Finansal İstikrar Değerlendirmesi’ni yayımlayan Avrupa Merkez Bankası, hayat pahalılığının insanların borçlarını ödemelerini güçleştirdiğini, Avrupa’nın büyüme görünümündeki...
Finansal İstikrar Değerlendirmesi’ni yayımlayan Avrupa Merkez Bankası, hayat pahalılığının insanların borçlarını ödemelerini güçleştirdiğini, Avrupa’nın büyüme görünümündeki bozulma nedeniyle kurumsal karlılıklarda düşüş yaşanma riski olduğunu belirtti.
Avrupa Merkez Bankası ayrıca hükümetlerin enerji krizinin etkilerini hafifletmek amacıyla borçlandıklarını, bunun da beraberinde kamu maliyesine yönelik riskler getirdiğini vurguladı.
Avrupa Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Luis de Guindos, “İnsanlar ve firmalar, artan enflasyonun ve ekonomik faaliyetteki yavaşlamanın etkisini şimdiden hissediyor. Değerlendirmemiz, finansal istikrara yönelik risklerin arttığı ve Euro Bölgesi’nde teknik durgunluğun daha olası hale geldiği yönünde” değerlendirmesini yaptı.
Enflasyon ile mücadele etmenin daima çok zor, acılı ve hatta riskli bir süreç olduğunu, ekonomideki bu iklim değişikliğine ayak uyduramayan firma ya da kişilerin iflas riski ile karşı karşıya kalacağını hep söylerim.
Enflasyonu başlatmak çok ama çok kolaydır, aynı yoğun taze kar yağdıktan sonra dağlarda en ufak bir sesin, bir çığlığın bile çığı başlatması, bir kere başlayan çığın önüne geleni içine alıp büyüdükçe büyüyerek her şeyi yakıp yıkmasına benzer.
Herkes bilir bir kere başlayan bir çığı durdurmak nerede ise olanaksızdır. Bu yüzden çığ riski olan bölgelerde birçok önlem alınır, gerekirse tehdit büyümeden, yapay çığlar oluşturularak kar kütlesi dağıtılır ve karın birikmesi önlenir.
Enflasyon içinde benzer şeyleri söylemek mümkündür, işlerin kontrolden çıkmasını engelleyebilmek amacı ile önlemler alınmalı enflasyon basıncının birikmesi önlenmelidir yoksa işler hızla ve kolaylıkla çığırından çıkıverir, ondan sonrada durdurmak mümkün olmaz, önüne geleni yıkar geçer.
Son iki üç yıldır pandemi ile mücadele kapsamında ekonomilerin aniden durması ve bunun hane halkı ve kurumları gelirsiz bırakmasının önüne geçilebilmesi amacı ile birçok ülke nerede ise helikopter ile para dağıtma denecek kadar çok para dağıttılar. Bu para elbette basıldı ve dağıtıldı bunun sonucunda dolaşımdaki para miktarı olağan üstü miktarda arttı, neticede kişiler gelirsiz kalmadı kurumlar iflas etmedi ama enflasyon patladı. Enflasyon gelişmiş ülkelerde, büyük ekonomilerde bile on yıllardır görülmedik seviyelere yükseldi. Bu durum elbette tüm kendini bilen yöneticileri alarma geçirdi ve enflasyonu önleyecek tedbirler peşi sıra geldi birçok önemli karar alındı, faizler yükseltildi, bilançolar küçültülmeye başlandı.
Gelen haberler pek de fena değil enflasyon kontrol altına alınacak gibi görünüyor. Özellikle Amerika’dan gelen haberler bu yönde. Avrupa Birliği ise harekete geçmekte biraz geç kaldı ve orada enflasyon ile mücadele daha yeni başladı.
Enflasyon ile mücadele etmek iyi de bu politikaların yan etkisi oldukça ağır ve acı verici. Bir durgunluk yaşanması, üretimin azalması ve işsizliğin artması kaçınılmaz. Finansal durumu zayıf bazı firma ve kişilerin borçlarını ödemekte zorlanacağı ve iflas edecekleri ise kesin. Seçilmek ve seçilmek için de vatandaşlardan oy alabilmek zorunda olan politikacıların halka acı verecek böyle can sıkıcı önlemleri alması elbette zor. Ama bu önlemlerin alınmaması halinde ekonomilerin kalıcı hasar alacağı, finansal istikrarın bozulacağı, gelir dağılımında adaletsizliklerin ortaya çıkacağı da muhakkak. Yani ortada politikacılar bakımından tam bir kırk katır mı kırk satır mı ikilemi var.
Bu noktada politikacıların doğru kararı alarak enflasyon ile mücadele edebilmesi için halkın bilinçli olması ve ne olup bittiğini anlaması çok önemli. Çünkü ancak bu şekilde halk alınacak önlemlerin arkasında durur ve iktidarın enflasyonu durduracak önlemlerine uyum sağlayabilir.
Bu elbette vatandaşların iktidara olan güven duygusu ile de çok ilişkili bir durum, zaten güven yoksa bu kararları almak ve politikaları uygulamak asla mümkün değildir.