İnsanoğlunun çözmesi gereken en temel sorun önce beslenme ve sonra da barınma sorunudur.
Barınma sorunu o derecede önemli ve yaşamsaldır ki en azından bazı durumlarda beslenme sorununun bile önüne geçebilir. Şöyle düşünün açlığa haftalarca, susuzluğa günlerce dayanabilirsiniz amma ve lakin - 20 derecede tipinin altında kalırsanız birkaç saatte donup ölürsünüz ve çok iyi biliyoruz ki bu gibi sert iklim koşulları gezegenimizin birçok bölgesinde rutin bir vakadır.
Sonuç olarak yaşın yağmurun, tipinin boranın altında sokakta yaşamak mümkün değildir ve insanın yaşamını sürdürebilmesi için başını sokacak bir dam altı bulması mutlak bir gerekliliktir.
Günümüz yaşam koşullarında bu dam altının beklenen nitelikleri de epeyce değişmiştir ve elbette bu değişim konuta erişimi zorlaştıracak yöndedir.
Bir kere günümüzde artık kent adı verilen çok küçük bir arazi parçasında bazen sayısı on milyonlara varan çok ama çok sayıda insan bir arada yaşamak zorundadır.
Bu kadar çok sayıda insanı bu kadar dar bir alanda bir arada yaşatmak artık bir dam altı inşa etmek kadar basit bir iş olmaktan çıkıyor. Kentlerde ulaşımdan su ve kanalizasyon sorununa, lojistikten güvenliğe kadar organize bir şekilde çözülmesi ya da yönetilmesi gereken son derecede karmaşık sorunlar ile karşılaşıyoruz.
Bu sorunlar bilimsel yöntem kullanılarak doğru düzgün çözülemediğinde ise karşımıza korkunç bir barınma krizi çıkıyor.
Üstelik sorun sadece bundan da ibaret değil!
Muktedirler ülke ekonomisini doğru düzgün yönetemeyince fiziki sorunlar çözülse bile ekonomik sorunlar çözülemiyor, en nihayetinde insanlar gelirleri ile sağlıklı ve güvenli konutlara erişemiyor ve bir barınma krizi patlıyor.
Güvenli konut demişken ülkemizdeki deprem riskine de ayrı bir başlık açmak gerektiği düşüncesindeyim, insanların beton tabutlarda depremi beklemeye mecbur bırakıldığı bir ülkede barınma krizi son derecede ölümcül bir hal almış demektir, son yaşanan depremlerde kaybettiğimiz 50 binden fazla can da bunun açık bir ispatıdır.
Türkiye’de bu gün gelinen noktada özellikle ücretle geçinen insanlar bir konut satın alabilmeyi, kiralayabilmekten bile aciz kalmışlardır.
1 Temmuz 2024 itibariyle:
En düşük emekli maaşı | 12.500 |
Asgari ücret | 17.002 |
Özel sektörün ne maaş verdiğini net olarak bilmek elbette mümkün değil fakat üst kademe hariç çalışanlara asgari ücret ya da onun biraz üzerinde maaşlar verildiğini biliyoruz.
Bakın bugün Türkiye’de konut fiyatları ile ilgili TC. MB tarafından hazırlanan 2024 2.Çeyrek dönemine ait endeks ve birim fiyatlar şöyle:
Konut | M2 fiyatı | 120 m2 konut fiyatı | Kaç emekli maaşı | Kaç asgari ücret |
Türkiye ortalaması | 32.433,50 | 3.892.020 | 311 | 229 |
İstanbul | 49.000,10 | 5.880.012 | 470 | 346 |
Ankara | 26.718,50 | 3.206.220 | 256 | 189 |
İzmir | 36.796,20 | 4.415.544 | 353 | 260 |
Bir konutun kirası yaklaşık olarak değerini 240 aya bölerek bulunur Türkiye ortalaması için bu 16 bin liradan fazla yapar.
Bu kira seviyeleri bize ücretlerin mütevazı bir ev kiralayabilmekte bile ne kadar yetersiz kaldığını göstermektedir.
Böyle bir konutu satın almaya kalksanız ve 10 yıllık kredi çekseniz ayda ödemeniz gereken kredi taksiti en az 100 – 110 bin lira tutuyor. Bu durumda bir milletvekili maaşı bile böyle bir konutu satın alıp taksitini ödemeye yetmiyor.
Demedi demeyin Türkiye’de kira ve konut sorununu doğuran, barınma krizine yol açan temel etken ücretlerdeki korkunç çöküştür.
Ücretler genel seviyesi yükseltilmeden barınma krizini pansuman tedavilerle çözmek mümkün olmayacaktır.