Bugün üst yazımı, sanatsever dostlarımızın izni ile orman yangınlarına ayırmayı uygun gördüm. Çünkü; sanatsever insanlar doğayı, hayvanları, insanları, bilcümle varlıkları sever. Doğanın içinde yer alan bütün canlı ve cansız varlıklar bizim biz olmamıza katkı sağlayan unsurlardır.

Bugün üst yazımı, sanatsever dostlarımızın izni ile orman yangınlarına ayırmayı uygun gördüm. Çünkü; sanatsever insanlar doğayı, hayvanları, insanları, bilcümle varlıkları sever. Doğanın içinde yer alan bütün canlı ve cansız varlıklar bizim biz olmamıza katkı sağlayan unsurlardır.

Tarihten bugüne kadar kalan tüm yapılan eserlerin yani; köprülerin, binaların, ibadethanelerin vb. tüm yapıların olduğu gibi, sanat eserlerinin de gerek görsel gerek yazın alanında dünya üzerindeki her şey tüm insanlığın ürettiği hem ortak değerleridir hem de mirasıdır.

Maalesef tarihi eserler üzerinde yapılan tahribatlar, yağmacılık, definecilik vb. tarihi eserler bulundukları topraklarda kalması gerekirken uluslararası tüccarlar tarafından yerli işbirlikçileri eli ile yerinden sökülerek yağmalanmaktadır.

Alman bilim insanı Karl Marx; “Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser” der

Bu sözüyle anlatmak istediği çok nettir. Dünya üzerindeki her şeyi hunharca yağmalayabilir, sermayeye dönüştürebilir demektir.

Günümüzde yapılan şeyde bunun ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyor sanırım…

Yangınlar konusuna bugüne kadar değişik pencerelerden bakıldı. Şimdi ben bambaşka bir pencereden bakmak istiyorum. Muğla ve Aydın’a bağlı deniz sahillerinde tanık olduğum şeyler ilk gördüğümde bende; koca bir delik açılarak böbreği alınmış insan andıran bir his bırakmıştı. Onlarca metre yüksekliğinde çam ağaçlarının arasında üç, beş km aralıklarla açılan konut alanları, kooperatif alanları hala yüreğimi sızlatmaktadır.

Bugün yangınlar nedeniyle neredeyse ormanlarımız yok olma aşamasında.

Bugüne kadar yapılan yangın nedenlerini bir tarafa bırakıp ben daha başka bir perspektiften bakmak istiyorum.

Benim vicdan sesim bana ciğerleri, böbrekleri hatta kalbi alınmış yani öbek öbek binlerce dönümlük alanlar açılarak adeta içi boşaltılmış gerek insan eliyle gerekse başka nedenlerle yakılan, yanan ormanların “Yeter artık” dediğini ve öldüğünü kısacası intihar ettiğini söylüyor.

Elbette yangın yeri gibi bütün canlıların, doğadaki her şeyin toprak dahil yandığı, ekolojik dengenin sarsıldığı gibi olmayacaktı ama belki de yirmi bilemedin otuz yıla kadar betonlaşmamış yer kalmayacaktı bu gidişle, bir dur diyen olmadıkça…

ÖNCE AHLAK, Önce insan, ÖNCE CAN

Bu hafta konuğum; Bükülmez bileği ve mangal yüreği ile ülkemizin ve insanlarımızın gerçeklerine bilinçle inançla yüreğinin ateşini şiir edip kağıda döken; Ozan Bindebir

Asıl adı Yüksel KILIÇ olan ozan, 12.05.1960 yılında Tokat İli, Artova İlçesi’ne; şu anda ise Yeşilyurt İlçesine bağlı olan Karaoluk Köyünde doğdu.

1988 yılında Ankara’da Orman Genel Müdürlüğü’nde işçi olarak işe başladı ve bu kurumdan Yönetici Asistanı olarak 2014 yılında emekli oldu. Evli ve iki çocuk babasıdır.

1998 yılında Ozanlar Vakfı’na üye oldu, faaliyetlerini bu Vakıf kapatılıncaya kadar burada sürdürdü. Ozan Gönüllü Coşkun’dan ve Gürünlü şık Gülhanî’den şiir tekniği dersleri aldı ve kendini geliştirdi.

2001 yılında Hacıbektaş Belediyesinin açtığı “Lâiklik” konulu şiir yarışmasında hece vezni şiir dalında birincilik ödülü aldı. T.R.T.’de radyo programları yaptı ve beğeniyle dinlendi. Başka birçok etkinlik ve konserlerde yer aldı.

