Onca doğal afete, insani felakete, harbe, darbe rağmen binlerce yıldır ayakta duran, dünya kültür mirasının eşsiz mücevheri canım İstanbul’u iktidarda bulundukları yirmi yılda bir beton yığınına çeviren AKP iktidarı, şimdi de bu marifetlerini beton bir kanal ile taçlandırmaya uğraşıyor.
Onca doğal afete, insani felakete, harbe, darbe rağmen binlerce yıldır ayakta duran, dünya kültür mirasının eşsiz mücevheri canım İstanbul’u iktidarda bulundukları yirmi yılda bir beton yığınına çeviren AKP iktidarı, şimdi de bu marifetlerini beton bir kanal ile taçlandırmaya uğraşıyor.
Bu fikre “Beton Kanal” ismini koyan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu. Açıkça söylemek gerekirse ben de bu adlandırmayı çok beğendim, son derecede yerinde buldum ve bundan böyle konu ile ilgili yazılarımda yada söyleşilerimde bu ismi kullanacağım.
İmamoğlu katıldığı 22 Mart Dünya Su Günü‘ etkinlikleri kapsamında yapmış olduğu konuşmada bu günlerde ülke gündeminde gene üst sıralara yükselen Kanal İstanbul fikrini de gündeme getirip, tepkisini dillendirerek “Bir ‘Beton Kanal’ ile İstanbul’da gerçekten büyük bir tahribata sebep olacak böyle bir sürecinin başlangıcını yapanlara karşı da mücadelemizi sürdürüyoruz” dedi.
Bir ekonomik ve ekolojik hilkat garibesi olan bu beton kanal fikri gerçekte sadece ve sadece tek bir adam tarafından savunuluyor! Benim de aralarında bulunduğum tüm bilim insanları ve uzmanlar bu beton kanal fikrinin ekonomik ve ekolojik sakıncalarını açık ve net olarak her mecrada anlatıyor, lakin sarayın duvarları yüksek, etrafı çevrelemiş yandaş takımının gürültüsü fazla olduğundan mıdır nedir bu sözler bir türlü iktidara ulaşmıyor.
Hani bu gerekçeleri dinleyip, sonra çıkıp itiraz etseler, beyler siz yanlış biliyorsunuz, hatalı düşünüyorsunuz gerçekler bu bu budur diye bir izahat verseler, bizler de dinleriz, ölçer, biçer, tartarız görüşlerimiz hatalı ise elbette tutumumuzu değiştirmekten ve muhalefetimizi geri çekmekten de kaçınmayız.
Oysa tek yaptıkları; “inadımız inat, bu beton kanalı yapacağız, siz isteseniz de yapacağız istemeseniz de yapacağız” dayatması…
Bakın bu fikrin ne kadar saçma bir fikir olduğunu Süveyş kanalında yaşanan son gemi kazası ile bir kıyaslama yaparak size göstereyim.
Malum geçtiğimiz günlerde 400 metre boyunda devasa bir konteyner gemisi Süveyş kanalında kontrolden çıktı, yan döndü, gitti karaya oturdu ve kanal gemi geçişlerine kapandı. Bütün dünya panik oldu, kanal ne zaman trafiğe açılacak endişesi ile petrol piyasası bile gerildi, bu kazanın dünya ekonomisine etkileri tartışıldı durdu. Bu lojistik açısından çok önemli bir sorundu çünkü Süveyş kanalına alternatif rota Afrika kıtasını dolanmayı gerektiriyor, on binlerce mil daha fazla yol yapmayı, fazladan 15 gün harcamayı, dünya kadar fazladan mazot yakmayı gerektiriyordu. Elbette hem maddi bir külfete katlanmayı ve hem de zaman harcamayı gerektiren bu rota gemi işletmecilerini endişeye sevk etmişti.
Aslında başta Süveyş ve Panama kanaları olmak üzere dünyada bu güne kadar yapılmış olan bütün yapay kanal projeleri gemi rotalarında çok büyük zaman, yol ve yakıt tasarrufu sağlamaktadır. Süveyş kanalı gemileri Afrika kıtasını, Panama Kanalı ise Güney Amerika kıtasını dolanmaktan kurtarmaktadır. Bu kanal geçişleri gemilere on binlerce mil ve onlarca gün kazandırmaktadır.
Peki benzer bir kaza beton kanalda olsa ne olur? Elbette hiçbir şey olmaz ve hiçbir gerilim de yaratmaz çünkü hemen yanı başında öyle bir kaza ile tıkanamayacak boyutta koskocaman İstanbul Boğazı var! Üstelik bu günkü uygulama ile geçiş ücreti de son derecede düşük. Yolu uzatmaya, fazladan yakıt yakmaya ve zaman harcamaya da gerek yok. Yani hiçbir şekilde gemilere ek bir mali külfet ya da zaman kaybı olmaz…
Beton kanaldan geçmeye niyeti olan bir gemi varsa ve bir kaza sonucunda bu kanal tıkanırsa hemen dümen kırar, İstanbul boğazından yalıları seyrede seyrede geçer gider. Ne gemi zaman kaybedip ek bir maliyete katlanır, ne dünya ekonomisi sarsılır ve nede petrol piyasası gerilir. Eğer ciddi bir kaza olup ölen, yaralanan falan varsa bir iki haber bülteninde konuşulur, sonra unutulur gider, kimse bahsetmez bile.
Sadece bu kıyaslama bile bu beton kanalın ne kadar gereksiz ve önemsiz olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kadar önemsiz bir yatırımı yapmaya, bu saçma fikre 60 – 70 milyar gömmeye niyeti olanlar bu kıyaslamaya bir cevap versinler de görelim, bakalım…
Bakın bu uyarılar dikkate alınmaz da bu beton kanal yapılırsa demedi demeyin bir süs havuzu olmaktan öte bir değeri ve katkısı olmayacaktır, ilgililerin dikkatine sunarım…