Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Önder Aksakal, Sonsöz Gazetesi’nden Sümer TAŞKIRAN’a verdiği özel röportajda gündeme damga vuracak değerlendirmelerde bulundu. Aksakal, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde DEM Parti’nin grup toplantısında atılan 'Abdullah Öcalan lehine sloganlara' sert tepki göstererek, "Bu olay demokrasiye karşı yapılmış bir suikast girişimidir. Siz reddettiğiniz bir devletin milletvekilliğini yapıyorsunuz, maaşını alıyor, meclisinde görev yapıyorsunuz ama bayrağını rozet olarak yakanıza takmıyorsunuz. Bunun adı samimiyetsizliktir” dedi.
SÜMER TAŞKIRAN
DSP Lideri Önder Aksakal, Meclis’te yaşanan olayların bir “provokasyon” olduğunu vurgulayarak şunları ekledi:
“DEM Parti’nin Kürtçe konuşarak slogan atan kitleyi teşvik etmesi kabul edilemez. Bu, Türkiye’nin birliğine kast eden bir anlayıştır.”
TERÖRSÜZ TÜRKİYE KOMİSYONU'NDA BÖLÜNME TALEPLERİ AÇIKÇA DİLE GETİRİLDİ.
TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmaları hakkında da önemli bilgiler paylaşan Aksakal, Komisyonda dinlenen bazı STK’ların söylemlerinin Kandil’deki teröristlerden daha sert olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bu, terörsüz Türkiye arayışı değil, toprak bütünlüğünün ayrıştırılması çabasıdır. Meclis çatısı altında bölünmeyi savunanların sesi kısılmalıdır.”
"NUMAN KURTULMUŞ'UN KÜRTÇE KONUŞMASI ELEŞTİRİLMEMELİ"
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Diyarbakır Dicle Üniversitesi’ndeki Kürtçe selamlaması konusunda da değerlendirme yapan Aksakal, “Kürtçe bir dildir, bunu inkâr etmenin kimseye faydası yoktur. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî dili Türkçedir. Resmî dilimiz dışında hiçbir dil devletin işlemlerinde kullanılmamalıdır. Kürtçe konuşmakla, Kürtçeyi resmî dil hâline getirmek istemek farklı şeylerdir.
Ayrıca, DEM Parti ve PKK yandaşlarının sık sık dile getirdikleri ve sözde ‘Kürt illeri’ şeklinde tanımladıkları bölgelerde camilerde Kürtçe vaaz verilmesi yönündeki talepler de bu tartışmayı derinleştirmekte, toplumsal birliğimizi zedelemeyi hedeflemektedir.
Zira, o bölgelerimizde yaşayan veya görev icabı oralarda bulunan ve Kürtçe bilmeyen bir müslüman vatandaş Kürtçe verilen vaazı nasıl anlayacak? Bu durum asıl insanların dinini yaşama hakkının elinden alınmasıdır. Bunun çözümü resmî dilde birliktir, o da Anayasamızda tanımlanmıştır” dedi.
"DEVLET, TERÖRİSTİN MUHATABI OLAMAZ"
Röportajın en dikkat çeken başlıklarından biri, Aksakal’ın İmralı ve Öcalan tartışmalarına ilişkin sert açıklamaları oldu. Aksakal, “Devlet bir teröristin muhatabı olamaz. TBMM, Abdullah Öcalan’la diyalog kurmak gibi bir düşünceye asla girmemelidir. Devletin istihbarat kurumları zaten gerekli temasları yürütüyor. Ancak Öcalan’ı yeniden gündeme taşımak, Türkiye’nin birliğine zarar verir" dedi.
"EKONOMİ RAKAMLARLA DEĞİL, SOKAKTA ÖLÇÜLÜR"
Ekonomik tabloyu da değerlendiren DSP Lideri Aksakal, iktidarın açıkladığı verilerin vatandaşın yaşadığı gerçeklerle örtüşmediğini belirterek, “Eğer üretim güçlü olsaydı, dolar 42 TL olmazdı. Enflasyon vatandaşı ezmiş durumda. Açlık sınırı 30 bin lirayken, asgari ücret 22 bin lira. Bu tabloyu görmezden gelmek vicdani değildir" şeklinde konuştu.
Aksakal, büyükşehir yasasının yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Haymana’nın, Bala’nın, Şereflikoçhisar’ın Ankara Büyükşehir’e bağlı olması mantıksız. Bu düzenleme köy yaşamını bitirdi. İnsanlar köylerini terk ediyor, şehirlerin sosyal dengesi bozuluyor" ifadelerine yer verdi.
"DEVLETİN BOŞ ARAZİLERİ ÜRETİME KAZANDIRILSIN"
Ekonomik çözüm önerilerini sıralayan Aksakal, üretimi artırmanın önemine değindi:
“Devlete ait boş araziler, üretim yapmak koşuluyla çiftçilere bedelsiz kiralanmalıdır. Böylece tarım ve turizm üretimi canlanır, ihracat artar.”
ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALAMAZ
Aksakal, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısını da eleştirerek şunları söyledi:
“Komisyonda son kararı patronlar veriyor. İşçinin sesi çıkmıyor. Bu yapının değişmesi gerekiyor. Açlık sınırının altında belirlenen ücret, insanları ömür boyu yoksulluğa mahkûm etmektir.”
KONUT VE KİRA KRİZİ DENETİMLE ÇÖZÜLEBİLİR
Konut krizine dikkat çeken Aksakal, devletin sosyal konut projelerine ağırlık vermesi gerektiğini belirterek, “Artık bazı vatandaşların ev sahibi olma ihtimali bile yok. Makul kiralarla oturabilecekleri sosyal konutlar üretmek devletin görevidir. Ayrıca fahiş kira ve fiyat artışlarını denetleyecek mekanizmalar oluşturulmalıdır" dedi.
"SİYASET YENİDEN DEVLET AKLINA DÖNMELİ"
Röportajın sonunda Türkiye’nin siyasi atmosferine ilişkin mesaj veren Aksakal şu çağrıyı yaptı:
“Siyaset kurumunun bir an önce normale dönmesi gerekiyor. Partiler ve siyasetçiler, kendi çıkarlarını değil, milletin ve devletin çıkarlarını öncelemelidir. Devlet kurumlarında yaşanan yozlaşma da bir an önce giderilmelidir.”