Aslında yazıya atacağım başlığı ilk olarak 10’a 10 kala diye düşünmüş, 9,90 seviyesine çıkıp 10 lira sınırına dayanan doları kastetmiştim. Sonra baktım ben düşüneyim falan derken kur 9,90’ı da geçmiş hadi 10’a 5 kala başlığını kullanayım dedim, dolar kuru 9,95’i bile aşınca artık 10 başlığını kullanmam kaçınılmaz oldu. Umarım bu yazının yayınlandığı saatlerde kur 10’u bile atlamış, başlığım eskimiş olmaz…

Aslında yazıya atacağım başlığı ilk olarak 10’a 10 kala diye düşünmüş, 9,90 seviyesine çıkıp 10 lira sınırına dayanan doları kastetmiştim. Sonra baktım ben düşüneyim falan derken kur 9,90’ı da geçmiş hadi 10’a 5 kala başlığını kullanayım dedim, dolar kuru 9,95’i bile aşınca artık 10 başlığını kullanmam kaçınılmaz oldu. Umarım bu yazının yayınlandığı saatlerde kur 10’u bile atlamış, başlığım eskimiş olmaz…

Unutmadan hatırlatayım; bu noktada birde fırsat var, yaparsa AKP yapar, reis bey emreder paradan bir sıfır atılırsa ekonomimiz çok iyi, şahlandık uçuyoruz, bakın 1 dolar 1 lira oldu diye konuşacaklar için gerekli ortam hazırlanmış da olur.

Şaka, espri bir yana, dolar kuru geldi çift haneye dayandı, artık 10 lira dememiz de bir sakınca yok.

Türk ekonomisi hem üretimde ve hem de tüketimde ithalata aşırı bağımlı hale getirilmiş kırılgan bir ekonomidir. Yüksek dış borç stoku bu kırılganlığı daha da arttırmaktadır.

İthalata bu kadar bağımlı olmanın yanı sıra Türk vatandaşları dövizi hesap ve tasarruf birimi olarak da kullanmaktadırlar. Buda fiyatlama reflekslerinde dövizi çok önemli bir yere koymaktadır. Bütün bunlar bir araya gelince fiyatlar genel seviyesindeki yükselmenin ana etmeni döviz kurları olmaktadır.

Görünen o ki Erdoğan ve ekibi kurları başıboş bıraktı, gittiği yere kadar gitsin, kurlar bir seviyeye gelince ihracatımız artar, ithalatımız azalır ve Türkiye’nin döviz dengeleri yerli yerine oturur hayaline kapıldılar.

Kurların yükselmesinin ithalatı caydıracağı veyahut da imkânsız kılacağı durumlar elbette olacaktır. Fakat ithalat denilince aklınıza sadece lüks tüketim malları, fantezi ihtiyaçlar gelmesin Türkiye birçok yaşamsal gereksinimini ancak ithalat ile karşılayabilmektedir. Örneğin elektronik, kimya, enerji, ilaç, gübre ve benzeri birçok temel tüketim gereksinimlerimiz çok büyük bir ölçüde ithalata bağımlıdır. Kurlar kontrolden çıkıp, aşırı yükseldiği zaman halkın bu tüketim mallarına erişimi zorlaşınca oluşacak sosyal ve siyasal tepkiyi iktidar göğüsleyemez, mecburen sübvansiyonlar yapmak zorunda kalır ki bu da sonuçta bütçe açığının kontrolden çıkmasına yol açar. Bütçe açığı kontrolden çıkınca iktidarın vergi toplaması, borç bulması ya da para basması gerekir. Seçim sathı mailine girilmişken vergi toplamanın yaratacağı sosyal ve siyasal sonuçları hesap edecek olan iktidar borç bulma ve para basma yöntemlerine ağırlık vermek zorunda kalır ki bu durumda da enflasyonun artması kaçınılmazdır.

Ayrıca parasını döviz ve altında tutan geniş kesimin talebini caydırıp caydıramayacağınız da şüphelidir. Türkiye’de var olan dövizin çok önemli bir kısmı kaydidir, ithalat için döviz gereksinimi azalmazsa bu durum kur seviyelerini çok daha yukarı çekebilir.

İşin üretim yanı daha da vahimdir finansman ve kur avantajı üretim için elbette önemlidir, fakat üretim yapabilmek için çok daha önemli başka hususlar vardır. Siyasi ve sosyal istikrar ile üretmeyi bilen kişi ve kurumların varlığı, finansman ve kur seviyelerinden çok daha önemlidir.

Yükselen kurlar ve yükselen enflasyon ücretle geçinen kesimi ezmeye başlayınca sosyal ve siyasal huzursuzluklar ortaya çıkar, çalışma barışı bozulur. Ülkeyi bir grev dalgası kaplar, sonuçta üretim ve ihracat yapmak mümkün olmaz.

Üretimde kullanılan birçok girdi ya döviz bazındadır ya da dövize endekslidir belki sadece vergiler ve ücretler Türk Lirası olarak hesap edilmektedir. Üretimde avantaj yakalamanın tek yolu ücretleri düşük tutmaktan geçince bu ücretlileri enflasyon karşısında ezmek manasına gelir ki bunun yaratacağı sıkıntılara yukarıda değindim. Siz seçimlere giderken bu tepkileri bertaraf edebilmek için ücretleri arttırmak zorunda kalırsanız o zaman da kur yüzünden elde ettiğiniz bütün avantajı kaybetmiş olursunuz.

Netice olarak kurlar yükselsin üretim ve ihracat artsın, ithalat azalsın diye düşünüyorsanız demedi demeyin emin olun bu işin sonu hüsran olacaktır…