Başarılı bir ekonomi yönetimi için en önemli kazanım ekonomik öngörülebilirliği sağlamaktır. Bir ekonomide öngörülebilirlik sadece kamu yönetimi için değil ekonominin tüm aktörleri; kamu ya da özel fark etmeksizin üreticiler, tüketiciler ve yatırımcılar için son derecede önemlidir, olmazsa olmazdır.

Başarılı bir ekonomi yönetimi için en önemli kazanım ekonomik öngörülebilirliği sağlamaktır. Bir ekonomide öngörülebilirlik sadece kamu yönetimi için değil ekonominin tüm aktörleri; kamu ya da özel fark etmeksizin üreticiler, tüketiciler ve yatırımcılar için son derecede önemlidir, olmazsa olmazdır.

Öngörülen olayların yönü kadar, belki de daha çok öngörülerden sapmalar yani oynaklık önemlidir.

Bunu şöyle bir örnekle açayım yola çıkmak istiyorsunuz, yolda nerede benzin istasyonu olduğunu, istasyonda yakıt olup olmadığını öngöremezseniz ne yapacağınızı, yakıtınızın yetip yetmeyeceğini bilemezsiniz ve sonuçta bir sıkıntı yaşamamak için ya o yola çıkmaktan kaçınırsınız, yahut da öngörülebilirliğin olduğu bir alternatif yol varsa, daha uzun olsa dahi o yolu tercih edersiniz. Ayrıca nerede istasyon olduğunu bilmeniz de yetmez arabanızın benzin göstergesi bozuk ise ne zaman, ne kadar yakıt almanız gerektiğini de bilemezsiniz, ya yakıtınız yetmez yolda kalırsınız yahut da yolda kalırım korkusu ile ilk gördüğünüz benzinliğe dalar ucuz pahalı, iyi kötü demeden depoyu doldurursunuz. Bu elbette göstergenin doğru göstermediğini bildiğiniz haller için geçerlidir. Birde bunu bilmiyorsanız ve gösterge size depo dolu diyorsa aldanıp yolda kalmanız, çekiciye muhtaç olmanız, rezillik perişanlık çekmeniz ve belki de çok önemli bir randevuyu kaçırmanız kaçınılmaz olacaktır.

İşte tamda bu misalde olduğu gibi hem göstergelerin doğru çalışması ve hem de durumun öngörülebilir olması son derecede önemlidir.

Hep dediğimi gibi parası olan insanlar yani yatırımcılar son derecede akıllı insanlardır, bu insanların birinci önceliği var olan para ve servetlerini kaybetmemek, ikinci önceliği ise kar elde ederek para ve servetlerini arttırabilmektir. Bu insanlar öngörülemezlikten nefret eder, derinliğini bilmedikleri suya balıklama atlamaz, hava durumunu öğrenmeden yelken açmazlar.

Ne yazık ki Türk ekonomisi epeyce uzun bir zamandır öngörülebilir olma niteliğini tamamen yitirmiştir.

Önümüzdeki bir yıl, üç yıl ve beş yılda enflasyon ne olacak?

Önümüzdeki bir yıl, üç yıl ve beş yılda kur ve faiz seviyeleri nerede olacak?

Önümüzdeki bir yıl, üç yıl ve beş yılda büyüme ne olacak?

Önümüzdeki bir yıl, üç yıl ve beş yılda talep ve arz nasıl şekillenecek?

Önümüzdeki bir yıl, üç yıl ve beş yılda hangi iç ve dış sorunlar yaşanacak, siyasi istikrar nasıl olacak?

Önümüzdeki bir yıl, üç yıl ve beş yılda hukuk sistemi nasıl olacak? Herhangi bir davada yargının vereceği karar öngörülebilir olacak mı?

Bahse konu Türkiye olduğunda yukarıda saydığım bir dizi soru için net ve tatmin edici bir cevabı olan var mı?

Normal şartlar altında Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası gibi kurumların bu sorulara inandırıcı bir cevap verebilmesi lazımdır, fakat bu kurumlar o kadar çok yanlış öngörüde bulundular, o kadar çok yanıldılar ki maalesef artık kimse bu kurumlardan yapılan öngörülere güvenmiyor ve gerçekçi bulmuyor.

Merkez Bankası durmadan enflasyon tahmini yapıyor öyle yüzde 5 -10 falanda değil tahminlerinde nerede ise yüzde elli, yüzde yüz yanılıyor.

Ekonomi yönetimi durmadan “bakın burası şok önemli” diyerek Orta Vadeli Planlar açıklıyor, hedefler koyuyor fakat hedeflerinin hiç birini tutturamıyor, gerçekleşmeler hedeflenenden nerede ise yüzde yüz şaşıyor.

Kendinizi bir yatırımcı yerine koyun; elinizde yatırım yapacak para var, bilgi var önünüzde çok daha öngörülebilir yüzlerce seçenek varken neden gelip Türkiye’ye yatırım yapasınız?

Yatırım derken elbette sıcak paradan bahsetmiyorum, sıcak para genellikle başkasının parasını yöneten ve yüksek risk, yüksek kazanç peşinde koşan spekülatörler tarafından yönlendirir. Tüm derdi hızlı ve yüksek kazanç elde etmek olan bu tip yatırımcılar herhangi bir finansal yatırım aracına hızla girer ve hedefledikleri karı elde edince de hızla çıkarlar. Bu tip sıcak para yatırımları daima bir ülkede öngörülebilirliği azaltıcı etki yapar çünkü ne zaman girip ne zaman çıkacakları, faiz ve kur seviyesini nasıl etkileyecekleri çok tesadüfi değişkenlere bağlıdır.

Oysa doğrudan yatırımlar, yani fabrika, otel, liman vb. fiziki yatırımlar çok daha kalıcıdır, bu tip yatırımlar ancak ve ancak uzun karar alma süreçleri ve fizibilite hesapları sonucunda yapılır; girmeleri de zordur, çıkmaları da doğrudan yatırımlar bu yüzden çok daha istikrarlıdır. Bu yüzden de öngörülebilirlik doğrudan yatırım yapacaklar için olmazsa olmaz koşuldur.

Türkiye’de 16 Nisan referandumu ile tesis edilen tek adam rejimi Türkiye’nin öngörülebilirliğini son derecede olumsuz bir yönde etkilemiştir. Bu rejim denge ve denetleme mekanizmaları kurulmadan, bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemi tesis edilmeden hiçbir şekilde yatırımcıların arzuladığı öngörülebilirliği sağlayamayacaktır.