Ankara’da, TBMM lokantasında staj yapan 16 yaşındaki bir kız çocuğunun Meclis personeli tarafından tacize uğradığı iddiası kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Olayın ortaya çıkmasının ardından Ankara Kadın Platformu üyeleri, Meclis’in Dikmen Kapısı önünde basın açıklaması yaparak tepkilerini dile getirdi.

CHP Kadın Kolları Başkanı Asu Kara ve bazı kadın milletvekilleri de protestoya katıldı. Kadınlar, Meclis’e giriş yapmak isteyince polis ekipleri tarafından engellendi. Bu sırada Asu Kara ile polisler arasında sözlü tartışma yaşandı.

Protestocular, “Meclis Başkanı istifa” sloganları attı. Yaşanan kısa süreli arbede sonrasında kadınlar, barikatı aşarak basın açıklamalarını gerçekleştirdi.

Whatsapp Image 2025 12 11 At 12.39.43

Keçiören’de Yaka Kameralı Denetimler Güven Sağlıyor: Zabıta 7/24 Kayıtta
Keçiören’de Yaka Kameralı Denetimler Güven Sağlıyor: Zabıta 7/24 Kayıtta
İçeriği Görüntüle

Yapılan basın açıklaması şu şekilde; "Dün basına yansıyan ve saatler içerisinde Meclis genel sekreterliği tarafından da doğrulanan utanç verici olay üzerine bugün burada toplanmış bulunmaktayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi lokantasında staj yapan mesleki ve teknik lise öğrencisi kız çocuklarının, yıllardır meclis personeli olarak çalışan bir grup erkek tarafından sistematik istismara maruz bırakıldığı ortaya çıkmıştır. Ülkenin en “güvenli” olması beklenen kurumunda, halkın iradesinin temsil edildiği Meclis’te dahi çocuklar korunamıyor. Bugün ne yazık ki Meclis'te yaşanan çocuk istismarı tesadüf değil, yıllardır çocuk istismarına karşı önlem almayan iktidarın kadın düşmanı, çocuk düşmanı politikalarının bir ürünüdür. Yaşanan bu olay, yalnızca birkaç fail değil; yıllardır çocukları korumayan, erkek şiddetini aklayan, cezasızlığı kurumsallaştıran devlet bu konuda suçludur.

Bizim burada bulunduğumuz dakikalarda mecliste bütçe görüşmeleri sürüyor. Eğitime bütçeler ayrılıyor. Kadınlara "kadının güçlendirilmesi" başlığı altında günlük 51 kuruşluk bütçeler ayrıldığını görüyoruz. Peki soruyoruz: Her gün kadınlar katledilirken, çocuklar istismar edilirken, MESEM’lerde çocuklar öldürülürken ve emekleri sömürülürken, bu bütçenin kâğıt üzerindeki rakamlardan başka ne anlamı var? Kadınları ve çocukları korumayan, yaşam hakkını güvence altına almayan, kadın düşmanı, çocuk düşmanı politikalarınız olduğu sürece bu görüşmelerin ne anlamı var? Çocukları istismardan korumayan, bir bardak temiz su bile vaadetmeyen, okula aç gönderen bu zihniyetin yaptığı bütçe yerin dibine batsın.

Günlerdir torba yasa tartışılıyor bu mecliste, maddeler geçiyor. AKP-MHPİktidarı tarafından getirilen torba yasa ile birlikte kadın katillerine, çocuk istismarcılarına af tartışmaları yapılıyor. Bu tartışmalar son 11 ayda 350 kadın katledilmemiş gibi, memleket kadın mezarlığına dönmemiş gibi, yaklaşık 4 ay önce meclis çalışanı Saliha Ozan cebinde koruma- tedbir kararıyla katledilmemiş gibi yapılıyor. İşte tam da bu torba yasalar Meclis'te çocukları sistematik bir şekilde istismar eden faillere güç veriyor, cesaretlendiriyor. Meclis çatısı altında staj gören çocuklar Meclis çalışanları tarafından istismara maruz bırakıldı. Bugün yaşanan bu durum münferit değil, tam da AKP-MHP İktidarının kadın düşmanı, çocuk düşmanı politikaların bir sonucu. AKP iktidarı döneminde bu meclis çatısı altında kadın düşmanı, çocuk düşmanı politikaları yürütenleri iyi tanıyoruz. Cezasızlık politikaları ile taçlandırdıkları yargı paketlerini unutmuyoruz. Hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda vardır;

2023 Temmuz’unda çocuk istismarcıları ve kadın katilleri yangından mal kaçırırcasına TBMM’de kabul edilen yasa ile "infaz düzenlemesi" adı altında salıverildi. Cinsel suçlarda tutuklama ve mahkûmiyet kararı zaten neredeyse istisnai olarak verilirken 2021 yazında 4. Yargı Paketi bu meclisten geçti. Bu paket ile birlikte çocuk istismarı tutuklamalarında “somut delil şartı” getirilerek cezasızlığın hukuken güçlendirildiğini gördük.

