Recep Bey Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır ziyareti dönüşünde uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtlarken Danıştay ve Anayasa Mahkemesi'ni hedef alan açıklamalarda bulunmuş "Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararları hazmedemiyorum. Danıştay da zaman zaman yapıyor, bu tür kararlarla bizi rahatsız ediyor" demişti.

Hazımsızlık aşırı yiyen kişilere büyük sıkıntı verir,  Beypazarı Sodası ya da Uludağ Gazozu hazımsızlık çekenlere birebirdir, şifa verir derde deva olur.

Fazla güç de aynen aşırı yemek gibidir, kişide hazımsızlık sorunu yaratır. Aşırı güç peşinde koşanlar güçlerinin kısıtlanmasından, her dediklerinin olmamasından büyük rahatsızlık çekerler. Bu derdin devası ise demokrasidir, demokrasiler de kimse aşırı güç sahibi olamaz ve bu yüzden de kimse hazımsızlık çekmez.

Unutmamak gerekir ki demokrasiler egemenliğin halkta olduğu kanun ve kurallar rejimidir. Demokrasiler seçimle iş başına gelip iktidar koltuğuna oturan kişilerin seçilmiş tiranlara dönüşmemesi için bir dizi anayasal önlem içerir GÜÇLER AYRILIĞI KURALI ile DENGE VE DENETLEME MEKANİZMALARI demokrasilerin seçilmiş kişilerin güçlerini sınırladığı ve denetlediği uygulamalardır. 

Bu mekanizmalar sayesinde iktidarın gücü nicelik, nitelik ve süre açısından kısıtlanır ve keyfiliğe asla izin verilmez.

Dünyada ki bütün demokrasilerde güçler ayrılığı vardır, halk adına egemenlik hak ve özgürlüklerini kullanan temsilciler:

-Yürütme
-Yasama
-Yargı

Erkleri olmak üzere üçe ayrılır.

Recep Bey resmi olarak aslında sadece ve sadece yürütmenin başıdır amma ve lakin yasama ve yargıyı da denetim altına almaya çalışmaktadır. Bu şekilde güçler ayrılığını ortadan kaldırıp, tüm gücü tamamen denetimden ari olarak kendi uhdesinde toplamaya çalışmaktadır. Bunu başaramamak ise ona çok büyük bir rahatsızlık veriyor bu yüzden arzularına karşı çıkan herkesi kendine savaş açmış, düşman olarak kabul ediyor.

Bu yanlış, Recep Bey de bu ülkenin anayasal rejimi ile her vatandaşa tanınan hak ve özgürlüklere sahip, normal sıradan bir vatandaştır, herhangi bir göreve seçilmiş olmak onu anayasa ve diğer vatandaşların üstünde, imtiyazlı ve özel bir kişi yapmaz en nihayetinde Recep Bey’de anayasaya ve kanunlara uymak zorundadır.

Recep Bey’in hukuku deforme edip kontrol altına alma ve istediği gibi kullanma eğilimini hepimiz defalarca gördük yaşadık. En son cumhurbaşkanlığı seçiminde anayasanın amir hükmü göz göre göre çiğnendi, kesinkes yasak olmasına rağmen Recep Bey üçüncü bir kez daha aday olarak seçildi değil mi?

Sadece bu mu? 

Elbette hayır, örneğin bugün Anayasa Mahkemesinin kesin kararına rağmen bir milletvekili mahpusta tutulup seçilmiş bir kişinin milletvekilliği hukuka aykırı olarak düşürülüyorsa bu tamamen Recep Bey’in kendi isteklerini kanunların ve anayasanın üstünde görmesi yüzünden değil midir?

Demedi demeyin Recep Bey’in bu aşırı güç tutkusu Türkiye’yi bir felakete sürüklemektedir. Şunu hiç kimse unutmasın kontrolsüz güç güç değildir, güç insanı kötü yapar mutlak güç mutlak kötü yapar denir. Mutlak güç peşinde koşan siyasetçiler bu gücü elde ettiklerinde hem kendilerinin ve hem de yönettikleri ülkelerinin felaketine yol açar, tarih bunun yaşanmış binlerce örneği ile doludur.

Zamanında Osmanlı ailesi hükümranken Kadir alayı sırasında Babüssaade’den Ayasofya Camii’ne kadar olan yolun iki tarafı çeşitli kandiller fanuslar ve meşalelerle aydınlatılırmış. Padişah geçerken saray ağaları hep bir ağızdan “Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var” diye seslenirlermiş.

Bu gelenek padişahlara bile gücünün mutlak olmadığını hatırlatmak için değil midir?

Padişahların bile sahip olamadığı mutlak güç cumhuriyette bir kişiye verilebilir mi?