Bu hafta konuğum fiziki olarak aramızdan ayrılan ancak manevi olarak nefes aldığım sürece hep yanımda hissettiğim, edeceğim, öğretmenim, güzel insan Kahraman Bakar.

Bu hafta konuğum fiziki olarak aramızdan ayrılan ancak manevi olarak nefes aldığım sürece hep yanımda hissettiğim, edeceğim, öğretmenim, güzel insan Kahraman Bakar.

İki kitabının da editörlüğünü yaptım. İkinci kitabını ona danışamadan duygularımla yönlenerek yayına hazırladım.

Bugün başyazı olarak, ikinci kitabında on sekiz öğrencisi, evladı ve arkadaşlarının arasında benim de öğretmenimle ilgili yazdığım düşüncemi aynen paylaşacağım.

“Bir ömre ne sığar ki sevgiden başka

Çocuk yüreğimle Koçubaba Köyümüzde tanıdığım “öğretmen” Kahraman BAKAR bana bir öğrencinin dersine girilmeden de yüreğine girilebileceğini öğretti.

Çocuk aklımla öğrencisi olmayı ne çok istemiştim.

Öğretmen olmak buydu…

Öğrencinizin gözlerine bakıp sevgi vermekti, güven vermekti, bilgi vermekti…

Yaşama heyecanını, doğaya ve insana olması gereken sevgiyi, üretme bilincini “yaşayarak” öğretti tüm öğrencilerine.

Örnek bir insandı, “bağnaz olmayan” dini değerlere sahip, Atatürk ilkeleri, Cumhuriyet değerleri olmazsa olmazlarıydı.

Öyle bir cümbüş, bağlama çalardı ki, bütün Enstrümanları çaldığını düşünürdünüz! yanılmazdınız çalardı da. Ama Cümbüşü konuştururdu…

Herkes tezene ile çalarken o yüreğiyle çalardı. Yüreğinize çalardı, yüreğinizi de çalardı…

Koçubaba’dan ayrılırken armağan ettiğim boş bir defterin, yaklaşık kırk beş yıl sonra bana içi şiir dolu dönmesi şiir yazan bir insan olarak nasıl mutlu etti beni, tahmin etmek zor değildir sanırım.

“Yaşamak; umut etmektir, çaba sarf etmektir, emektir ve sevmektir”

Kahraman öğretmenim çocuk yaşımda sevmeyi öğretti.

İyi de etti, ben onu sevmekle başladım insan sevmeye ve yıllarca uzakta da olsak ortak tanıdıklarımızla bir araya geldiğimizde dilimizdeydi, Kahraman Bakar adı.

Kahraman öğretmenim gerek bana karşı bireysel gerekse öğrencilere yönelik toplu davranışıyla beni hep mutlu etti. Şiirlerle dolu defteri ve Fihristten bozma ajandaları elime geçtiğinde bana da onu mutlu etme fırsatı doğdu. Şair, Bağdat Ulusoy’un desteğiyle Word’e aktardık. Aktarırken şiirlerindeki ironilere yerel dil ve bazı isimlerin yan yana geldiğinde çağrıştırdığı düşüncelere kahkahalarla gülerek, HOŞ GELİR adlı birinci şiir kitabını baskıya hazırladık. Kitabı çıktığındaki mutluluğunu gözlerinden okumak çok da zor değildi. Nemlenmeye hazır, gülen gözleri hala yüreğimde sıcacık…

İkinci kitabını da yine Bağdat’ın yardımıyla hazırladık. Ancak, daha önceki gülmeye iten duygular şimdi üzülecek, ağlayacak bir şeyleri çağrıştırıyordu, gülüşlerimizi gözyaşlarına dönüştürerek…

Sadece bedenen aramızdan ayrıldığının bilinciyle;

Bizlere miras bıraktığın, şiirlerinle, anılarınla ve dostlarınla her zaman aramızda, aklımızda olacaksın. Sevgili öğretmenim…

Gidenin ardından ne söylenebilir ki; Gönül ışığın, düşünce aydınlığın yattığın yeri aydınlatsın ki; aydınlatıyordur.”

Aramızdan ayrıldıktan sonra, “ARDINDAN” adlı kitabını hazırlarken Öğretmenime atfen yazdığım kısa bir şiirim, kitabın da arka kapağına koyduk.

ARDINDAN

Anadolu’da bağ bozumu derler

Bütün yapraklar sarıya çalar

Cümbüşün telinde asılı kalır

Usunda dolaşan sevdalar

Bizde

Su dökülür yolcunun ardından

Bir de

Gidenin toprağına…

Yolcu ederken seni

Kimler gelmemişti ki yurdundan

Dökülen yaşları

Lütfen kabul et öğretmenim

Su dökemesek de ardından…

hikmet dönmez

KAHRAMAN BAKAR

Çorum merkez Sarimbey köyü 01.02 1945 doğumlu

Sarimbey Köyü İlkokulunda okudu.

Atatürk İlköğretmen Okulu’ndan (Hasanoğlan) 1965-1966 öğretim yılı yaz dönemi mezunu.

Ağrı, Erzurum, Ankara ve Çorum illerimizin kırsal kesimlerinde otuz yıl görev yaptı

Mezun olduğum ilkokuluna (Sarimbey) tayin edildi, on altı yıl müdürlük görevinden sonra emekli oldu.

HOŞ GELİR ve ARDINDAN adlı iki şiir kitabı var. ARDINDAN Vefatından sonra yayınlanmıştır, şiirlerinin yanında öğrenci ve yakın dostlarının anı yazıları da vardır.

ANLAYANA

Kendinden emin insan saygıda kusur etmez

Aç doyurur açık örter kimseye de sezdirmez

Arifler yol gösterir yolu dağdan aşırır

Cahille çıkma yola seni yoldan şaşırır

Kendin bilmezlerle olur isen arkadaş

Aman sakın uyma da çalıyı dolaş gardaş

Kellerin saçı olsa cebinde tarak taşır

Kör ölür badem gözlü kel sırma saçlı anılır

Gevezede dil durmaz savurur rüzgâr gibi

Fırtınalı ummanda sallanan gemi gibi

Bilmez ki yürümez lafla peynir gemisi

Kendi fikrini över başka fikir yok gibi

Boşu boşuna öter cırcır böceği gibi

Üretimden hak ister alın teriymiş gibi

Pişmiş aşa su katar iğneler insanı

Arının kovanına sokulan çomak gibi

Anlayanlara sivrisinek sesi saz gibi

Anlamayanlara davulun sesi az gibi

Dam başında saksağan vur beline kazmayı

Kahraman bilgin dinler dut yemiş bülbül gibi