“Dirgenlerin Şarkısı” Kurgu Kültür Merkezi Yayınları, tarafından basılmış. Köy yaşamını ve hayatın akışını yine şiirlerine bir oya gibi işlemiş Atakul.

Yaşadığınız topraklarda özgür değilseniz, kopan ipin düğüm atılan yerindeki yumru gibi her fırsatta dilini ve kaleminiz “Özgürlük” sözcüğüne takılır, içiniz acır.

Dirgenlerin Şarkısı kitabının girişine şu sözünü yazmış şair: 

“O ihtimal için: bir gün herkesin eşit ve özgür olduğu dünyada, yaşamak ihtimali için…”

Ve şu sözlerle kitabı babasına ve tüm çiftçilere ithaf etmiş, babasının bir fotoğrafıyla: 

“Avucundaki nemli toprağa bir ormana bakar gibi bakan

Buğday tarlasıymış gibi kokan

Kadim dostu karasabanı ilk göz ağrısı gibi kalbine gömüp

Metalleri güneşte ışıl ışıl parlayan pulluğu

Gencecik sevgilisi gibi sarılan babama ve tüm çiftçilere…”

  Daha sonraki sayfada, kitabın adına ithafen:

“Dirgenlerin şarkısı, soframızdaki ekmeğin şarkısıdır.

Toprakla gülüp toprakla ağlayanların şarkısı.

Dirgenlerin söylediği şarkı; rüzgârda dalgalanan buğday ve çeltik tarlalarının, yeşil çayırların, üzüm bağlarının, meyve bahçelerinin, uğuldayan ormanların şarkısıdır.

Dirgenlerin şarkısı, toprağın binlerce yıldır insanlığa söylediği şarkıdır.”

Başlı başına bu dizeler bile, kitabın içeriğinde şairin anlatmak istediklerini ifadeye yeter sanırım.

Bayram Atakul, şiirlerinde; suya, toprağa, sevgiye, emeğe insanlık adına ne gelirse aklınıza hepsine yer vermiş.

Şiirlerindeki ses, ahenk ve anlatım tarzı sizi hiç yormadan; ama düşündürerek, ama kelime dağarcığınıza ve bilincinize yeni şeyler katarak akıp gidiyor. Bazen bahar seli gibi coşkulu bazen de bir çay gibi şırıl şırıl küçük taşların arasından sakin, berrak ve kendinden emin…

Su demişken, Atakul’un “Yeşil su Damlası” şiirini siz değerli okurlarımla paylaşayım.

YEŞİL SU DAMLASI

Köyüm küçücüktü, dünyamsa köyüm kadar

Bense köyümün gökyüzünde

Küçük bir bulutta asılı bir su damlası

Bütün damlalar kadar duru

Bütün damlalar kadar masum

İşte çocukluğum

Damlasam mı, damlamasam mı

Bulutlara karışıp gitsem mi diye

Dağ rüzgarlarıyla türkü çağıran

Yoktu köyde günün önemi

Cuma’dan ve pazardan başka

Bizim orda, pazar günleri Pazar kurulur kasabada

Pazar gününün adını, Uruş Pazarı’ndan aldığını sanırdım

Okulöncesi yıllarımda

Âşıktım tüm renklere

İlle de kırmızıya yeşile

Altı, renkli boya kalemimi

Gökyüzünden çalınmış gökkuşağı gibi

Saklardım yastığımın altında

Doyamazdım seyrine

Yüzlerce ağaç diktik babayla oğul, el ele

Doğayı yeşile boyadık, kalemsiz

O nedenle vurgunum yeşilin her rengine

Kitabının son sayfalarını, babasını ve babasıyla anılarını kısa bir öykü gibi yazmış. Bir de şiirlerinde geçen yerel sözcükleri içeren bir sözlük koymuş ki benim de çok işime yaradı.

Bayram Atakul, özgeçmişinde kendisini şöyle tanıtmış: Ankara’ya kuş uçuşu yüz kilometre uzakta, Güdül İlçesi/Tahtacıöencik Köyü’nde nüfus kayıtlarına göre 18.09.1949 yılında doğmuşum. Annem, “ekinler biçilirken doğdun oğlum” derdi ama 18 Eylül’de ekinlerin anızı bile kalmaz.

 İlkokulu köyde, ortaokulu Beypazarı’nda okudum. Yatılı okuduğum Ankara Erkek İlköğretmen Okulu’ndan yine yatılı olan Ankara Yüksek Öğretmen Okulu’na öğretmenler kurulunun kararı ile gönderildim. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Matematik Bölümü’nden 1975 yılında mezun oldum.

Karatahtanın yüzünü bilimle, beyaz tebeşirle ağartmaya çalışan bir fizik öğretmeniyim. Bilimi de şiiri de çok seviyorum.

Basılı şiir kitapları: “Bir Yürek/2003”, ”Cemreler Düşerken/Ortak kitap”, “İki Yürek/2012”, “Denize Ulaşmayan Irmak/2014”, “Dirgenlerin Şarkısı/2016”, “Anayurdum Çocukluğum/2021”.