Önceki günlerde kongrelerini tamamlayan PKK, 12 Mayıs Pazartesi günü, örgütü feshettiğini ve silah bırakacağını resmen açıkladı; tüm televizyon ekranlarında ve sosyal medyada büyük tartışmalar başladı. Öğle sonu dostlarla sohbet etmek, gelişmelerle ilgili bilgi alış verişinde bulunmak amacıyla şehre indim, bir kaç dostla sohbetten sonra evime döndüm. Televizyonu açıp, tüm tv kanallarını dolaşmak, ‘Terörsüz Türkiye’ konusundaki tartışmaları yakından izlemek istiyordum.


Apartmanın girişindeki posta kutuma yapıştırılmış bir PTT notunu görünce merakla aldım, “Trafik cezası” notu vardı üzerinde ve mahalle muhtarına uğrayıp tutanağı almam belirtiliyordu. Daha birkaç ay önce trafikten 900 TL. park cezası gelmişti, o kadar bir şeydir diye düşündüm, pek telaşlanmadım. Evime girdim, E Devlet’i açıp araştırdım, cezanın ne olduğunu gördüğümde doğrusu küçük bir şok geçirdim:
Ankara’nın Altındağ İlçesi Zübeyde Hanım Mahallesinde Etlik Caddesinde mobil radara yakalanmışım, adıma en üst limitten 9.267 TL para cezası yazılmış. Önceki adıma yazılan 900 küsür TL.lik park cezasının tam 10 katı!..
Yaklaşık 50 yıldan beri çok değişik arabalar kullandım, trafik kurallarına son derece itina eden bir sürücüyüm; 25 yaşını aşmış, piyasanın en hantalları arasında yer alan 1999 model Passat arabamla nasıl bir hız yapmıştım, nasıl bu kadar cezayı hak etmiştim, anlayamadım...
Teselli arıyorum, önümüzde Kurban Bayramı var, 4.000 TL ikramiye alacağım, diye düşünüyorum; adıma yazılan trafik cezası, bu ikramiyenin iki buçuk katı, 9.267 TL. akıl alır gibi değil.


Hız limitleri ve cezaları ile ilgili sorgulama yapıyorum internetten:
Hız limiti, şehir içinde ana yollarda 82 km. mahalle aralarında 50 km. Dışkapı semtinden başlayıp Etlik Kasalar semtine kadar devam eden ve çevresinde bir tek meskun mahal bulunmayan geniş Etlik Caddesi Anayol mu sayılıyor, mahalle aralarındaki sokaklardan biri midir, bunu sorgulamıyorum.


Mahalle aralarında 50 km. olan hız limitini; yüzde 30 geçerseniz yani 65 km.’ye kadar 2.167 TL. yüzde 30 ile 50 arası geçerseniz yani 75 km.’ye kadar 4.512 TL. yüzde 50’nin üzerinde, yani 75 km.’yi aşanlara ise 9.267 TL. Üstelik edindiğim bilgilere göre bu hız limitlerine yüzde 10 kadar da bir obsiyon uygulanıyor. Demek oluyor ki, ben her zaman 20-30 km hızla gittiğim o caddede 80 km.’den fazla bir hızla radara yakalanmışım!.. “Acaba Mobil Radar’ın yanlış bir algılaması olabilir mi?” diye geçiriyorum aklımdan.


Daha üç ay kadar önce yine bir trafik cezası gelmişti, Kızılay civarındaki Sezenler Sokağı’nda arabama park cezası yazılmıştı. Anımsadım, gündüz araba parkına açık olan Sezenler Caddesinde arabamı park etmiştim, akşam geldiğimde eski arabam, motorundaki arıza nedeniyle çalışmamış, orada bırakarak eve dönmüştüm; sabah da erkenden bir çekiciye bin TL. para ödeyerek gitmiş, arabamı tamirhaneye götürmüştüm. Demek ki, gece Sezenler Sokağında tek başına park edilmiş olarak arabamı gören görevliler, ön camında bulunan BASIN kartını da görememişler, plakasını alıp 900 TL civarında bir park cezasını yazmışlardı. Uzatmadım, o cezayı yüzde 25 indirimden de yararlanarak internet üzerinden hemen ödedim.
Ancak şimdiki ceza o kadar anormaldı ki, bir emekli için zulümden de öteydi.


1981 yılında bir Fransız arkadaşın arabasıyla Paris’ten yola çıkmış, Türkiye’ye geliyorduk. Oto yollara para ödememek için köy ve kasabalardan geçen ücretsiz yolları takip ediyorduk. Dijon kentine girerken arabayı ben kullanıyordum ve bir anda kendimi bir kaosun ortasında bulmuştum. Koca ana caddede karşıdan gelen tüm arabalar bana ışık sinali yapıyor, duraklıyorlardı. Aynı yöne giden ne arkamda ne de yanımda yöremde tek araba yoktu. Hemen bulunduğum noktada frene yüklendim, durdum; aynı anda üzerinde iki polis memuru olan bir motosiklet belirdi, gelip kapımın önünde durdu, ben şaşkın ne yapacağımı bilemezken polis memuru açtığım camdan bana yaklaştı, “Mösyö yanlış yöne gidiyorsunuz” dedi, ben “Bilmiyordum yabancıyım” nereye gideceğimizi sordu, İsviçre tarafına dedim, beni takip edin dedi polis memuru, motosikleti caddenin ortasına durdurarak trafiğe yolu kapattı, biz geriye döndük, polis memuru motosikleti ile önümüze düştü, bir süre sonra gideceğimiz yola çıktık, polis memuru, eliyle yolu işaret ederek bize de iyi yolculuklar diledi, döndü.
Trafik cezalarının amacı, trafiği rahatlatmak, hatalı sürücüleri uyararak eğitmek, topluma yardımcı olmak mıdır, yoksa anormal para cezaları ile zulüm etmek midir? Anlayamadım.