Ataol Behramoğlu; “Şairin şiiri, onun kişiliğidir, bütün hayatıdır. Bu anlamda şiirsel yapının, neredeyse organik bir şey...
Ataol Behramoğlu; “Şairin şiiri, onun kişiliğidir, bütün hayatıdır. Bu anlamda şiirsel yapının, neredeyse organik bir şey olduğunu düşünüyorum. Yaşayan, kımıldayan, soluk alıp veren canlı bir organizmadır” der.
Bağdat Ulusoy’un; “Har, Serçe Çığlığı, Hüzün Mevsimi ve Eylül Düşleri” kitaplarını okuduğunuzda, Behramoğlu’nun sözünün ne kadar da yerinde ve Ulusoy’un yaşama dair yazdığı şiirlerde hayat bulduğunu görürsünüz.
HAR kitabının girişine koyduğu şu dörtlükte ne kadar da güzel dile getirmiş o anki yaşadıklarını.
Bir şeyler ölüyor içimde
Eksiliyorum her geçen gün
Gelip sahiplenmiş yüreğimi
En güçlü silahlarıyla yüzün
“Cahit Külebi Muzaffer Uyguner ile bir söyleşisinde; “Oysaki ben şiiri kendimi anlatma sayıyorum. Dostlarla konuşmaktır şiir. Yakınmak, acınmak, övünmek, övmektir. Bütün bu insansal davranışlarımı, dürtülerimi şiirde yansıtabileceğime inanmışım.” Diyor.
Bağdat Ulusoy’da; “ben şiirlerimi yazarken, yaşadıklarımdan beslenirim. Yaşamadığım, duygularıma nüfuz etmeyen hiçbir şeye şiir yazmam, yazamam da” der.
Ulusoy’un kitaplarının isimlerine ve şiirlerine baktığınızda; geride kalan elli, altmış yılın da bir özeti gibidir.
Ulusoy şiirlerinde, acının da sevincin de mutluluğun da mutsuzluğun da yaşamın içinde var olduğunu, yaşanması gerekiyorsa yaşanacağını, umudunu yitirmeden, güzel yarınlara olan inancını dillendirirken, diğer taraftan da SERÇE ÇIĞLIĞI kitabındaki YALAN şiirinde olduğu gibi, hayatın boş ve anlamsız olduğunu anlatmaya çalışarak bir anlamda yaşamın içindeki çelişkileri okuyucularıyla paylaşır.
Her şey boş bu dünyada
Her şey yalan
Bütün sevgiler
Tüm kutsal değerler
Bir yığın acı
Bir avuç kül geriye kalan
Gün gelip çaresizliğine
Kahkahayla gülerler
Bir gül bahçesindesin şimdi
Hepsi tek tek solan
Dikenler sana kaldı
Var mı yaranı saran
Her şey boş bu dünyada
Sar sarmala kendini
Yeniden başla
Ve inanma kimseye
Her şey boş bu dünyada
Her şey yalan
Doğaya, insan, hayvan, kadın ve çocuk haklarına duyarlılığını, barışa olan özlemini ve duygularını BARIŞ şiiriyle adeta yüreğinden damıtmış.
Tüm silahları eritip
Tığ, Şiş üretmeli
Ve
Hünerli eller
Hırka atkı bere örmeli
Üşümesin diye hiçbir çocuk yüreği
Tüm bombaları fırlatmalı
Uzay boşluğuna
Yobazı karanlıkları boğacak
Yıldız yağmurları yağdırmalı
Kalkmalı tüm ülke sınırları
Tarla, tarla umut ekilmeli
Barış biçilmeli iyilik biçilmeli
Dost bilmeli tüm insanları
Sevgi ile büyütmeli bebekleri
Aydınlatsınlar diye geleceği
Hüzün Mevsimi” kitabının kapağında, çocukluğundan lise yıllarında yurtdışına gidinceye kadar yaşadığı evin fotoğrafı vardır. Kitabın arka kapağında şöyle der; “Biz beş kardeş bu evde büyüdük. Bu evden gelin çıktık. Gelinlerimiz bu eve geldi. Çocuklarımız bu evde büyüdü. En sıcak, en mutlu anılarını bu evde biriktirdiler. Ne yazık ki her şeyin bir sonu var… Yıkımdan önce bir HÜZÜN MEVSİMİNDE vedalaştık geçmişimizle”
Ulusoy’un dördüncü kitabının kapağında, doğduğu köye ait bir fotoğraf vardır. Ulusoy, şiirlerinde geçmişe özlemi ve yaşayamadıklarını da dile getirir. Zaman zaman geçmişine kahreder. EYLÜL DÜŞLERİ kitabındaki YAZI şiirinde; Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiş ve birçok sanatçı tarafından seslendirilmiş bir türküye de atıfta bulunarak şöyle der.
“Keklik gibi kanadımı süzmedim
Murad alıp doya doya gezmedim”
Doldurur odamı yanık bir kadın sesi
Ne zaman dinlesem
Bir el sıkıp, sıkıp bırakır
Yorgun yüreğimi
Sonsuz denilen evren
Döne döne üstüne yıkılır
Acıların coğrafyası bedenime
Yıldızlar çivi gibi çakılır.
Bir türkü alır götürür beni
Yaşanmamış sevdalar ülkesine
Gözyaşlarımın şelâlesinde yıkarım
Hasret ateşiyle kurum.
“Bu kara yazıyı kendim yazmadım
Alnıma yazılmış bu kara yazı”
Yazı baştan yanlış yazılmış
Düzeltmek ne mümkün?
“Kader böyleymiş ağlarım bazı”
Ulusoy’un aşka dair bir şiirine daha yer verip yazımı bitirmek istiyorum.
HATIRLAT
Olur ya bir gün
Çok güvendiğim hafızam
İhanet ederse anılarıma
Sen hatırlat bana
Seni nasıl sevdiğimi
Yüreği ağzında serçe tedirginliğimi
Hatırlat bana olur mu
Dalından kopan yaprağa bile içlenip
Ağladığımızı
Kırılgan zamanlardayım
Yitirmek üzereyim gerçeklik algımı
Sen bırakma sol yanımı
Hatırlat bana olur mu
Sevgimizin kutsallığını
Elbette bu kadar dar alanda anlatabilmek mümkün değil şair Ulusoy’u. Biz yazarların görevi, yazarlarımızı, şairlerimizi kendi alanımızda ve olanaklarımız ölçüsünde okurlarımıza tanıtmak. Birazcık olsun ilgi uyandırabilmek. Eğer bunu başarabilirsek, kitap sever dostlara da kitaplarının alınıp okumak kalıyor…