Açız derken elbette işçi, emekçi, emekli, dar gelirli kesimden bahsediyorum yoksa bir kesim var ki onlar...
Açız derken elbette işçi, emekçi, emekli, dar gelirli kesimden bahsediyorum yoksa bir kesim var ki onlar büyük Türk edebiyatçısı Tevfik Fikret’in aşağıdaki Han-ı Yağma şiirindeki gibi yalayıp yutuyor aç olanın, çarşı pazarda çıkma meyve sebze arayanın, çöp eşeleyenin halinden anlamıyor…
HAN-I YAĞMA
Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı
Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır
Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!
Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!
Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…
Yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:
Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,
Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,
Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,
Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.
Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,
Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
Bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak;
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu şiiri neden mi paylaştım derseniz, Türk-iş Kasım 2022 açlık yoksulluk sınırını açıkladı. Asgari ücretin 5 bin 500 ve en düşük emekli maaşının 3 bin 500 olduğu ülkemizde “açlık sınırı” 7 bin 785 lira olurken “yoksulluk sınırı” da 25 bin 365 lira oldu. Açlık sınırı asgari ücreti tam 2 bin 285 lira aştı. Bekâr bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise aylık 10 bin 171 olarak saptandı.
Yönetenler tok yönetilenler açken Tevfik Fikret’in bu muhteşem dizelerini anımsamayayım da ne yapayım?