1915.

İngilizler müthiş bir imparatorluk kurmuş, bir uçtan diğerine dünyayı sömürmeye doyamıyordu. Osmanlı sorun çıkaranlardandı ama hastaydı…

Madem ki Almanlarla bir olmuştu, artık bu sorunu çözme zamanıydı.

Sorun, sadece deniz savaşıyla bile bitirilebilirdi. 

Başkente ulaşmak için iki boğaz vardı. İlkinde, yanında müttefikleriyle bir güç gösterisi yapmak yeterliydi. Bu güce kim dayanabilirdi ki?

Bir mayın gemisi 

Nusret Mayın Gemisi.

365 tondu. 

15 mil sürat yapabiliyordu. 

Alman yapımıydı.

4 yıl önce hizmete girmişti. 

Zeki ve kahramanların elinde tarihin akışını değiştirecekti…

7 Mart – Sıra dışı bir iş

Düşmanın güçlü donanması olup biteni ince ince takip ediyordu. Yakalanmamak için dumansız seyir gerekiyordu. Bunun için gece kazan tavlandı, stim toka edildi. 

Öncesinde 10 sıra kıyıya dik döşenmiş mayın hattı vardı. Boğazı doğrudan geçmeyi zorlaştıracaklardı.  

Mayın Grup Komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi Bey ve Süvari Yüzbaşı Hakkı Bey. Yanlarında Başçarkçı Yüzbaşı Ali Bey, İkinci Çarkçı Yüzbaşı Ahmet Bey, Üçüncü Çarkçı Yüzbaşı Hasan Bey, Elektrik Subayı Teğmen Hasan Bey ve Teğmen Abdullah Bey, Topçu Subayı Teğmen Kadir Bey, Mayın Döküş Subayı Teğmen İsmail Bey ve isimlerini bulamadığım 54 Mehmetçik.

Nusret ile sıra dışı bir iş yaptılar. 

Karanlık Liman’da, kıyıya paralel.

26 adet mayın.

80 kilo şarjlı, 100-150 metre aralıkla, 4.5 metre derinliğe döşendi.

Yanından geçip gidilebilirdi ama manevra yapmak istenirse büyük iş yapacaklardı.

18 Mart - Yüzen kalelerle topraktan doğanlar

Gelibolu açıkları…

Lojistik veya destek gemileriyle zamanın tüm güçlü deniz savaş araçları…

Zırhlı, muhrip, muharebe kruvazörü, torpido, denizaltı, kruvazör, yat, mayın hatta uçak veya balon gemileri…

Destek ve lojistik gemilerin yanında zamanın yüzen kaleleri, toplamda 103 gemi geldi. 

Marşlarla… 

10.30’da savaş pozisyonu aldılar. 

Kıyıda bizimkiler ne kadar bu durumu biliyordu bilinmez ama ilk mermi bir yüzen kaleden, Agamemnon’dan geldi.

Homeros'un İlyada’sındaki Kral. Truva’daki. Anadolu halkını yine yenmeye geldik dercesine…

Kıyı…

Bataryalar. 

İçinde toplar. 

Bir de kahramanlar…

Bildikleri, bilmedikleri

10 sıra mayın hattına girmeye gerek yoktu. Toplarının menzilleri çok öteden tabyaları hatta sivil yerleşim yerlerini ateş altına alacak kabiliyetteydi. 

Bildikleri… 

Bombardıman direnci kıracak, Türkler kaçacaktı…

Bilmedikleri… 

11. mayın hattı ve gün bitmeden yazılacak destandı.

Dakika Dakika Cehennem!

12.33 Marşlarla gelen yenilmez armadada ilk şok! Inflexible’da yangın çıktı.

12.45 İlk atışı yapan Agamennon 25 dakikada 12 isabet almıştı.

13.15 Yangın çıkan Inflexible mayına çarptı

13.45 Türk Tabyaları sustu

General Hamilton,

“Wikers ve Armstrong markalı toplar, hayatı temsil eden her varlığı öldürmek için yeri göğü sarsıyordu.” dedi.

13.47-50 Inflexible ve Agamennon çekildi

14.00 Yer gök sarsılıyordu. 

Taş üstünde taş kalmamıştı. 

İnanılmaz bir şey oldu. 

Türk Tabyaları yeniden ateşe başladı!

General Hamilton,

“Toprak Türk doğuruyordu” diyecekti… 

14.50 Mecidiye Tabyası’ndan Seyit Onbaşı’nın 3 kez vurduğu Bouvet kayarken mayına çarptı. 2 dakikada battı.

Gaulois, Suffren ve Charlemagne savaş niteliklerini yitirmişlerdi

15.15 Bouvet battı.

16.00 Tabyalar Irressitible’a ateş yağdırdı. Çekiliyordu, mayına çarptı.

18.00 Ocean vuruldu, mayına çarptı

Marşlarla gelen yenilmez armada, yenilmişti işte!

22.30 Unutmadan! Ocean ve Irressitible da battı.

Nusret Mayın Gemisi – Vefasızlık ve vefa

1962 Yaptıkları unutulmuştu belli ki satıldı, yük gemisi oldu.

1989 Tarihini değiştirdiği millete daha fazla kuru yük taşıyamadı, battı. 

1999 Gönüllü bir grubun gayretleriyle tekrar yüzdürüldü. 

2002 Tarsus Belediyesi. Nice vefasızlığın yaşandığı memleketimizde muhteşem bir iş yaptı.

Tarihine sahip çıktı. Çanakkale Zaferi Kültür Parkı’nı yaptı.

Nusret’i de parka getirdi…

Nusret artık müze.

7 düvele direnişin ve yazılan destanın sembolü olarak.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’ni yaşatanlara, unutturmayanlara saygıyla, sevgiyle ve minnetle…