Başlıkta isimlerini kısalttığım bakanlıkları, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ve belediyeleri, özünde insanları, canlı cansız tüm varlıkları ilgilendiren bir konuyu bir köşe yazısına sığdırmanın olanağı yok.
Bu konu bir de akıl ve vicdandan uzak insan eliyle üretilen çevre kirliliği ise asla.
Evinizden çıkıyorsunuz, bahçede, sokakta, caddede, parkta, kaldırımda çöp veya sigara izmariti, boş sigara paketi görmeden kaç metre gidebiliyorsunuz?
Türkiye’nin neresinde yaşarsanız yaşayın, örneğin, Ankara, İstanbul, Kayseri, Sivas, Diyarbakır, Rize veya başka bir ilde, çöp atılmamış, sigara küllüğü haline getirilmemiş kaç metre kare alan görebiliyorsunuz?
Kırsala gittiniz veya kırsalda yaşıyorsunuz, çöp ve izmarit olmayan kaç tane tarım arazisini, ormanlık alanı, köy, kasaba meydanını, sokağı, kentlerdeki hastane bahçesini, okul, cami, cemevi çevresini gösterebilirsiniz, işaret edebilirsiniz, temiz diye?
Sürekli haykırıyorum, Evim, Anayurdum, ana-baba ocağım Türkiye’mizin çöplük ve küllük olmasına az kaldı.
Sizlere sadece Ankara’dan, sadece Kızılay’daki Karanfil Sokaktan örnek vereceğim. Çöp ve izmarit olmayan iş yeri önü, kaldırım, duvar ve yeşil alan yok gibi.
Ankara’da, evimden durağa gidiyorum. Aman Tanrım, küçük bir yeşilin üstünde boş bir sigara paketi. Sigarayı içip paketi yakınındaki çöp kutusuna değil, bu yeşilin üstüne atan kişi, kadın veya erkek, önce ciğerlerini kirletiyor, sonra da yaşadığı alanı. Nasıl bir kişilik sorunu veya yeşil düşmanlığı böyle. Aynı eldir, insana, hayvana ve doğaya şiddet uygulayan, toplumsal yaşamı, siyaseti, ticareti, inançlarla ilgili değerleri, değdiği, geçtiği her şeyi kirleten.
Salt Türkiye’de değil, toprağı, suyu ve havası ile insanın kirlettiği bir dünyada yaşıyoruz. Böyle giderse uzayı da kirletecek insan türü. Kanımca bu tehlike başladı bile. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası örgütlerin Dünya’nın kirlilik cehennemine dönüşmesine engel olmamaları, olamamaları çok üzücü.
Türkiye özeline dönersek, bu konuda iletişimi ve eşgüdümü Cumhurbaşkanlığı sağlamalıdır bugünkü Hükümet şekline göre. Her yıl ve birkaç yıl ara ile iller ve ülke düzeyinde düzenlenecek kurultaylar için zaman yitirmeden harekete geçilmelidir.
Bu yazımda, sıkça öneriler yaptığım; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına, Tarım ve Orman Bakanlığına, Milli Eğitim Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına, Adalet Bakanlığına, Kültür ve Turizm Bakanlığına, Gençlik ve Spor Bakanlığına, Diyanet İşleri Başkanlığına, belediye başkanlıklarına bir kez daha sesleniyorum. Binlerce çalışanınız ve milyonlardan oluşan hedef kitleniz var. İnsan eliyle üretilen çevre kirliliğinin engellenmesi konusunda, demokratik kitle örgütlerinin de desteğini alarak aranızda neden somut iş birliğine gitmiyorsunuz, neden? Ankara veya diğer illerde çalışanlarınızın arasında bu kirliliği üretenlerin sayısı hiç düşük değil, neden göremiyorsunuz, neden engellemiyorsunuz, neden?
Yeşildeki bir çöpün, bir sigara izmaritinin veya bu yazıda örnek verdiğim bir sigara paketinin atıldığı alan gördüğümüz kadar değil, çok daha geniş. Anlamı ve etkisi ise insan olan için ölçülemez derecede rahatsız edici, utandırıcı.
Bu kuşak elbette göremeyecek, ancak bir gün, toprak, su ve hava kirli değil tertemiz olacak, silahların ve savaşların bulunmadığı bir Dünya’da, güzel insanlar, kadın-erkek birlikteliğinde, dayanışmasında yerin üstündeki gerçek cennette yaşamayı başaracaklar. Elbette işleri çok zor olacak.
Yine de, haydi melekleşmiş insanlar, haydi diyorum.