Sezonunun başlamasıyla birlikte, futbol dünyasında yaşanan heyecan da tavan yapmaya başladı. Kitleleri peşinden sürükleyen bu coşkunun, asılını oluşturan taraftarlık penceresinden bakıldığında ise, ortaya gönül verilen takımların kadrolarını güçlendirmek adına aldığı oyuncuların önemi çıkıyor.
İşte tam da bu noktadan baktığımızda görüyoruz ki, bu yıl Türk futbolunun kilometre taşı olan büyük takımların oluşturdukları kadrolar alabildiğine güçlü.
Özellikle son yıllara güç dengeleri açısından baktığımızda, Anadolu takımlarının büyük takımlarla giderek birbirine yaklaşan potansiyellerini görebiliyorduk.
Ancak, 2022- 2023 ve 2023- 2024 sezonları itibarıyla, Fenerbahçe, Galatasaray ve henüz çok hazır görünmeyen Beşiktaş’ın, dengeleri bozan bir güç üstünlüğü kurduğunu söyleyebiliriz.
Hatta bu düşüncemin daha da ötesinde, üç büyüklerin tarihin hiçbir döneminde, aradaki farkı bu kadar açtıklarını görmediğimi ifade edebilirim. Aynı şeyi, her zaman için bu üç takımın en yakınında, hatta içinde saydığımız Trabzonspor için söyleyebilmem mümkün değil.
Sezonun ilk büyük maçı olan Galatasaray Trabzonspor mücadelesi de, sanırım tezimin doğruluğunu ortaya koyacak en doğru kanıt. Skorundan bağımsız olarak baktığınızda, iki takım arasındaki teknik ve taktik dışındaki en belirgin fark, oyuncu kaliteleri arasındaki uçurum.
Lütfen Trabzonspor’a gönül verenler beni bağışlasın, Bordo Mavili takımın elbette her biri diğerinden değerli futbolcularına baktığımızda, Bakasetas dışında, gerektiğinde, ‘şapkadan tavşan çıkarabilecek’ bir oyuncu göremiyorum. Eminim ki, transfer sezonu kapanana kadar Bordo Mavili yönetim, Bjelica’nın elini güçlendirecek bir iki ismi daha kadrolarına katacaktır. Fakat net olarak görülüyor ki, Trabzonspor’un mevcut şartlarda bu yarışın içinde olması çok zor.
Burada Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın kadrolarında barındırdığı isimleri tek tek saymaya gerek yok. Tablo çok net ve ortada.
Ekonomik anlamda ne kadar zor durumda olurlarsa olsunlar, bu üç kulübün yönetimi bir şekilde taraftarı konsolide edip, popülariteden ödün vermemek adına, öyle ya da böyle kadrolarını güçlü tutma çabası veriyor.
Evet, her yıl açıkladıkları mali bilanço, bir önceki yılı aratır nitelikte eksi ivmeli rakamlardan oluyor…
Evet, yüksek maliyetle alınan, ancak beklenen verimin alınamadığı birçok oyuncuyu, düşük rakamlarla elden çıkarmak ya da çok ucuza kiraya vermek durumunda kalıyorlar…
Evet, kimilerinin ’çilek’ tanımlaması yaptığı, kimilerinin ise, ‘uçakları indiriyoruz’ diyerek, ‘düşman çatlatma’ amaçlı transferlerle yaptığı iş, yerli oyuncu gelişimi dahil, ekonomik erozyon dahil birçok anlamda sıkıntı…
Tüm bunların hepsine evet. Ancak sonuç itibarıyla, büyük olmanın getirdiği bir takım şartların varlığını da kabul etmek gerek diyorum. Ne dersiniz yanılıyor muyum?
Kalın sağlıcakla…