On yıllık hizmetin ve görev süresinin dört kez uzatılmasının ardından Jens Stoltenberg'in Ekim ayında NATO genel sekreterliği görevinden ayrılması beklenilmekte. Bölgesel savunmaya odaklanan bir örgüt olarak kendisini yeniden keşfeden ve üyeliğini Avrupa ve Kuzey Amerika kıtalarının neredeyse tamamını - İskandinavya dahil - kapsayacak şekilde genişleten bir İttifak'a başkanlık eden Stoltenberg'in halefi, NATO'nun Afganistan, Irak ve Libya'daki savaşlara katılımının travmatik deneyimleri de dahil olmak üzere, dünya çapında yirmi yıldır süren müdahalelerin siyasi sonuçlarıyla uğraşmak zorunda kalacak. 

Bu çatışmalar İttifaktaki tüm seçmenler arasında popüler değildi ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde, özellikle de doğudaki yeni NATO müttefikleri arasında, kendilerine ait olmayan kampanyalar olarak algılandı. Bu müttefiklerin birçoğu artık NATO'nun temel amacı olarak gördükleri Avrupa'da kolektif savunma konusuna yoğunlaşmasını istemekte.

Rusya'nın NATO üyelerine sunduğu tehdit, bu dönüşümlere ihtiyaç duyulmasının en acil nedeni olarak görülmekte. Ukrayna'ya karşı savaşı devam ederken Rusya askeri yeteneklerini artırıyor. Rusya'nın savunma harcamalarının bu yıl GSYİH 6% yükseldiği bildiriliyor ve Rus savunma sanayii önemli ölçüde genişlemekte. Sonuçta Moskova, Pekin'le olan "sınırsız" ilişkisinden kaynaklanan ekonomik ve teknolojik desteğe oldukça güveniyor. Benzer şekilde İran ve Kuzey Kore, Ukrayna'ya karşı kullanılmak üzere Rusya'ya mühimmat ve silah sağladılar ve Rusya-NATO çatışması durumunda da benzer desteği sağlamaları düşünülmekte. Kısacası, NATO müttefiklerinin ortak görüşü büyük olasılıkla Rusya’nın uzun vadede önemli bir askeri rakip olarak güç kullanıma açık olacağıdır.

Caydırıcılık ve savunma duruşunun Avrupa'da yeniden tesis edilmesi, bir sonraki genel sekreterin gündeminin başında yer alacağı muhtemel. Moskova'nın çatışma tehdidi ve Washington'un Avrupalı müttefiklere kendi savunmaları için daha fazlasını yapmaları yönündeki baskısı bu çabayı belirleyecektir. Ama konu bununla sınırlı değil. NATO'nun hâlâ iki temel görevi daha var: kriz yönetimi ve işbirlikçi güvenlik. İttifakın bir sonraki lideri, 32 müttefiki üç temel görevin tamamı etrafında birleştirme mecburiyetinde.

Müttefikler aynı zamanda terörle, siber tehditlerle mücadele ve iklim değişikliğinin güvenlik üzerindeki etkilerinin ele alınmasının da aynı aciliyet duygusuyla ele alınmasını haklı olarak beklemekteler. Dahası NATO, gelişmekte olan Çin'in dikkate değer olduğunu kabul etti. Her ne kadar Çin, İttifak için doğrudan bir askeri tehdit oluşturmasa da, müttefikler en azından açık denizler, deniz dar geçitleri, uzay, siber ve Kuzey Kutbu gibi küresel ortak alanlarda Çin askeri varlığıyla karşılaşacaklarını kabul etmekteler.

Genel Sekreterliğin favorisi olarak görülen Hollanda Başbakanı Mark Rutte Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 31 Mart ’da telefonda görüştüğünde Avrupa Birliği üyesi olmayan müttefiklerin hassasiyetlerinin dikkate alınması mesajını aldı. Hasılı 9 Temmuz’daki Zirve hem yeni Genel Sekreteri hem de NATO’nun yeni yönünü belirleyecek.