İzmir’de yükselen sıcaklıklarla birlikte son bir haftada artış gösteren orman yangınları, doğaya büyük zarar veriyor. EÜ Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Kayıkçıoğlu, yangınların milyonlarca ton sera gazı salarak küresel ısınmayı hızlandırdığına dikkat çekerek, “Yeşil örtünün kaybı, oksijen üretimini ve ekosistem dengesini bozuyor. Duman, partiküller ve habitat kaybı canlı yaşamını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.
Toprağın Sessiz Çığlığı: Erozyon ve Kimyasal Bozulma
Yangınların ardından toprakta hem fiziksel hem kimyasal hem de biyolojik bozulmaların görüldüğünü aktaran Prof. Dr. Kayıkçıoğlu, “Yapısı bozulan toprak suyu tutamaz hale geliyor, eğime bağlı erozyon artıyor. Organik madde yanıyor, azot ve karbon kayboluyor. Ağır metallerin hareketliliği artıyor, bu da çevre sağlığı için ciddi risk” diye konuştu. Ayrıca toprağın sahip olduğu zengin mikroorganizma çeşitliliğinin de yangınla yok olduğunu belirterek, “Ormanın yangına dirençli olmasını sağlayan mantar ve solucan gibi canlılar kaybediliyor” dedi.
Yangın Sonrası Restorasyon Yıllar Alabilir
Toprağın kendini yenileme sürecinin yangının şiddetine ve süresine göre değiştiğini dile getiren Prof. Dr. Kayıkçıoğlu, “Şiddetli yangınlarda toprak yüzeyinde sıcaklık 800 dereceye kadar çıkabilir. Organik madde tamamen yanar, su kapasitesi kaybolur. Toprağın yenilenmesi bazı durumlarda mümkün olmayabilir, müdahale edilmezse canlılığı 10 ila 30 yıl azalabilir” ifadelerini kullandı. Organik gübre, yerli bitki restorasyonu, kompost gibi uygulamalarla bu sürecin hızlandırılabileceğini söyledi.
İzmir’in İklimi Yenilenme İçin Avantaj Sağlıyor
İzmir’in Akdeniz iklimi etkisi altında olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kayıkçıoğlu, “Bölgedeki nem ve sıcaklık, topraktaki biyoçeşitliliğin yeniden oluşması için olumlu bir ortam sağlıyor. İzmir’de uygun restorasyon adımları atılırsa toprak yeniden kazanılabilir” diye konuştu. Yangından sonra erozyonu önlemek için malç, organik atık, hızlı büyüyen yerli bitkiler ve mantar uygulamalarının kritik olduğunu vurgulayan Kayıkçıoğlu, uzun vadeli ve toplumsal katılımla yürütülecek projelere dikkat çekti.