P H O T O 2025 12 09 13 22 29

Kültür Bakanlığı'na açık mektubumdur; 96 yaşında ölümsüzlere karışan ünlü mimar Frank Gehry'nin , Suna Kıraç Vakfına, TRT Tepebaşı Binası yerine inşa edilmesi için, 2005-2009 yılları arasında konsept projesini yaptığı ‘Kültür Müzesi’ni Devletin himaye ve kolaylaştırmasıyla hayata geçirerek İstanbul'u zenginleştiren katma değerler mozaiğine kazıyalım... Sıra dışı binaların sıra dışı mimarı üstadı ve başyapıtlarından biri olan ‘Bilbao Gugenheim Müzesi’ kişisel gözlemlerimi burada o kadar çok sizlerle paylaştım ki yinelemeyeceğim. Ancak öncelikle sıradan bir sanayi kentine Frank Gehry eli değdikten sonra nasıl Avrupa’nın kültür ve sanat cazibe merkezi olduğunu vurgulamak istiyorum. Gehry'nin en ünlü eseri, İspanya'nın Bilbao‘da ki Guggenheim Müzesi’dir.

Nervion Nehri kıyısında yükselen, titanyum kaplı bu sıradışı yapı, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı ve mimarlıkta "Bilbao etkisi" olarak anılan küresel bir dönüşüm süreci başlattı. Frank Gehry'nin en çok konuşulan eserlerinden biri olan Guggenheim Bilbao Müzesi, sadece mimari bir başyapıt olmakla kalmadı, aynı zamanda bulunduğu şehri dönüştüren bir güç haline geldi. 1997 yılında açılan bu müze,yılda 1 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayarak, Bilbao'nun ekonomik ve kültürel hayatında devrim yarattı. Bu fenomen, dünya genelinde birçok şehir tarafından örnek alındı. Gehry'nin bu başarısı, mimarlığın sadece binalar inşa etmekten ibaret olmadığını, aynı zamanda şehirlerin kaderini değiştirebilecek bir sanat dalı olduğunu gösterdi. Bilbao Müzesi'nin başarısı, mimarlık dünyasında yeni bir çağın başlangıcı olarak kabul edildi. Gehry'nin yenilikçi mimaride bilgisayar destekli tasarımlarının önünü açtı. Özellikle karmaşık formların ve eğrisel yüzeylerin inşasında havacılık endüstrisinden uyarlanan CATIA yazılımı kullanıldı. Bu teknoloji sayesinde, Gehry'nin hayal gücünü zorlayan tasarımları gerçeğe dönüştürülebildi. Walt Disney Konser Salonu’da, bu teknolojik yeniliklerin bir ürünü olarak ortaya çıktı. Gehry'nin eserleri, mimarlıkta dijital devrimin öncüsü olarak kabul edildi. Frank Lloyd Wright'tan bu yana ABD'nin en tanınmış mimarı olarak gösterilen Gehry, bilgisayar destekli tasarımcılığı mimarlığa entegre eden öncü isimlerden biriydi. Cesur, heykelsi, çarpıcı ve alışılmışın dışındaki tasarımlarıyla mimarlığa yeni bir anlatım dili kazandırdı.

Asıl adı Ephraim Goldberg olan Frank Gehry 1929 yılında Toronto’da doğmuş mimar ve tasarımcıdır. Eğitimini 1949-51 yılları arasında University of Southern California ve 1956-57 yılları arasında Harvard Üniversitesinde tamamlamıştır. Amerikanın çeşitli üniversitelerinde öğretim üyeliği yapan Frank Gehry’nin mimari üslubu 1970’lerin sonlarına doğru Dekonstrüktivizmin ana temellerine dayanmaya başlamıştır. Frank Gehry 1980 yılında Santa Monica Place isimli tasarımı ile de mimarlık alanının en önemli ödülü olan Pritzker Mimarlık Ödülü’nün de sahibi olmuştur. Başlarda yapılar yaratmak yerine özgün ve fonksiyonel heykeller yaratan mimar, büyük ölçekli kamusal yapılarda klasik mimarlık temalarını işleyerek bu heykelsi anlatımı ile başarı kazanmıştır. Yakın geçmişte ise dokunaklı eğrisel formlar ile Dekonstrüktivist çizgisini birleştiren belirgin eserler vermiştir.

Gehry ustanın İstanbul’a nasıl dokunacağına gelecek olursak; Tepebaşı’ndaki eski TRT binasının yerine İstanbul’a gerçekten yakışacak bir kültür kompleksi yapmak için, o tarihte TRT’nin satış fiatının iki mislini teklif edecek kadar ayağı yere basan uyanık görülen rüyasının yıllar içerisinde en üstten onay ve beğeni almış…, pek çok bürokrasi engelleri tek tek aşılmış olmasına rağmen sürüncemede kalış öyküsünü Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Üyesi dostum M. Özalp Birol’dan dinlerken Gehry’nin 2010 yılında Yale'deki öğrencilerine bunu bir proje ödevi olarak vermiş ve hepsi ayrı bir proje hazırlamış...ve bu çalışmaların 2011 yılında bir kitaba dönüştürmüş. Usta konseptin kaldıraç temasını şöyle açıklamış ki bayıldım; ‘Tepebaşı'ndan Haliç'e ve karşı tarafa baktığımda Suna Kıraç Kültür Merkezinin Süleymaniye üzerinden, yüzyıllar sonra, Sinan gibi büyük bir ustayla mimari ve kültürel bir diyalog oluşturması arzusundayım.’‘Kuralsızlığın ve belirsizliğin en büyük mimari temsilcilerinden biri olan Frank Gehry için “starchitect” yani “yıldız mimar” demek en doğrusu olur. Çünkü o, herhangi bir akımla sınırlandırılamayacak kadar eşsiz ve aykırı.’ diye yazan İnanç Kabadayı’yı alkışlıyor, ‘Pera’nın Aykırısı’ olacak USTAYA SAYGI/ RESPECT yapıyı ayakta görebilmeyi düşlüyorum.

Photo 2025 12 09 13 22 29 2

Photo 2025 12 09 13 22 29 3