Malum ekonomi başta olmak üzere birçok alanda çuvallayan iktidar 2023 seçimlerine giderken seçim kazanmakta etkili olur...

Malum ekonomi başta olmak üzere birçok alanda çuvallayan iktidar 2023 seçimlerine giderken seçim kazanmakta etkili olur düşüncesiyle başörtüsü kozunu sandıktan çıkardı, ısıtıyor.

Anadolu’da siyaset konuşulan birçok ortamda iktidarın trolleri CHP zihniyeti gelirse başörtüsü yasağı geri gelecek bağlamında dedikodular üretmeye başladılar.

Kemal bey de bu dedikoduların önünü kesmek ve altılı masadaki muhafazakâr tabandan gelen ortaklarının elini rahatlatmak amacıyla bir kanun teklifini gündeme getirdi. Bu kanun teklifi ile “bakın, emin olun biz iktidara geldiğimizde kimsenin başörtüsü ile filan uğraşmayacağız” söylemini yazılı ve kanuni bir teminata bağlamak istedi.

CHP’nin kanun teklifi şöyle:

Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz.

Özellikle seküler kesimden büyük eleştiri almış olsa da aslında bu son derecede makul ve anlamlı bir yaklaşımdı…

Kemal Bey’in bu beklenmedik hamlesi ile oyunu bozulan, köşeye sıkışan Recep Bey ise bu kanunla olmaz gel anayasa değişikliği yapalım, siz kabul etmezseniz biz bunu referanduma götürürüz resti çekti. Dahası anayasa değişikliği teklifine aile ile ilgili maddeler de ekledi.

AKP’nin teklifi ise şöyle:

BAŞÖRTÜSÜ KONUSU

Madde 1: Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz. Hiçbir kadın; dinî inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasî faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz. Bu nedenle kınanamaz, suçlanamaz ve herhangi bir ayrımcılığa tâbi tutulamaz. Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda Devlet, ancak dinî inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir.

Burada aslında tek itirazım sadece dini inanç nedeniyle başörtüsü kullanmanın değil, başörtüsü kullanmamanın da özgürlük olduğu bunun da sağlamca teminat altına alınması gerektiği konusunda olacaktır.

Şunu çok iyi biliyoruz laik düzenler kişinin dini inancı ve bu inancının gereği olarak giyim kuşamına karışmaz fakat dini düzenler karışır! Bugün Afganistan, Suudi Arabistan ya da İran gibi dini rejimlerde kadının başörtüsü takmama özgürlüğü yok itiraz edene de hayat hakkı tanınmıyor.

EVLİLİK KONUSU:

MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasımn 41 inci maddesinin kenar başlığı “I. Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları” şeklinde ve birinci fıkrasında yer alan “temelidir ve” ibaresi “temelidir. Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir ve” şeklinde değiştirilmiştir.

Burada madem bu konuya girdik ve bir anayasa değişikliği yapılmak isteniyor bu değişikliğin olmazsa olmaz koşulu “Evlilik birliği, ancak bir kadın ile bir erkeğin evlenmesiyle kurulabilir” şeklinde değiştirilmesi olmalıdır.

Bu sayede açıkça insan haklarına ve anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı, evlilik kurumunda dengeyi kadın aleyhine bozan geleneksel ve İslami çok eşlilik uygulaması anayasal olarak engellenmiş olacaktır.

Ayrıca ülkemizin bir diğer büyük sorunu çocuk gelinlerdir bu soruna anayasal çözüm getirilmeli ve “18 yaş sınırı” evlilik birliği kurulmasında anayasa teminatı altına alınmalı her türlü istisna yasaklanarak çocuk, hatta bebek gelinler faciası engellenmelidir.

Ayrıca madem evlilik kurumu konusuna girildi evlilik birliğinin kurulmasının sadece ve sadece resmi nikâh ile olacağı, resmi nikâh öncesinde kıyılacak bir imam nikâhının anayasal suç olacağı, böyle nikâh kıyan devlet memuru imamların şiddetle cezalandırılacağı da anayasaya yazılmalıdır.

Değişiklikler bu şekilde yapılırsa elbette ki AKP’nin teklifine hayır denmesi için hiçbir sebep kalmayacaktır.