Cumhuriyet Halk Partili olsun olmasın son seçimlerden sonra hemen herkes Cumhuriyet Halk Partisinde bir değişim olması...
Cumhuriyet Halk Partili olsun olmasın son seçimlerden sonra hemen herkes Cumhuriyet Halk Partisinde bir değişim olması gerektiğini söylüyor.
Birçok CHP yöneticisi de böyle bir değişimin gerekliliğine vurgu yapmaktan kaçınmıyor. Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dahi “Değişim şart, değişimi yapacağız.” diyor. Tamam, arkadaşlar değişim istiyorsunuz ya da değişim yapacaksınız da bu değişim dediğiniz şey nedir, ne menem bir şeydir, değişimden ne kastediyorsunuz?
Buna cevap verebilen yok…Bazıları ise sadece Kemal Kılıçdaroğlu istifa etsin diyor arkasını getirmiyor…Peki, Kemal Kılıçdaroğlu istifa etsin, etsin de sonra ne olacak? Kemal Bey’in istifası iktidara gelmek ya da Cumhuriyet Halk Partisini büyütmek için yeterli olacak mı? Kemal Bey’in yerine gelecek kişi Cumhuriyet Halk Partisini iktidara alternatif yapabilecek mi?
Daha da önemlisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin ya da herhangi bir partinin Türkiye’de iktidar olabilmesi için ne yapması gerekiyor? Var mı bu soruyu cevaplayabilecek bir babayiğit? Bakın peşin peşin söyleyeyim ben başarılı ve kalıcı olan her siyasi hareketin bir fikri temel ve ideoloji üzerine bina edildiğini bilecek kadar çok siyasi olay ve hareket gözlemlemiş biriyim.
Şimdi değişim isteyenlere buradan açık ve net olarak soruyorum, açık ve net bir cevap bekliyorum:
- Değişimden kastınız fikri ve ideolojik bir değişim mi?
- Değişimden kastınız fikri ve ideoloji bir değişimse önerdiğiniz bu yeni fikir ve ideoloji ne olacak?
- Sadece kişilerin ya da kadroların değişmesi sizin değişim isteğinizi karşılayacak ve “Ali gitsin Veli gelsin” yaklaşımı yeterli olacak mı?
Bakın ben buradan kendi düşüncemi açık ve net olarak söyleyeyim, bana göre Cumhuriyet Halk Partisi’nin temel sorunu uzunca bir zamandan beri fikir ve ideolojisini netleştirememesidir.
Birçok çelişik fikri aynı çatı altında barındırmaya çalışan tüm partilerin başına gelen de tam olarak budur. Özellikle ideolojik bir kökten gelen partilerde bu sorun daha da vahim bir hal alır.
ANAP ya da Doğruyol gibi ideoloji değil kişi etrafında örgütlenmiş, tek amacı kitleselleşip iktidara gelmek olan “ihale partilerinde” bu sorun çok daha azdır. Azdır çünkü bu partilerin asli derdi bir ideolojik bir görüşü ya da ilkesel duruşu savunmak değil halka hoş gelecek söylemlerde bulunup, bolca popülizm yaparak iktidara gelmek ve ülke kaynaklarını yağmalamaktır. Bu yüzden zamanında Özal’ın yaptığı gibi dört eğilimi aynı çatı altında toplayabilirler. Bu partilerin sorunu iktidara gelmek değil kalıcı olabilmektir ve hepsi de etrafında örgütlendikleri kişinin siyasetten ayrılması sonucunda dağılmışlardır. Aslında bakarsanız bu gün AKP’de böyle bir strateji izlemekte, iktidara gelebilmek için hemen hemen herkes ile ideolojik çelişkilere bakmadan ittifak yapabilmekte bu yüzden de kolayca kitleselleşebilmektedir. Zaten başka türlü Milliyetçi Hareket Partisi, Hüdapar, DSP, BBP ve Vatan Partisi nasıl bir arada olur, hangi ideolojiyi savunur?
Dikkat ederseniz Cumhuriyet Halk Partisinin muzdarip olduğu aynı sorun Milliyetçi Hareket Partisi için de mevcuttur ve bu yüzden Milliyetçi Hareket Partisi de bir türlü kitleselleşememekte iktidara aday olamamaktadır.
Bu noktada cevap vermemiz gereken asli sorular:
- CHP’nin savunduğu fikri, değerleri ve ideolojisi nedir?
- CHP kitleselleşebilmek için fikrini, ideolojisini ve değerlerini savunmaktan vaz mı geçmelidir?
Bu soruları açık yüreklilikle yanıtlamadan kişi ya da kadro değişimlerini tartışmak avara kasnak bir iş olacaktır…