İş Dünyasında Her Şeyin Ters Düz Oluşu – Böyle Buyurdu Macbeth!
Geçen gün grup şirket CEO’larının yaşadığı olaylara tüm Türkiye şahit oldu. Konu, Sırat Köprüsü kadar ince bir mevzu olduğu için, kurumlar özelinde değil, genel olarak iş dünyası perspektifinden ele almak istiyorum.
Ray Dalio, İlkeler kitabında, bir iş insanının her zaman ekibini iyi tanıması ve öngörülü olması gerektiğini söyler. Evet, hayat bir tiyatro sahnesi ve tıpkı Shakespeare’in Macbeth oyunu gibi trajiktir. Bazen, kişinin yıllarca inşa ettiği öz imajı, tek bir iletişim kazasıyla yerle bir olabilir.
Acı Meyveler ve Yanlış Yatırımlar
Ben bu yıkıcı hissi, bilmediğim bir alana yaptığım yatırımların acı meyvelerini tadarken yaşadım.
Çok değil, daha yeni bir hastane projesinde, işveren tüm ürünleri aynı tedarikçiden almak isteyince, teknik olarak hâkim olmadığımız bir ürünün pakete dahil edilmesine onay verdim.
Bina otomasyon işimizi başarıyla teslim ettik. Ancak iş tesliminde, o ürün nedeniyle bir arıza çıktı ve dünya markası olan ürünün sorumlularından teknik destek alamadık.
Hem müşteriye mahcup olduk hem de bilmediğimiz bir alanda çırak çıktık.
Güven mi? Şapkadan Çıkmaz!
Neyse, sorun her iki tarafın özverisiyle çözüldü, ancak yıllardır tanıdığımız müşterimizle, bir ürün yüzünden kötü olma ihtimali bile yeterince sarsıcıydı.
İş dünyasının kuralları çok basit aslında.
Filozof Desiderius Erasmus, “Bir kişi, olduğu şey olmaya hazır olduğunda mutluluğa ulaşır.” demiş.
Evet, biz de…
Her evresinde şapkadan güven çıkarmaya uğraştığımız iş dünyasında, her şeyin sonucunu önceden kestirerek ilerlemeliyiz.
Bildiğini Unutanlar, Bilmediğiyle Yok Olur
Nice firmalar var ki bir anda tüm bilgi birikimleri ve şirket değerleri, hesaplamadıkları yerden gelen sert bir kroşeyle nakavt oluyor.
Ancak burada, facianın gelişi göstere göstere olmuş. Öncesinde birçok defa aynı yöneticiler birbirileriyle sorun yaşamış, ancak işveren durum analizi yapıp önlem almadığı için, bir marka ülke gündemine düştü.
Son Durak Sendromu ve Önümüzden Engelleri Kaldırmak
Biliyorum… James Wong’un yönettiği Son Durak filmindeki gibi, bazen ne yaparsanız yapın bazı şeyler olmaya mahkûm.
Ancak biz şirket sahiplerinin görevi, “Zaten olacak olan” bahanesinin arkasına saklanmak değil, engelleri herkesin önünden kaldırmak olmalı.
Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Yorumlara bekliyorum!