Adalet Bakanlığı 2019 yılında cinsel istismar verilerini sitesinden kaldırdı. Sadece Adalet bakanlığı değil; ilgili hiçbir kurum istismarın önlenmesi için düşünmesi ve çalışması gereken kurum ve kişilere veri sağlamadı. 2017 yılında, tam da bu meclis çatısı altında — yaptığı yasal düzenlemeyle, il/ilçe müftülüklerine ve bağlı din görevlilerine “resmî nikâh kıyma ve tescil yetkisi” verdi. Çocuk yaşta evliliklerin önünü açan bu düzenlemeyi biliyoruz. Buna karşı yine buradaydık. Yasayı geçirmedik. 2016 yılında Ensar Vakfı’nda 40’tan fazla çocuğa yönelik istismar skandalı ortaya çıktığında, "bir kereden bir şey olmaz" diyen dönemin Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu'nu unutmadık. “Küçüğün rızası var” diyerek çocuk istismarcılarını affetmeyi ve tecavüzcüyle evlendirmeyi çözüm diye önümüze koyan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, seni unutmadık!

“Neye göre, kime göre çocuk, bazıları 15 yaşındadır ama olgun gösterir” diyerek çocuk yaşta evliliği savunan Hüda-par genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu seni çok iyi tanıyoruz! 6 yaşındaki kızını müridine “eş” diye veren Hiranur Vakfı tarikat şeyhi yargılanırken; tarikatçılar olayı protesto eden kadınları hedef gösterip saldırırken bunu seyreden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu seni hele hiç unutmadık.
Diyanet’in evlilik yaşını çocuklara kadar indiren fetvalarını; “Evlilikte yaş sınırı yoktur” diyerek kız çocukları için 9, erkek çocukları için 12 yaşını meşru göstermeye çalışan sözde kanaat önderlerini ve bunlara karşı hiçbir yaptırım uygulamayan devleti iyi tanıyoruz.Tüm kız çocuklarını cinsel obje, tüm erkek çocuklarını potansiyel tacizci gören toplumsal algıyı meşrulaştırarak “karma eğitime” karşı çıkan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin döneminde neler mi oldu? Daha 6 ay önce yanı başımızda, Dikmen'de Nevzat Ayaz Kız Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nin alt katında “kız ortaokulu” olarak ilan edilen yeni bir ortaokul açıldı. Toplumsal cinsiyet, sağlıklı cinsellik ve çocuk haklarının müfredatı silindi. Yine Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in şiddetle savunduğu MESEM'ler de bir yılda en az 72 çocuk çalıştığı fabrikada, iş yerinde hayatını kaybetti. Mesemleri protesto eden 16 üniversite öğrencisi ise geçtiğimiz günlerde tutuklandı.

Bunlar gibi daha sayamadığımız çocuk istismarına karşı yapısal bir çözüm sunmadığı gibi çocuk istismarını körükleyen, failleri cezasızlık politikaları ile cesaretlendiren pek çok adım atıldı, pek çok söz kuruldu.

Biz kadınlar bugün TBMM önünden sesleniyoruz: Failleri tanıyoruz. Sorumluları biliyoruz. Çocukları korumayan bu düzeni de, istismarı meşrulaştıran bu zihniyeti de kabul etmiyoruz. Çocuklar için adalet istiyoruz.
Öncelikle ;
-Denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen Meclis yönetimi sorumludur. Bu nedenle Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş görevinden derhal istifa etmelidir.”
- Meclis’te yaşanan istismarın tüm failleri ve sorumluları yargılanmalıdır.
- Üstünü örten, geciktiren, gizleyen herkes hesap vermelidir.

Çocuk istismarcılarını koruma, aklama, yargıla!"

Muhabir: Melisa Sapaz