Geçen haftaki yazının devamı 

Şimdi yazdıklarımı eleştiren arkadaşlar, farklı açıdan bakanlar olacaktır. Elbette haklılar. Çünkü her insanda olduğu gibi sanatçı da farklı düşünmese zaten doğru sanat, doğru bakış açısı ortaya çıkmaz.

Ülkemizde hatta dünyada şiiriyle öne çıkmış, toplumun kabul ettiği; Nâzım Hikmet, Ahmed Arif, Enver Gökçe, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Gülten Akın, Ahmet Telli, Şükrü Erbaş ve daha pek çok şairimiz var, ola ki özel yaşamlarında bizim onaylamadığımız davranışlar var diye şiirlerini yok mu sayacağız. Bu roman, öykü, resim, fotoğraf ve daha pek çok sanat dalında üreten sanatçılar için de böyle. Bizim kusur saydığımız şeyler üzerinden sanat adına ürettiklerini görmezden mi geleceğiz.

Bir sanatçıyı yücelteceğiz diye, bir başka sanatçımızı ayaklar altına mı alacağız? Zaten bir avucuz, hayatın her alanında mücadelede bir araya gelerek güçlü olmamız gerekmez mi? Buradaki kastım, ülkede tek dergi, tek dernek, tek oluşum olsun değil. Farklı anlayışlar ve bakış açıları olacak bu doğrultuda da yayın organları olacak bunun doğallığına inanmaktayım ancak gereksiz yere bin parçaya bölünmenin bizlere bir şey kazandırmayacağı düşüncesindeyim.

 Dayanışma duygusunu içselleştirerek yayımlanan dergilere, gazetelere abone olarak, yapılan etkinliklere katılarak hayata geçirilmesi gayet doğal ve olması gereken bir şey. Elbette bunlar hemen karşılık beklemek anlamı taşımamalı ancak bir süre sonra insan davranışlarını gözden geçiriyor ve neden hep ben ya da hep benim dahil olduğum grup noktasına geliyor. Bu çerçevede geri adım atmaya, bazı davranışlarından vazgeçmeye başlıyor. Bu sanat adına olumsuzluk yaratırken bir taraftan da kişinin dayanışma duygusunu köreltiyor.

 Tamamı olumsuzluklardan ibaret mi? elbette değil. Bir tarafta birkaç kitap yayımlandığında “oldum delisi” olanlar tepeden bakanlar, herkese akıl verenler, bırakın destek olmayı sosyal medyada bile kasım, kasım kasılan, paylaşımlarınıza yorumu bırakın iz bile bırakmayanlar, diğer tarafta, mütevazı, bilgisi ve birikimi çoğaldıkça ağırlaşan, her zaman sanatçıların etkinliklerinde ve yanında yer alan insanlar mevcut. Belki de ikinci kategoride yer alan güzel insanların hatırına sanat ve dayanışma devam ediyor.

 Bu yazıyı kaleme alırken iki ayrı mesaj geldi. Bir tanesi, 2 Temmuz Sivas katliamını açık alanda protesto etme mitingi, diğeri ise; 2 Temmuz katliamını kapalı salonda şiir, söyleşi ve müzikle anma etkinliği, üstelik aynı saatte. Birbirinden habersizlikten mi, yoksa az olsun benim olsun anlayışından mı? varın gerisini siz getirin.

Sanatla ve kendinizle barışık, sevgi ve dayanışma dolu günler diliyorum…