Galatasaray’da açığa çıkan karaborsa bilet skandalı, yalnızca kulüp çevrelerini değil, tüm futbol dünyasını sallayacak boyutta bir sorunla karşılaşmamıza neden oldu. Galatasaray TV’de uzun yıllar yapan, altı ayrı başkan ve sekiz farklı yönetim kuruluyla çalışmış, dolayısıyla da kulübü çok yakından tanıyan Ebru Gürsoy’un açıklamaları, bu meselenin sadece bireysel bir rant çabası olmadığını, kulübün öz değerlerini tehdit eden daha derin bir yapısal sorunun işareti olduğunu gösterdi.

Ebru Gürsoy, biletlerin büyük bir bölümü taraftar yerine spekülatif kâr amacı güderek üçüncü şahıslara ulaştığının altını çizerek, bu sistemin sadece taraftar kitlesini değil, kulübün itibarını da hiçe saydığına dikkat çekti. “Galatasaray’ın değerleri ve duruşu, böylesine karanlık oyunlarla lekelenemez. Ancak ne yazık ki, bizzat kulüp içinden bazı kişiler, özellikle iki yıldır yoğun bir biçimde devam eden bu karaborsacılık sistemine hizmet ediyor.” şeklindeki sözleri, skandalın ne denli büyük olduğunun kanıtı niteliğinde.
Galatasaray gibi köklü bir camiada yaşanan bu olay, kulübün ruhuna, aidiyet duygusuna ve şeffaflık ilkelerine yönelik ciddi bir tehdit değil mi? Böylesine organize bir rant sisteminin oluşması, kulüp yönetiminin ihmaliyle açıklanamaz. Bu, bir ihmal değil, bilinçli bir göz yumma olarak değerlendirilmelidir.

Galatasaray taraftarı, tribünlerde sadece bir yer değil, kimliğinin ve aidiyetinin bir parçasını bulur. Ancak biletlerin fahiş fiyatlarla karaborsada satılması, bu kutsal bağı para uğruna koparma girişiminden başka bir şey değildir. Bir kulübün en büyük değeri hiç tartışmasız taraftarıdır. Onlara sırtını dönen bir yönetim anlayışı, geleceğini kendi elleriyle yok etmektedir.
Doğrusunu söylemek gerekirse, içimden bu duruma taraftarın tepki koyup protesto etmesi gerekir demek geliyor. Ancak, birkaç art düşünceli insanın yarattığı bu skandalın etkisinin markaya ve kulüp değerlerine negatif bir biçimde yansımasına gönlüm razı gelmiyor...

Bu skandalın ardından Galatasaray yönetimi, derhal şeffaf bir soruşturma başlatarak, bu olayın bir şekilde bir yerlerine dokunmuş kim varsa, tespit edilip cezalandırılması konusunda tereddütsüz ve yürekli adımlar atmalıdır. Bununla birlikte, kulüp içinde daha güçlü bir denetim mekanizması oluşturulması, bilet dağıtım sürecinin tamamen dijital ve takip edilebilir bir şekilde yürütülmesi gereklidir. Taraftarların kulübüne olan inancını yeniden kazanması için bu adımların atılması şarttır.
Son olarak, Galatasaray gibi büyük bir kulübün, böylesi skandallara izin vererek değerlerini ayaklar altına alacak bir tavrı sürdüremez. Karaborsayla kirletilen tribünler temizlenmediği takdirde, bu skandal Galatasaray tarihine kara bir leke olarak kazınacaktır.
Kalın sağlıcakla...