Yazı dizimin bu günkü konusu dünyanın 3. Büyük Halk Devrimi ile kurulan SSCB olacak, kısaca SSCB’de parti sisteminin nasıl oluştuğunu anlatacağım... SSCB deneyimi çok iyi anlaşılması gereken ilginç ve özgün bir örnektir, çünkü en temelde halkın hak ve özgürlüklerini savunmak için yola çıkan bir siyasi hareket tüm muhalefeti ve özgürlükleri yok ederek tarihin gördüğü en büyük, en kanlı ve en zalim rejimi inşa etmiştir.
Bu süreçte parti sisteminin yanlış kurgulanması ve tekilleşmesi de çok önemli bir rol oynamıştır.
Malum Ekim Devrimi ile Rus Çarlığında egemen olan Romanov hanedanı iktidardan indirildi, monarşi sona erdi ve halk egemenliğine dayalı yeni bir rejim kuruldu.
Ekim Devrimi 1917’de Petrograd'da (bugünkü St. Petersburg) Bolşeviklerin lideri Vladimir Lenin önderliğinde gerçekleşmiştir, gerçekleşen bu devrim Rusya'da monarşinin devrilip halk egemenliğine dayalı bir cumhuriyetin dahada doğrusu bir cumhuriyetler birliğinin kurulması ile sonuçlanmıştır...
Devrim, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) kurulmasına giden yolu açmıştır.
1917 Şubat Devrimi ile Çar II. Nikolay tahttan indirilmiş, Geçici bir hükümet kurulmuştu. Ancak, Birinci Dünya Savaşı, ekonomik kriz, açlık ve siyasi istikrarsızlık halk arasında hoşnutsuzluğu artırmıştı. Bolşevikler, "Barış, Ekmek, Toprak" sloganıyla bu hoşnutsuzluğu örgütledi.
Devrim Sürecinde Bolşevikler, Petrograd Sovyeti’ni ve işçi-köylü-asker konseylerini kontrol altına alarak Geçici Hükümet’i devirdi ve Kışlık Saray’ın ele geçirilmesiyle iktidar Bolşeviklere geçti.
1922’de SSCB resmen kuruldu ve dünya tarihinde kurulan ilk sosyalist devlet olarak ortaya çıktı.
SSCB’DE SİYASİ PARTİLER
SSCB’nin kuruluşu ve sonrasında parti sistemi, Bolşeviklerin tek parti diktatörlüğüne dayanıyordu. Çok partili bir sistem yerine, Komünist Parti tek siyasi otorite haline geldi.
Süreç şöyle gelişti:
Bolşeviklerin İktidarı ve Diğer Partilerin Tasfiyesi:
Ekim Devrimi Öncesi, 1917’de Rusya’da Bolşevikler, Menşevikler, Sosyalist Devrimciler (SR’ler), Kadetler (liberal parti) ve diğer küçük siyasi gruplardan oluşan çok sayıda siyasi parti vardı. Bolşevikler, devrimden sonra diğer partilere karşı sert bir tutum aldı. Menşevikler ve SR’ler: Bu gruplar, sosyalist ideolojiye sahip olmalarına rağmen Bolşeviklerle ideolojik ve taktiksel anlaşmazlıklar yaşadı. Bolşevikler, bu partilerin etkisini kırmak için onları yasakladı veya marjinalleştirdi. 1920’lere gelindiğinde, Menşevikler ve SR’ler ya tasfiye edilmiş ya da yeraltına itilmişti.
Tek Parti Rejimi: 1921’de, Bolşevikler (o dönemde Rusya Komünist Partisi - RKP) diğer partilerin faaliyetlerini tamamen yasakladı. Bu gelişme SSCB’de tek parti rejiminin temelini attı.
Komünist Parti’nin Yapısı ve Rolü:
Komünist Parti, Lenin’in “demokratik merkeziyetçilik” ilkesine dayanıyordu. Parti, hem devlet hem de toplum üzerinde tam kontrol sağladı.
Parti Hiyerarşisi:
Parti, Politbüro, Merkez Komite ve yerel örgütlenmelerle sıkı bir hiyerarşiye sahipti. 1920’lerin sonundan itibaren Stalin döneminde parti içindeki muhalefet (örneğin Troçki, Buharin gibi isimler) de tasfiye edildi.
Toplumdaki Rolü:
Komünist Parti, sadece bir siyasi parti değil, aynı zamanda devletin ideolojik ve idari omurgasıydı. Eğitim, ekonomi, kültür ve dış politika gibi her alanda belirleyiciydi.
Diğer Partilerin Durumu:
SSCB’de başka siyasi partilere izin verilmedi. Çeşitli etnik cumhuriyetlerde yerel milliyetçi hareketler veya küçük gruplar ortaya çıksa da, bunlar sert bir şekilde bastırıldı.
Sovyetler ve Parti:
Sovyetler (işçi, köylü ve asker konseyleri) teoride halkın yönetim organlarıydı, ancak pratikte Komünist Partinin kontrolü altındaydı.
Stalin Dönemi ve Sonrası:
Stalin’in liderliği altında (1924-1953), Komünist Parti’nin otoritesi mutlak hale geldi. Parti, Büyük Temizlik (1936-1938) sırasında kendi içindeki muhalefeti bile ortadan kaldırdı.
Kruşçev ve sonrası dönemde (1953-1985), parti sistemi değişmedi, ancak yönetim tarzı daha az baskıcı hale geldi. 1980’lerin sonunda ortaya çıkan Gorbachev’in Glasnost ve Perestroyka politikaları çok partili sisteme geçiş tartışmalarını başlattı, ancak bu süreç SSCB’nin 1991’de dağılmasına yol açtı.
Sonuç olarak Ekim Devrimi, Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesiyle sonuçlandı ve SSCB’de tek parti rejimi kuruldu. Komünist Parti, devletin her alanında mutlak kontrol sağladı ve diğer partiler ya yasaklandı ya da etkisiz hale getirildi. Bu sistem, SSCB’nin 1991’deki dağılışına kadar yaklaşık 70 yıl boyunca devam etti.
Sosyalizm gibi halkın hak ve özgürlüklerini savunmayı amaçlayan bir ideolojinin rehberliğinde SSCB gibi en temel hak ve özgürlüklere bile izin vermeyen bir dikta rejiminin oluşması gerçekten de çok enteresandır.
Ben bu süreçte muhalefete ve parti içi demokrasiye yer vermeyen çok katı bir parti sisteminin epeyce etkili olduğunu düşünürüm.
Bu noktada sosyalizm gibi en temelinde demokrasiyi, hak ve özgürlükleri savunan bir ideolojinin bile yanlış kurgulanmış bir parti sisteminin yönetiminde ülkenin katı bir diktatörlüğe dönüşmesine engel olamadığını söylememiz gerekmektedir. Bu tespit parti sisteminin en az ideolojik yapı kadar önemli olduğunu göstermektedir.