SOBA /KALORİFER
EV TELEFON/ CEP TELEFONU DAKTİLO/ BİLGİSAYAR

SOBA ve KALORİFER

Bu hafta Ankara’nın Ulus semtinde sobacılar çarşısını gezdim.Henüz kara kışın evlerden uzaklarda olduğu sıcak günleri yaşıyoruz. Kasım ayının geçmiş yıllarda nasılda soğuk olduğunu Ankara’lılar çok iyi bilir.Ama hala tüm yurtta yazdan kalma sıcak günleri yaşıyoruz.Bence bir mahsuru yok, yaz devam edebilir.

Uzun yıllar önce, Ekim ayında kış için hazırlıklar yapılır,soba ve boruları boyanır.Kömür odun çoktan alınmış olurdu.Artık bu hazırlıklar büyük şehirlerde mazide kaldı.
Sobacılar çarşısında gezerken eski kullandığımız sobalardan eser kalmamış.Kuzine sobalar,çok lüks çeşitleri sokak boyunca alıcısını bekliyor.Doğalgazın evlerimize girmesi ile, sobalar bazı evlerde tamamen nostalji olarak kullanılıyor.
Şimdilerde ise evlerde kaloriferler ısınma aracı olarak hayatımızın bir parçası oldu.Soba ile ısınırken o sıcaklığı kaloriferlerde hissetmek çok zor.Aşırı doğalgaz faturaları peteklerin vanasını kapattırıp insanları battaniye altında ısınmaya zorluyor. Bu pahalı doğalgaz ,bizleri tekrar soba kullanmaya doğru sanki adım adım sürüklüyor olacak gibi!

EV TELEFON ve CEP TELEFONU

70-80 li yıllarda ev telefonu sahibi olmak çok büyük lükstü.Her evde telefon yoktu,telefon,sadece üst bürokratlar, PTT çalışanlarının ve zenginlerin evinin bir parçasıydı.
İnsanlar nasıl randevulaşır buluşurdu peki?Ya bir pastane,ya bir tren istasyonu,ya bir mağaza yada postane önünde gün ve saat kararlaştırılır, konuşulur sonra bir araya gelinirdi.

Evinde ev telefonu olan kişiler komşuluk ilişikilerinin en güzelini bizlere yaşatırdı.Günün her saatinde başka şehirden arayan kişinin ailesine hiç yorulmadan sıkılmadan haber verilir ve o kişiler telefon ile görüştürülürdü.Artık ev telefonları antikalar arasına girdi.
Teknoloji öyle hızlı ilerliyor ki,bir anda ev telefonları ceplerimize girdi.Daha sonra,telefonlar avucumuzun içinde yerini aldı.Bir telefonla günün her saati her şeye ulaşmak mümkün.
Film mi izlemek istiyorsunuz,müzik mi dinlemek istiyorsunuz, sevdiğinle yüz yüze canlı mı görüşmek istiyorsunuz,artık bir tuşla bu isteğinizi yerine getirebiliyorsunuz.Kocaman hantal fotoğraf makinesini taşımak tarihe karıştı,(profesyonel fotoğrafçıları hariç),elinizdeki telefon ile hayatınızın her anını kayıt edebiliyor ve fotoğraflarla süsleyebiliyorsunuz.
Bu baş döndürücü teknolojik hızla bakalım daha nelere şahit olacağız.

DAKTİLO ve BİLGİSAYAR

Hızla teknoloji değişime uğrayanlar arasına daktilo ve bilgisayarlar da girdi. Bilgisayarlar artık hayatımızın odağına yerleşti.
Öğrencilik yıllarımda on parmak daktilo yazan kişilerden gıpta ile bahsedilirdi.Daktilo kursları vardı.Ticaret liselerinde daktilo öncelikli dersler arasındaydı.

Topladığım harçlıklarımla aldığım daktilomla, günlüklerimi,şiirlerimi ve öykülerimi temize çekmiştim.Tabi ben iki parmakla yazarak daktilo ile işe başlamıştım.Ticaret lisesinde okuyan ve daktilo dersi gören Kemal arkadaşımın bana yardımlarını hiç unutmam.

Bilgisayarlarda hayatımıza okadar hızlı girdiki,daktilolar evlerin bir köşesinde vazo ve süs eşyası olarak yerini aldı.
Bilgisayarların kolaylığı ise hiç tartışmasız yazdığınız her metni çabucak silip yenisini yazma olanağı size vermesi.Araştırma için yazınıza görselleri bulup anında eklemenizi sağlaması büyük kolaylık artık.

Cep telefonlarında ki mesajlaşma özelliğinin olmasından dolayı bilgisayarda yazmakta işinizi de kolaylaşıyor. Bu yazımda nostaljilerimiz arasına giren ikililerden yola çıktım.Zaman nasıl hızlı akıyor.Bizlerde A,B,C kuşağı olarak!!, Z kuşağıyla bir arada olup ,çağı yakalamaya zorda olsa sağından, solundan tutmaya çalışıyoruz. Çocuklarımız en büyük kurtarıcılarımız, en basit elektronik ve dijital dünyanın yeniliklerini biraz kendimiz, çoğunu ise onların sayesinde öğreniyoruz. Öğrenmeni yaşı yokmuş, bizde bu yaşam tarzına zorda olsa alışıyoruz.

CUMHURİYETİMİZİN 100.YILI KUTLU OLSUN.