“İşte buradasın ve her şeye rağmen yaşıyorsun.”
Rupi Kaur
Deprem!
Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık’ıydı, 7,7 büyüklüğündeydi. Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Hatay ve Elazığ’ı fena vurdu.
Örneğin, bir mahalle veya sitenin çok katlı apartmanlarının yüzde doksanı yerle bir oldu…
Canlar kaybettik. Çok üzüldük.
Günlerce enkazdan sağ kurtulanları bekledik, çıkarılanları gördük, çok sevindik elbet.
Kurtulanlar…
Onların önünde artık yeniden başlayan ve daha zorlu bir yaşam vardı.
Fırça Sanat’ta iki ressam, Ünal Kuş ve Selmani Baki Kocaispir
Ünal Kuş ve Selmani Baki Kocaispir, Hatay’dan.
Depremde yıkılan evlerinden ailece çıkan, mucizevi kurtuluş yaşayanlardan…
İkisi de ressam.
Kocaispir, Kuş’un öğrencisi.
“Çok yakındı evlerimiz” diyor.
Kocaispir, yıkılan evlerinden ailesini ve kendisini çıkardıktan sonra hemen hocasının evine koşmuş.
Yüzde 90’ı yıkılan, aynı oranda can kaybettiğimiz siteden henüz enkazdan çıktıklarını görmüş…
Kuş ve Kocaispir, kurtulmuşlar ama deprem anından itibaren çok şey değişmiş. Ev, atölye yokmuş artık. Düşünsenize yılların birikimi onca şeyle birlikte…
Hoca-öğrenci, çok sergiler açmışlar ama deprem sonrası ilk sergilerinde bir araya gelmişler. Ankara’da, Fırça Sanat’ta. Orada buluştuk…
Ünal Kuş, ‘Nefes alıyorum!’
Depremin ardından hastanede kalmışlar, tedavi süreçleri olmuş. Travmalar…
Sonra hayat normale dönmemiş ki.
Bin bir emek, çaba, kurduğu düzenden eser kalmamış, her şeylerini enkaza gömmüşler. Şimdi bir sergi için gelmişlerdi. Sergiye nasıl hazırlandığını sorum.
“Mersin’de kaldığımız ev 1+1. Resim yapmak falan mümkün değil. Sergideki küçük resimleri evde yaptım. Büyük olanları birlikte çalıştığımız galerilerden topladım. ”
Deprem öncesi günlerini maddi, manevi yakalamak için daha zamana ihtiyacı olduğunu belirtti ve ekledi,
“Bu sergiyi açmak bile çok önemli. Nefes alıyorum!”



Selmani Baki Kocaispir, ‘Biz, depremden sonra yeniden doğduk.’
Daha öğrenciyken atölyesini açmış. Kurslar vermiş. Urfa, Akçakale ardından Kilis’e gitmiş gelmiş. Sonra hocasıyla çalışmalar, sergiler…
O feci gece… Kişisel sergisi için sabahlıyormuş. Sabaha kadar çalışıyor, sonrasında eve gidiyormuş. O gece, eve gitmek için sabahı beklememiş. 2.30 sularında eve gitmiş. Bir saat geçmemişken eşi uyandırmış. 11 katlı evin 3.katındalar. Duvarlar, düşmeye başlamış! Yazarken bile ürpermemek elde değil. Kocaispir, sarsıntının şiddeti, gözünün önünde düşen duvarlar… Gördüklerine inanamamış, rüya gördüğünü düşünmüş. Koşmuş kucaklamış kızını, almış yatağından. Saniyeler sonra, yatağın yanındaki duvarlar da devrilmiş, yatağın üzerine…
“Kızım ne istese alıyorum!” diyor.
Yaşadıklarına inanmakta hala güçlük çekiyor. Nasıl çekmesin ki?
“Resimlerinizde depremi göremedim!” dedim.
“Aslında her resmimde var diye yanıtladı!”
Zeytin ağacı çalışmaya depremden 6-7 ay önce başlamış.
“Zeytin ağacı yeniden doğuştur.” dedi.
Hayatını depremden önce ve sonra diye ikiye ayırıyor.
“Biz, depremden sonra yeniden doğduk.”



Kadınlar ve zeytin ağaçları
Kuş’un hüznü saklayan kadınları var sergide…
Yanlarında bazen bir kuş… Sanırım uçacak.
Kocaispir’in yeniden doğuşu anlatan zeytin ağaçları…
Hepsinde başka renkte bir fon, birinde salıncak.
Sergi, Kuş ve Kocaispir’in hayata tutunuşlarının görsel ve renkli bir şöleni.
19 Nisanda 685. Sokak 7 numaradaki Fırça Sanat’ta başladı, 8 Mayısa dek açık kalacak…

