Her çocuğun, her öğrencinin dünyasında unutulmaz izler bırakan bir figür varsa, o da öğretmendir. Tarih boyunca toplumları şekillendiren, bireyleri dönüştüren ve geleceğe köprüler kuran öğretmenler, bir ülkenin en kıymetli hazinelerindendir. Öğretmenler Günü’nün anlamı da tam burada yatar: bugünü, çocuklarımızın geleceğini inşa eden kahramanları onurlandırmak ve eğitimin öneminin altını çizmek için bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Öğretmenler yalnızca bilgi aktaran, ders anlatan figürler değildir. Onlar, aynı zamanda toplumu ahlaki ve kültürel değerlerle besleyen, insanlara yaşamları boyunca yön verecek temel değerleri aşılayan kişilerdir. Bu bağlamda öğretmenlerin, bir neslin zihninde ve kalbinde derin etkiler bıraktığı inkâr edilemez. Zamanın bir adım ötesini görebilen, yalnızca akademik bilgi değil, aynı zamanda öğrencilerine hayatın kendisine dair bilgelik sunan öğretmenler, toplumun en değerli mimarlarıdır.

Tarih boyunca büyük düşünürler ve bilginler, öğretmen kavramına farklı açılardan yaklaşmışlardır. Örneğin, Antik Yunan’da Platon gibi filozoflar, eğitimi yalnızca bilgi edinme süreci olarak görmemiş, aynı zamanda karakter eğitimi ve insanı “kendini tanıma” yolculuğuna çıkartan bir araç olarak tanımlamışlardır. Sokrates’in, “Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez,” sözüyle öğrencilerini kendilerini keşfetmeye teşvik etmesi, öğretmenliğin özündeki rehberlik rolünü en iyi anlatan örneklerden biridir. Benzer şekilde, Orta Çağ’da İslam dünyasının ünlü düşünürü İbn Sina, eğitim yoluyla bir toplumun manevi değerlerinin güçlendirilebileceğini savunmuş ve bilgi birikimini öğrencilerine aktarmaya adamıştır.

Dünyayı değiştirmek gibi iddialı bir misyonu gerçekleştirme gücü öğretmenin ellerindedir. Küçük dokunuşlar ve büyük hayallerle, bir öğretmen öğrencisine ilham verdiğinde, o öğrenci büyür, gelişir ve nihayetinde kendi yolunu bulur. Pek çok bilim insanı, sanatçı ve lider, hayatlarında unutulmaz iz bırakan öğretmenleri sayesinde başarıya ulaşmışlardır. Örneğin, ünlü bilim insanı Albert Einstein, gençlik yıllarında en çok ilham aldığı kişi olan matematik öğretmenine borçlu olduğunu belirtmiştir. Onun kendine güvenini ve düşünce yapısını şekillendiren öğretmeni olmasaydı, belki de dünyanın en önemli fizik teorilerini oluşturamayacaktı.

Türk düşünce dünyasında da öğretmenliğin ve eğitimin önemi üzerine derin fikirler geliştirmiş birçok isim bulunur. Bunların başında, Türk-İslam dünyasının en büyük düşünürlerinden biri olarak kabul edilen İmam Gazali gelir. Gazali, eğitimi sadece bireysel bir gelişim aracı olarak değil, toplumun manevi temellerini güçlendiren bir unsur olarak görmüştür. Ona göre, eğitim yalnızca bilginin öğretilmesi değil, aynı zamanda ahlakın ve erdemin de kazandırılmasıdır. Gazali’nin bu görüşleri, öğretmenin rolünün salt bilgi vermenin ötesinde, öğrencilerin karakterine rehberlik etmek olduğunu vurgular. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde ise, büyük eğitimci ve düşünür İsmail Hakkı Tonguç, eğitim yoluyla toplumu dönüştürme fikrinin öncülerinden olmuştur. Köy Enstitüleri projesi ile bilinen Tonguç, öğretmenlerin bir ülkenin modernleşme sürecinde kritik bir rol üstlendiğine inanmıştır. Ona göre, öğretmenler yalnızca bir mesleğin icracıları değil, aynı zamanda toplumsal değişimin ana aktörleridir. Tonguç’un düşüncesinde, her çocuğun içindeki potansiyeli açığa çıkaran öğretmenler, bir milletin ilerlemesinde öncü kuvvet olarak görülür.

