Osmanlı İmparatorluğunu 600 yıl saraylarda yaşayan 36 padişah yönetti. Bu “padişahlık sisteminin” ötesini hedef alan RTE ve Devlet Bahçeli birlikte yaptıkları bir anayasa değişikliği ile yeryüzünde hiçbir devlet sisteminde bulunmayan uydurma bir sistemi kurdular. Adını da “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” koydular.

RTE; Mustafa Kemal Atatürk’ün halka bağışladığı “Atatürk Orman Çiftliği” arazisi üzerine kaçak saray yaptırdı. RTE ve ekibi 20 yıldır bu sarayda yaşıyorlar.

Milli Görüşü terk eden AKP’yi kuranlar, sermaye sınıfı partisi oldu. Babası Necmettin Erbakan’ın yolunda yürüyen Fatih Erbakan ile kapışan RTE, YRP’si üyelerine “zübük” diyor.

Öte yandan saray seven RTE’nin uyguladığı ekonomide kargaşa, karışıklık, kaos, belirsizlik; 2002 yılından başlayıp bugüne değin kesintisiz sürüyor.

Atatürk İlke ve Devrimleri dışında örgütlenen AKP çapsız, beceriksiz, kibirli, israfçı, kayırmacı, kendi zenginini yaratıp devlet ihaleleri ile besleyen ve halkı aptal yerine koyanların yönetimi oldu.

Böyle bir ekonomideki uzun süreli  kargaşa dövizi, faizi, enflasyonu birlikte uçurdu. Gelir dağılımını iyice bozuldu. Fakiri daha fakir, zengini daha zengin yaptılar.

AKP zengin partisi oldu. 

Türk lirası, patagonya parası dahil dünyanın en değersiz parası oldu. Kentlerde ev kiraları ailelerin huzurunu bozdu. Cinayetler bile işlendi. Gıda fiyatları alev oldu fakir fukaranın elini yakıyor. Buzdolapları boşaldı.

 Emeklilerin çoğu fırın ekmeğini bile alamaz oldu. RTE iktidarında sorunlar o kadar arttı ki bu sorunların hepsi birleşti. Büyük kentlerde ucuz belediye ekmeği, ucuz et, ucuz meyve ve sebze kuyruklarını yarattı. Kentlerde özellikle sabit gelirli insanların yaşadığı ilçelerde AKP iktidarına haddini bildirme öfkesi yoğunlaştı.

  Türkiye’deki ekonomik kargaşayı sarayı ve sarayda yaşayanları 5-6 yerde maaş alanları hiç ilgilendirmiyor. Arjantin halk da aynı Türkiye halkının yaşadığını yaşıyor. Ama  Arjantin halkı, “Peso’yu kaldırıp yerine ABD dolarını koyacağım” diyen muhalefeti iktidara taşıdı. Görünen o ki şimdi sıra Türkiye’de olduğu ufukta görünüyor.

Ekonomideki kargaşayı ve belirsizliği kim yarattı? Saray Yönetimi” yarattı. Halk anlamasın diye 1500 odalı sarayın adını bile değiştirdiler. “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi” diyorlar. 

Külliye, emeklilerin “Geçinemiyoruz...” çığlıklarına kulaklarını tıkadı. “Kaynak yok” savunmasına geçti. Ama biz gazeteciler dahil halk yığınları sarayın 1 dakikada yaklaşık 30-40 bin TL harcadığını biliyoruz. Yani saray ayda 1,5 milyar para harcıyor.

Bu harcama korkunç bir harcamadır. Bir ayda bu miktar para 146.000 emeklinin bir aylık maaşlarının toplamı kadar para ediyor. 

Ama RTE; emekliye “kaynak yok... Enflasyon düştükçe emeklilerimizin refah kaybını fazlasıyla telefi edeceğiz...” masalını anlatıyor. RTE’nin bu masalına inanların büyük bölümü miting alanlarında halen RTE’yi alkışlıyor.

Diğer yandan kadın, erkek, genç, yaşlı demeden geçim sıkıntısına düşmüş insanları telefonlarından arıyorlar. 

Aile Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı var. Bu vakıf Cumhurbaşkanı’nın emri ve şehrimizin AKP Belediye Başkanı adayının isteği üzerine size 2.500 TL nakit para vereceğiz. Banka hesabınıza para yatıracağız” diyorlar.

AKP’nin Aile Bakanlığı’nın yoksullara destek için ödemesi planlanan yardımları sanki iktidar partisinin başkanı ve iktidar partisinin o kentteki belediye başkanı adayı dağıtıyormuş görüntüsü veriyorlar.

Sarayın emri ile 17 bakan önceden İstanbul’a gelip yanlarına valiyi, iktidar partisi belediye başkanı adaylarını da alarak seçim propagandasına giriştiler. 

“Cumhurbaşkanlığı devlet” sistemi denilen saray sisteminde yapılan genel ve yerel seçimlerin hilesiz, hurdasız bir seçim olduğuna inanıyor musunuz?

Sarayda yaşayanlar kokakrasinin adını da demokrasi koymuşlar. Anayasayı yok sayanların kurduğu sistem böyle olur. Önce sarayın kapatılması gerekmiyor mu?