Bugünlerde emeklilerin evinde barkında hiç huzur kalmadı; dır dır, vır vır, hır gür hiç eksik olmuyor evlerinden…

Bugünlerde emeklilerin evinde barkında hiç huzur kalmadı; dır dır, vır vır, hır gür hiç eksik olmuyor evlerinden…

Parayı bol bulan, bir ayağı çukurda emekli dayının gözü dışarı kaymış; o pavyon senin bu pavyon benim gezip tozuyor “bas bas paraları Leyla’ya bi daha mı gelcen dünyaya” kıvamında, banknotları eziyor…

Artizlerin başından gül yaprağı döken mi, yoksa şişe şişe şampanya patlatan mı ararsın bilmem, artık. Şarkıcılara fiski gönderip, peçeteye yazdığı şarkıların okunmasını isteyen emekli dayı gırla gidiyor, gazinoları şenlendiriyor…

Tabi sonra teyzeler, “kör olası herif, gene mi gecenin bi yarısı eve geldin, git kanepede yat zıbar, leş gibi içki, sigara kokuyorsun” diye odaya almıyor, sonrası kavga kıyamet…

Emekli dayılar böyle de teyzeler farklı mı? Elbette hayır, parayı bulunca onlar da azıtmış konken masasından kalkmıyorlar, teyzeler sabah erkenden atlıyor bi taksiye, koşa koşa konken masasında alıyor soluğu. Masada en önemli dedikodu mevzu Kıbrıs’ta, en son hangi casinoda, kimin ne kadar para gömdüğü…

Eeee tabi teyze konkene dalıp, evde çay çorba olmayınca hır gürde eksik olmuyor, ağızlarının tadı kaçıyor vallahi…

Daha evcimen olan, gözü pek dışarılarda olmayıp, evde oturanların en büyük derdi ise rejim mevzusu. Malum yaş yetmiş, doktor onu yasaklamış, bunu yasaklamış, basmış perhizi. Emekli dayı eve pirzolayı, baklavayı kapıp gelince, teyzemin cini tepesine çıkıyor, başlıyor; “herif, herif gene gutun azacak, şekerin çıkacak” diye söylenmeye, sonuçta kavga kıyamet, o yaşta ağızlarının tadı kaçıyor…

Biftek almış gelmiş dayım, teyzem “pek bi sertti, dişim hiç kesmedi” diye söylenince, dayı altta kalır mı “sen adam gibi pişirememişsin, ocakta fazla tutunca sertleşmiş, yoksa süt danaydı” diye cevap veriyor, al sana bir kavga sebebi daha…

Sadece bu kadarla da kalsa iyi, her yaz “nereye tatile gitsek” diye dayımla teyzem birbirine giriyor. Teyzem şöyle bir deniz kenarına gidelim, kuma yatıp güneşlenelim, iliğimiz kemiğimiz ısınsın, hem romatizmalarıma da iyi gelir derdinde. Dayı sıcak beni bunaltıyor, yaylaya çıkalım, mangalı yakalım rakı, kanat yanına da bi çoban salata gömelim diyor. Sonra senin dediğin olacak, benim dediğim olacak diye kavgaya tutuşuyorlar…

Her aybaşı, maaş günü geldi mi torun torba, emeklinin kapısında harçlık kuyruğunda, dertleri el öpüp bi yüzlük kapma elbette. Teyze kızıyor “bunları çok şımartıyorsun sonra var yok bilmeyecekler” diye, dayım “aman sende hanım, çocuk işte eksik mi kalsın” ağzımın tadını kaçırma diye çemkiriyor…

Araba yada ev almak ise en büyük kavga sebebi elbette. Emekli dayı “şöyle cillop gibi kırmızı bir spor araba alsam” diyor, teyzem “yok olmaz bu yaştan sonra nene gerek, azdın sen, evdeki Mercedes neyine yetmiyor” diye azarlıyor. Dayı zıplıyor tabi “ne yani yaş yetmiş iş bitmiş mi diyorsun, ahir ömrümüzde bi Messaratiye de binmeyelim mi” diye cevaplıyor, al sana bir hır gür sebebi daha…

Dayım “yahu şöyle sahil kenarında, daha büyük bir eve mi geçsek” diyor, teyzem “yok olmaz, büyük evin temizliği zor, hem konu komşum var, alıştım onlara mahallemi bırakmam” diyor. Dayı “Yahu ev büyük olursa ne var, tutarız bi hizmetçi, sen keyfine bakarsın” deyince, bu sefer teyze zıplıyor “ yok olmaz senin gözün hinlik peşinde, hizmetçiyi kıyıda, köşede sıkıştırırsın” diye kavga çıkarıyor…

Giyim kuşam, alış veriş ayrı dert, teyzem yeni aldığı Prada ayakkabıyı koyacak dolap bulamamaktan dertli, amcam yeni takımımı nereye koyacam, dolap yetmiyor, bi dolap daha mı alsak hanım diye sızlanıyor. Teyzem AVM’lerde dolaşmaktan ayaklarıma kara sular indi, paketler de pek ağırdı, belim koptu diye inliyor, dayım “eee sende her gün, her gün alışverişe gitme” diye laf sokuyor, sonrası malum…

Aman diyeyim sayın reyisim, “Emeklilerimiz bugün tarihlerinin en iyi gelir seviyesine sahiptir. Biz bunu da yeterli görmüyor, ülkemizin imkanlarının genişlemesine paralel olarak, emeklilerimizin şartlarını daha da iyileştirmeye hazırlanıyoruz” falan diyorsunuz, belki farkında değilsiniz, lakin durum zaten kötüye gidiyor, demedi demeyin, emekliye fazla para yaramıyor, parayı bulan azıyor, evde hiç huzur neyim kalmadı, ahir ömürleri hır gür içinde geçiyor. Gelin maaşlarda biraz tenzilat yapın, hiç değilse bayram ikramiyelerini falan kaldırın da emeklilerimizin ağızlarının tadı yerine gelsin….