Artık hepimiz biliyoruz ki Türkiye dünyanın en önemli turizm merkezleri arasında ve turizm sektörü Türk ekonomisi için çok ama çok önemli bir gelir kaynağı.

Bu sektör Türkiye’ye muazzam miktarda yatırım çekiyor, istihdam yaratıyor ve dahası net döviz kazandırıyor. İşte tam da bu yüzden bu sektöre gözümüz gibi bakmalı, bu sektörde bize kayıp yaşatabilecek her olumsuz olayı daha başında engellemeliyiz.

Bu sektöre yönelik son zamanlarda ortaya çıkan bazı tehditleri gündeme taşıyarak vakti ile tedbir alınmasını önermek ve bu tehditlere yetkililerin dikkatini çekmek istiyorum.

Son zamanlarda vuku bulan üç olgu bu gün itibariyle Türk turizmi için büyük bir tehdit teşkil etmektedir, bunlar:

1.    Kur sorunu

2.    Yangın sorunu

3.    Sahte içki sorunu

Olarak sıralanmaktadır.

KUR SORUNU

Ülkemizi yöneten yetkilileri bu KUR sorununu ortaya koyarak başından uyarmak istiyorum.

Pekala, neden böyle bir uyarı yapma ihtiyacını duydum?

Bakın yaptığım bir çok araştırma ve temas bu gün Türkiye’nin yabancı turistler için çok ama çok pahalı bir hale geldiğini göstermektedir.

Bir çok gelişmiş ve turizm sektöründe rakibimiz olan ülkede, özellikle de yeme içme sektöründe fiyatlar Türkiye’ye göre çok düşük kalmış durumdadır.

En büyük rakiplerimizden olan Yunanistan, İspanya ya da İtalya’da sofra donatıp, dışarıda bir şeyler yemek içmek Türkiye’ye göre çok ama çok daha ucuzdur.

Konaklama konusunda da benzer şeyler söylememiz mümkündür...

Turistlerin alış veriş yapmak için çarşı pazar dolaşması da “bu fiyatlar da ne?” nidaları ile sona ermektedir!

Bunun sebebi enflasyon bu kadar yüksekken kurların baskılanması yani kurların olması gereken seviyenin çok ama çok altında kalarak, fiyatlama davranışlarının bozulması ve Türkiye’nin döviz bazında çok pahalı bir hale gelmesidir.

Yurt dışı seyahate giden pek çok kişi şaşırarak “şunu da yedim bunu da yedim şunu da içtim bunu da içtim, şu kadar tuttu aynı şeyleri Türkiye’de yiyip içsem en az iki üç katı fatura öderdim” tespitini yapmaktadırlar.

Doğal olarak konaklama hizmetleri de bu kur seviyesinden çok olumsuz bir şekilde etkilenmektedir bir çok konaklama tesisi yabancı rakiplerine göre çok daha pahalı kalıp rekabet gücünü kaybetmektedir.

Kurlar doğru seviyeye gelmez, kurların artışına müsaade edilmezse bu sorunun aşılması pek mümkün olmayacaktır.

YANGIN SORUNU

Bolu Kartalkaya’da meydana gelen ve dünyanın en ölümcül otel yangınları arasına giren yangın doğal olarak tüm dünya medyasında gündem oldu.

Bu yangın ve burada ortaya çıkan vahim ihmaller sadece Türkiye’de konuşulmadı, tüm dünyada konuşuldu ve Türkiye’deki konaklama tesislerinin güvenlik açısından sorgulanmasına yol açtı.

Dahası Yunanistan başta olmak üzere rakiplerimiz bu olayı istismar ederek “Türkiye’de oteller güvensiz” propagandası başlattı, bunlar Türkiye’ye gelmek isteyebilecek turistlerin aklını çelmeye ve kendi ülkelerine ekstra turist çekmeye çalışıyorlar.

SAHTE İÇKİ SORUNU

Son olarak birde sahte içki ve bu yüzden zehirlenip, ölen ya da sakat kalan vatandaşlarımızın yarattığı olayların yurt dışına yansıması ve turizm sektörüne etkisinden bahsetmek istiyorum.

Malum turizm sektörü eğlence bazlıdır, turistler yemek içmek, gezip görmek için ülkemize geliyor!

Yabancı basında yüzlerce insanın sahte içkiden zehirlenip öldüğü haberleri yer almıyor mu?

Elbette yer alıyor...

Peki, bu durumda alkollü içki içen turistler Türkiye’ye gelip sahte içkiden zehirlenme riskini göze almak ister mi?

Elbette istemez...

Eeee bu durumda iktidarın “kimse içmesin, içen de geberirse gebersin zaten bizden değiller” şeklindeki yaklaşımı ile turizm sektörü nasıl ayakta duracak, nasıl iş yapacak?

Paris’te Sen nehri kenarında içtiğin içki hem Türkiye’den çok daha ucuz ve hem de güvenliyse turist niye Türkiye’ye gelsin ki?

Bakın demedi demeyin bu üç olumsuz olayı çözemez, bu ülkede yeme içmeyi ve konaklamayı rakiplerimiz ile eşdeğer koşullara kavuşturamazsak turizmde asla sürdürülebilir bir başarı elde edemeyiz.