Yine aynı dönemde, Ahmet Hamdi Tanpınar, “Beş Şehir” adlı eserinde, kültürel ve manevi değerlerin eğitim aracılığıyla nesilden nesile aktarıldığını savunur. Tanpınar’a göre, öğretmenler sadece bilgiyi değil, aynı zamanda toplumun tarihsel ve kültürel birikimini de öğrencilere taşıyan bir köprüdür. Tanpınar, öğretmenleri geçmiş ile geleceği birleştiren, toplumu köklerine bağlayan mihenk taşları olarak görür.
Bu düşünürlerin fikirlerinin ortak bir noktası, öğretmenin topluma kazandırdığı değerin ve dönüştürücü gücüne vurguda bulunmalarıdır. Türk düşünce tarihinde öğretmen, her zaman bir toplumu şekillendiren, ona yön veren ve onu daha ileriye taşıyan bir yol gösterici bir rehber olarak kabul edilmiştir. Bu gelenekten beslenen her öğretmen, öğrencilerine yalnızca bilgi değil, aynı zamanda değerler, umutlar ve gelecek idealleri aşılamaktadır.

Eğitim sistemi her dönemde farklı şekiller alsa da, öğretmenin rolü değişmeden kalır. Bugün teknoloji çağına girmiş bir dünyada yaşıyoruz, bilgiye ulaşmak daha kolay, dersler sanal platformlardan yapılabiliyor; fakat öğretmenin rehberliği, şefkati ve birebir ilgisinin yerini hiçbir teknoloji tutamaz. Özellikle dijital çağda çocuklarımızın karşılaştığı zorluklar karşısında, öğretmenlerin çocuklara sosyal beceriler kazandırması, eleştirel düşünme ve empati gibi beceriler geliştirmesi çok daha önem kazanmıştır. Diğer bir deyişle, bir öğretmenin-öğrencisine usta-çırak ilişkisi içerisinde yaşam tecrübelerini ve deneyimlerini aktarması, paylaşması, katması… günümüzde eğitimin işlevini yerine getirmesi için olmazsa olmazdır. Ebeveynler olarak, öğretmenlerin çocuklarınız üzerindeki tesirini güçlendirmek adına sizlerin de sorumlulukları var. Öğretmenin çocuğun hayatındaki yeri ve değerini takdir etmek, onların rolüne saygı duymak ve işlerini kolaylaştırmak, geleceğimizi daha güçlü bir temel üzerine kurmamızda büyük bir adım olacaktır. Her Öğretmenler Günü’nde, yalnızca öğretmenlerimizi hatırlamakla kalmayalım; onların verdikleri emeği anlamaya, değer vermeye ve bu yolda onların yanlarında olmaya çalışalım.
Unutulmamalıdır ki, öğretmenlerin ellerinde büyüyen bir toplum, yarınlarına umutla bakabilir. İyi bir öğretmen, bir çocuğun dünyasını değiştirir; iyi bir öğretmenler topluluğu ise bütün bir toplumun geleceğini yeniden şekillendirir. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlarken, geleceğimizin mimarı olan tüm öğretmenlerimize şükranlarımızı sunuyor ve onların ışığında aydınlanmaya devam ediyoruz.

Şakir İPEK Uzman Psikolojik Danışman ve Aile Danışmanı “Değerli okuyucularım, yazılarım ile ilgili görüş ve önerilerinizi benimle paylaşmanızı çok isterim. Geri bildirimlerinizi [email protected] adresine gönderebilirsiniz. Teşekkürler!”