ, köy isimlerini veya birbirlerine verdikleri isimleri bilemediklerini söyledi. Işıklı, kültüre ait hikayeyi kap kacakların üzerindeki motif ve bezemelerden çözmeye çalıştıklarını kaydetti.

'KARAZ HALKLARINDA HİÇBİR ŞEKİLDE SOSYAL FARKLILAŞMA YOK'

Prof. Dr. Mehmet Işıklı, "Bu toplum eşitlikçiydi. Yönetici ve yönetilen sınıfı yoktu. Evler aynı birbirine benziyordu. Bugüne kadar yaptığımız kazılarda hiçbir şekilde bir tahribat tabakası karşımıza çıkmadı. Bir savaş, bir vahşet, birbiriyle kıyım yok. Karaz halklarında hiçbir şekilde sosyal farklılaşma yok. Envanterlerine baktığımızda kap kacak, ocak var ama silah çok az. Savaşı gösteren, militarist yapıyı gösteren eserler yok karşımızda. O yüzden İngiliz bir araştırmacı, bunlara 'barışçıl çobanlar' diyor. Sadece derdi hayvanını gütsün, geleceğini sağlasın, hayatta kalmayı başarsın. En çok mücadelesi belki olsa olsa yayla için otlak için veya su için yaptığı savaşlar olabilir diye düşünüyoruz. Ama bunların da hiçbiri yok. Mesela köylerinde savunma duvarları da yok. Bir tehlikeye karşı birbirlerine karşı mücadeleyi gösterecek hiçbir iz de yok elimize geçmiş olan. Bir iki yerde kemikler üzerinde bir vahşet var ama onlar çok münferit olarak kalıyor. Eşitlikçi olmaları, yönetici yönetilen sınıf yok. Evleri tek tip ev. Yöneticinin, beyin evi ayrılmıyor. Mezarlarda çok farklılıklar yok. Savaş da yok. Bu şekilde mutlu yaşayan 'Şirinler' gibi düşüneceğimiz halk grupları çıkıyor karşımıza Doğu Anadolu'nun yaylalarında" diye konuştu. (DHA)

Kaynak: DHA