2004 yılında Ozanlar Birliği Kültür Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı ve ilk genel kurulda yönetime seçildi. Ozanlar Vakfı -2003, Ozanlar Birliği- 2005 ve 2006 Şiir Antolojilerini yayına hazırladı. Birçok dergi ve antolojilerde şiirleri yayımlandı. 560 civarında hece ölçülü şiiri mevcuttur.

Mütevazı bir kişiliğe sahip olan ozan, “Ozan gibi bir ozanın binde biri kadarım” dediği için kendisine şık Arabî tarafından “Bindebir” mahlası verildi. O günden bu yana bu mahlası kullanmaya başladı.

2007 yılında Hacıbektaş Belediye Başkanlığı, Anma Komitesi ve Kültür Bakanlığı’nın ortak davetiyle Hacı Bektaşi Veli’yi Anma Etkinliklerine sanatçı-ozan olarak katıldı ve ilgiyle izlendi.

Hacı Bektaşi Veli Kültür Derneği – OZAN-DER İş birliği ile düzenlenen “Mahzunî Şerif ve Felsefesi” konulu Hece Vezni Şiir yarışmasında 3.üncülük ödülü aldı. (15-16 Mayıs 2010).

Bir grup ozan arkadaşıyla Anadolu Halk Ozanları Kültür ve Dayanışma Derneği’ni (AN-DER) kurdular (Mayıs 2011).

Zaman, zaman şiir yarışmalarında çeşitli ödüller alan ozan; Türk Haberler Ajansı’nın düzenlediği “Dede Korkut” konulu uluslararası hece vezni şiir yarışmasında 2. lik ödülü aldı (24 Ağustos 2011).

Kültür Bakanlığı’nın açtığı sınavla “Halk Ozanı” kimliği almaya hak kazandı ve ozanlığı tescil edildi. Ayrıca MESAM üyesidir. Ozan, nota bilen ozanlar arasındadır.

Anadolu Halk Ozanları Kültür ve Dayanışma Derneği’nin (AN-DER) Ekim 2012’de ve 2016’da çıkan Şiir Antolojilerini yayıma hazırladı ve yazarı oldu.

Şahsi Şiir kitabı “Kendimi Okudum, Kendimi Yazdım – Ozan Bindebir’in Hayatı, Sanatı ve Şiirleri” adını taşıyor. Gâzi Yayınevinden akademik bir çalışma olarak; yazar Merve KARATAY tarafından Ocak 2013’te çıkarıldı ve yayımlandı.

Halen AN-DER üyesidir.

ORMANIMIZ YANIYOR

Sanki yeryüzüne çıkmış cehennem,

Ormanımız cayır cayır yanıyor.

Yanmış parasını arıyor Ninem,

İnsanımız cayır cayır yanıyor.

Ormanla yok olan yaban hayatı,

Yıllarca yananın bilmem kaç katı,

Köylünün ineği, eşeği, atı…

Hayvanımız cayır cayır yanıyor.

Vatandaşın evi, altın, akçesi

Yanıp kül oluyor, var ise nesi.

Ağacı, tarlası, bağı, bahçesi,

Bostanımız cayır cayır yanıyor.

Yanıyor ormanın kaplumbağası,

Çare olamıyor beyi, ağası.

Hırsından böğürür ceylan boğası,

Tavşanımız cayır cayır yanıyor.

Duman bulut olmuş, göğe yükselmiş

Bu acılar halkın bağrını delmiş

Her şey yanıp bitti, uçaklar gelmiş

Vicdanımız cayır cayır yanıyor.

Türk Hava Kurumu arpalık olmuş,

Koca Kurum kayyum eline kalmış,

Yangın söndürmeye ihale almış,

Cüzdanımız cayır cayır yanıyor.

Emir beklenirmiş vana açmaya,

Kanadımız yoktur göğe uçmaya,

Vakit bırakmıyor alıp kaçmaya,

Harmanımız cayır cayır yanıyor.

Yaktırana lanet, yakana lanet!

Hakkın binasını yıkana lanet!

Sorumsuz seyredip bakana lanet!

Her yanımız cayır cayır yanıyor.

Kaç İl’e sıçradı, kaç da İlçeye

“Yok oldu” diyorlar, tam yirmi köye.

Terör müdür, yoksa rant mı, ne gaye?

Dükkânımız cayır cayır yanıyor.

Bu da yetmez zamlar gelir fakire,

İlahiyat davet eder şükür’e,

Bindebir’im çağrım; akıl, fikir’e

Ozanımız cayır cayır yanıyor.

31.07.2021

Ozan Bindebir