İki yıl süren enflasyonla mücadelede gele gele başa döndük. İki yıl önce yüzde 38’le enflasyonu devralan Şimşek, iki yılın sonunda enflasyonu yüzde 39’a düşürerek mutluluk tablosu çizdi. Yani enflasyon yüzde 38’den yüzde 39’a geriledi!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Şubat ayı enflasyon rakamını yüzde 2.27 olarak açıkladı. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) açıkladığı oran ise yüzde 3.19 olurken bağımsız ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) tespiti yüzde 3.37 oldu. Şubat ayı enflasyon rakamlarıyla birlikte yıllık enflasyon oranları TÜİK’e göre yüzde 39.05, İTO’ya göre yüzde 45.35 ve ENAG’a göre de yüzde 79.51 olarak gerçekleşti.
Sokaktaki vatandaşa sorarsanız da enflasyon yüzde 100’lere ulaşmış durumda. Sadece iki ayda toplam enflasyon hemen hemen yüzde 7.5 seviyesine geldi.
Bu rakam gelişmiş ekonomilerde yıllık toplam enflasyonun üzerinde. Yıllardır Rusya ile savaş halinde olan Ukrayna’da bile yıllık enflasyon yüzde 10’lar düzeyinde. Türkiye yüksek enflasyon oranıyla, Zimbabve Sudan, Arjantin Venezüella, İran, Haiti, Nijerya,
Angola ve Suriye gibi ülkelerle aynı ligde yer alıyor. DİSK-AR’ın tespitlerine göre;
- Türkiye’nin aylık resmi enflasyonu dünyanın 140 ülkenin yıllık enflasyonundan daha yüksek!
- 185 ülkenin enflasyonu, Türkiye’den daha düşük,
- Türkiye dünya enflasyon liginde en üst sıralarda. Türkiye dünyanın en kötü enflasyonuna sahip altınca ülkesi.
- Türkiye’nin enflasyonu bütün coğrafi ve ekonomik bölgelerin ortalamasından çok daha yüksek.
- TÜİK’e göre 2003’ten bu yana ortalama fiyatlar 24 kat, gıda fiyatları ise 35 kat arttı!
- En düşük yüzde 20’lik gelir grubu toplam gelirin yüzde 6,3’ünü alırken, bu grubun harcamaları içinde gıdanın payı yüzde 36,6.
- En yüksek yüzde 20’lik gelir grubu toplam gelirin yüzde 48,1’ini elde ederken harcamaları içindeki gıdanın payı yüzde 14,5.
Durum tüm gerçekliğiyle ortada.
Enflasyon denilen illet, ülke insanlarının fakirleşmesinde birinci derecede etkin faktörlerden biri. Yüksek fiyatlar özellikle dar gelirli vatandaşlarımızı gıda maddelerinin temininde zorluyor. Aylardır evine et götüremeyen vatandaşımızın sayısı hiçte azımsanmayacak düzeyde. Et ve Süt Kurumu Satış mağazalarının önünde saat beşlerde başlayan kuyruklar bunun en basit göstergesi.
Enflasyon insanlarımızı fakirleştiriyor dedik. Bakın; yapılan hesaplamalara göre, sadece şu iki ayda, en düşük emekli maaşı olan vatandaşlarımızın gelirinde 997, asgari ücret alan bir vatandaşımızın gelirinde ise 1.533 liralık bir erimeye neden oldu.
Türkiye, sürekli hatalı ekonomi politikalarıyla elindeki zenginliği adil bir şekilde vatandaşları arasında paylaştıramıyor. Yap-İşlet-Devret ya da kamu Özel İşbirliği Projeleri adı altında yapılan, inilmeyen havaalanlarına, geçilmeyen yollara, köprülere, hizmet alınamayan hastanelere harcanan milyarlarca lira heba edilirken zengin daha zengin, fakir daha da fakirleşiyor. Sadece geçtiğimiz yıl içinde bu projeleri yapan müteahhitlere ödenen para 60 milyar lirayı aşıyor. Ne yazık ki bu ödemeler her yıl artarak yıllarca devam edecek. 2022’de 36.4 milyar lira olan bu ödeme tutarı, 2023’te 56.8 milyar liraya ulaşmış. Sadece şu son iki yıla bakıldığında bile ne kadar büyük bir fatura ile karşı karşıya olduğumuz görülüyor.
Özetle;
Yaşadığı tüm zorluklara karşın, vatandaşlarımız ülke ekonomisinin ayakta kalabilmesi için üzerine düşeni fazlasıyla yerine getiriyor. 2025 yılı merkezi yönetim bütçe gelirlerine bakıldığında, bu ülkenin insanları, 2024 yılı bütçesine göre yüzde 52 oranında artışla bu yıl 12,800 trilyon lira vergi ödeyecek. Bu vergilerin yüzde 90’a yakın kısmını çalışanlar ve emeklilerin ödeyeceği gelir vergisi oluşturuyor.
Maaşlara yapılan asgari artışlara karşın, yüzde 52 oranında ağırlaşan vergi yüküyle karşı karşıya kalan vatandaşlarımız işte bu adaletsizliği içine sindiremiyor. Sadece bu yıl içinde, bütçe rakamlarına göre 1 trilyon 417 milyar lira gelir vergisinden, 701 milyar lira kurumlar vergisinden, 519 milyar lira KDV’den, 133 milyar lira ÖTV’den, 233 milyar lira diğer vergilerden olmak üzere toplamda 3 trilyon 5 milyar lira tutarındaki vergi alacağından vazgeçilmesi de ayrı bir ironi.
Öncelikle bu çarpıklıkların düzeltilmesi gerekiyor. Vatandaşların üzerindeki yükün hafifletilmesi, adaletli bir vergi sistemi, kamuda tasarruf, bunları düzeltelim o zaman görün bakın bu ülkede enflasyonun adını kimse ağzına bile almaz!