Bahçeli konu Ahmet Türk’e gelince hep onun ağalığını vurguluyor mesela son konuşmasında da “Ahmet Türk bey değerli bir şahsiyet. Ağalık vasfına sahip bir insan. Görüşme talebi bize intikal etmedi ama görüşme arzusu olursa her zaman görüşebiliriz. Ağalığın bazı önemli vasıfları vardır. Ağaların kapısı her zaman açık olur, aşı da bol olur. Onun için birileri ziyaret ettiğinde 42 davar kesmesinin sebebi de sofranın bol olmasından dolayıdır.” Demiş.
Oysa ağalık bir vasıf değil devrim kanunları ile yasaklanmış bir lakaptır!
Türk devrimleri feodal bir toplumdaki efendi kul köle ilişkilerini çağdaş bir toplumda eşit vatandaş ilişkilerine dönüştürmüştür! Cumhuriyetimizde her bir vatandaş eşit ve özgürdür, kul köle tebaa maraba ile sultan ağa ya da bey tanımları ve bu tanımların yarattığı eşitliksiz düzen Türk Devrimleri ile ortadan kaldırılmıştır
Elbette Bahçelinin devrim kanunlarını ve bu kanunların ruhunu bilmediği düşünülemez ama gene de ben bilmeme olasılığını düşünerek kanunu ve bu kanunun gerekçelerini hatırlatayım dedim. Kanun metnini ve bu kanunun gerekçelerine dair paragrafları aşağıda okuyabilirsiniz. Tanıyanınız bileniniz, göreniniz varsa elden ele Devlet Bahçeliye iletiversin; bilmiyorsa öğrensin, biliyorsa neden durmadan bu ağa lakabını vurguladığını izah etsin…
EFENDİ, BEY, PAŞA GİBİ LAKAP VE UNVANLARIN KALDIRILMASINA DAİR KANUN
Kanun Numarası: 2590
Kabul Tarihi: 26/11/1934
Yayımlandığı Resmî Gazete: Tarih: 29/11/1934 Sayı: 2867
Yayımlandığı Düstur: Tertip: 3 Cilt: 16 Sayfa: 6
Madde 1 – Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve kadın vatandaşlar, kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlariyle anılırlar.
Madde 2 – Sivil ve rütbe ve resmi nişanlar ve madalyalar kaldırılmıştır ve bu nişan ve madalyaların kullanılması yasaktır. Harb madalyaları bundan müstesnadır. Türkler yabancı Devlet nişanları da taşıyamazlar.
Madde 3 – Askeri rütbelerden adın başına gelmek üzere kara ve havada Müşürlere Mareşal, Birinci Ferik, Ferik ve Livalara General, Denizde Birinci Ferik, Ferik ve Livalara Amiral denilir. Generallerin ve Amirallerin derecelerini gösteren unvanlarla Deniz Müşürleri unvanlarının ve diğer askeri rütbelerin karşılıkları Ali Askeri Şürası kararı ve İcra Vekilleri Heyetinin tasdikı ile konulur.
Madde 4 – Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.
Madde 5 – Bu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.
Birde bu kanunun gerekçeleri var ve bence gerekçeleri devrimlerin ruhunu anlamak için kanun metninden bile daha önemli:
Gerekçenin bu ilk paragrafından
“Türk inkılâbının en açık vasfı demokratik olmasındadır. Demokrasinin temeli ulusal üyeler arasında ne kanunda, ne teşrifatta, ne de muamelede hiçbir fark olmamasıdır. Türk tarihinin ilk çağlarında milletin fertleri arasında hiçbir fark yoktu. Göze görünen mevki ve makam farkları herkesin uhdesine verilen vazifelerden ibarettir ki, bu vazifelerin muhtelif dereceleri arasında ehemmiyet itibarıyla fark olsa da vazifenin şerefi ve vazifeyi görenin haysiyeti noktasından hiçbir fark yoktu. O devirde ulus adamları yalnız adları ile anılır, adlarının başına hiçbir sıfat ve paye eklenmezdi. İftihar olunan yegâne sıfat Türk ulusundan olmaktı.”
Gerekçenin ikinci paragrafında
“İnsanlar arasında esasını kâh dinden, kâh hurafelerden, kâh tagallüp, tasallut hırslarından alan farklar hâsıl oldu. Bu suretle mümtaz sınıflar meydana çıktı. Her bir sınıf kendine ve nesline ilâhî, hayalî sıfatlar ve lakaplar izafesine başladı. Türkler ortaçağ cemiyetleriyle temasları sırasında bu tesirlerden kurtulamadı. O da sınıflara ayrılarak millet içerisinde bir hiyerarşi vücuda getirdi ve kendisine halktan üstünlüğünü gösteren fuzulî bir takım lakaplar ve payeler izafe etti. Ve bu lakap ve payeleri silinmez bir hak gibi taşıdı ve bunları halkı ve hakkı ezmek için mütemadiyen kullandı.”
Devrimleri ve devrim kanunlarımızı unutmayalım, unutturmayalım!
Geleceğimizi ve ulusumuzun geleceğini düşünüyorsak devrim kanunlarını koruyalım, ona buna, yerli yersiz tartışmaya açtırmayalım derim…