10 Ekim 2022 günlü “Fakir’in Zenginliği : Özyaşam (4)” başlıklı yazımda, işlerimin yoğunluğu nedeniyle yazmaya bir...

10 Ekim 2022 günlü “Fakir’in Zenginliği : Özyaşam (4)” başlıklı yazımda, işlerimin yoğunluğu nedeniyle yazmaya bir süre ara vereceğimi yazmıştım. Bugünkü yazımla ve yeni yılla birlikte “Kitaplar Arasında”n tekrar merhaba diyorum.

Sizlerden ayrı kaldığım bu dört ay boyunca okumaya hiç ara vermedim. İşlerimden fırsat buldukça okudum. 2022 yılının okuma bilançosunu çıkardığımda gördüm ki 175 kitap ve 45361 (kırkbeşbinüçyüzaltmışbir) sayfa okumuşum. Eski bir arşivci olarak tüm okuduğum kitapları ve sayfa sayılarını bilgisayarıma kaydediyorum. Bu yüzden de sayıyı net olarak veriyorum.

Okuduğum 175 kitabın, 97 si roman, 34 ü öykü, 21 i şiir ve geriye kalan 23 kitap da çeşitli konularda yazılmış, deneme ve günlük kitaplardı. Bunlardan güzel güzel notlar aldım ve bunları bu yazımda köşenin izin verdiği ölçüde sizlerle paylaşacağım.

Kitaplarla ilgili notlarımı, yazarlarını da belirterek paylaşmak istiyorum.

“Her kitap beni kalabalıktan, düzeysizlikten insanlığa, insancıllığa yükselten, daha iyi bir yaşamı anlamam ve ona karşı derin bir susuzluk duymama neden olan bir merdiven basamağıydı. (Maksim Gorki”

Gün Benderli’nin anılarını yazdığı “Su Başında Durmuşuz” kitabının 281. Sayfasında Nâzım Hikmet, Sait Faik için düşüncelerini; “Ben Sait Faik’i çok severim. Allah rahmet eylesin, çok da genç öldü. Benim kanaatıma göre en güzel hikayecilerimizden biri. Bazen bedbin, bazen ümitsizliğe kapılır. Fakat çok namuslu insan, memleketini çok seven insan. Ve belki de bedbinliği, ümitsizliği bir çıkar yol bulamamasından ileri geliyor. Halbuki çıkar yol var tabii. Velhasıl büyük bir hikayeci.” Diye dile getiriyor. Nâzım gibi büyük bir yazarın, başka bir yazarı bu kadar güzel anlatmasını okumak ne kadar güzeldir.

Muzaffer İzgü okuma konulu bir yazısında; ”Okuyan bir toplum çocukla başlamalı. Çocuk okuru olmayan bir toplumun asla yetişkin okuru da olmaz. İnsanlar kitap okudukça birey olur. Ben topluma diyorum ki ‘Lütfen kitap okuyun. Televizyon dizilerinden, internetten biraz uzak durun.’ Zaman öyle bir kavramdır ki zamanı komşudan isteyemezsiniz, bakkal da satmaz, turşu gibi kuramazsınız da. Zaman gitti mi gitti. Onun için zamanımızı iyi kullanalım. Oturun, kitap okuyun ve düş kurun.” Diyerek toplumun okumasını salık veriyor.

1954 seçimleriyle ilgili güzel bir anekdotu, yine okumaya ince ince dokunduran bir anekdot olduğu için paylaşmak istedim. Bu anekdotu birkaç yerde okudum. Sizlerin de dağarcığında bulunmasını istedim.

“Hasan Saka 1954 seçimleri öncesinde Trabzon’a gider. Trabzon’un bir köyünde –kendi köyü olduğu söyleniyor- seçmenlere sorar:

Hasan Saka’ya oy vereceksiniz değil mi?

Köylülerden biri:

Hayır sana oy vermeyeceğim, der.

Peki kime vereceksin?

Okur yazar birine vereceğim.

Ben Sorbonne mezunuyum. Benden iyi okur yazar olur mu?

Köylü :

Madem okur yazarsın, mektuplarıma neden cevap vermedin?”

Bunun gibi onlarca not almışım. Bu kadarı şimdilik yeter diye düşünerek ve son olarak Hasan Hüseyin’in şiire bakışını dizelere döktüğü güzel bir şiirle paylaşımlarımı bitiriyorum.

Hasan Hüseyin şiir anlayışını “Oğlak” kitabının 13-14. sayfasında şöyle dile getiriyor:

“biliyorum/matarada su/torbada ekmek/ve kemerde kurşun değildir şiir/biliyorum/şiirle şarkıyla olacak iş değil bu/dalda narı/tarlada ekini kızartmaz güvercin gurultusu/ama yine de/dişler arasında bıçak gibi parlar kavgada/şiirin doğrultusu/göz gözü görmez olmuş/tek bir ışık bile yok/yürek bir yaralı şahindir/döner boşlukta/belki bir şiir/bir şiir kırıntısı/çalar kapımızı umutsuz karanlıkta/yoklar yüreğimizi/iğilir yaramıza/dağıtır korkumuzu/ve karşı tepelerden/gürül gürül bir kalk borusu”

2023 yılının tüm okurlara ve insanlığa sağlık ve mutluluk getirmesini dilerken, bol okumalı günler diliyorum.