GEZİ sonrası Atatürk Kültür Merkezi cezalandırılarak yıkıldı. Hırsla alınan yerine yapım ortaya çıktıkça atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmediği anlaşılıyor. Önce tekerlek kırılmadan yol göstermek amaçlı karar aşamasında yazdıklarımı okuyalım sonra AKM’nin gün itibariyle halini anlatayım;

Mimar arkadaşım Oktay Akdeniz yandaki Frank Gehry’nin Walt Disney Concert Hall/LA, resmini paylaşınca bu konuda ki İstanbul AKM’ye ait müzmin derdim depreşti. Malum Suna ve İnan Kıraç Vakfı Tepebaşı’ndaki eski TRT binasının yerine İstanbul’a gerçekten yakışacak bir kültür kompleksini Vakfa 200 milyon dolara mal olacak projeyi ünlü Amerikalı mimar Frank Gehry çizdirmiş ve projeyi yapıma hazırlamıştı.

Mimarın seçimi noktasında Zaha Hadid, Jean Nouvel, Herzog-De Meuron ikilisi gibi dünyanın en ünlü mimarlarını düşündüler ve neticede işi Gugenheim Bilboa binasıyla bir şehrin kaderini değiştirmiş Frank Gehry’e projeyi kabul ettirdiler. Bilbao’daki Guggenheim Müzesi’nden sonra, kimsenin bilmediği İspanya’nın bu küçücük sanayi şehri dünyaya açılıp cazibe merkezi olmuştu.

Haddini bilmek erdemdir

Geçtiğimiz günlerde tarihin gri sayfalarına gömülen sözümona mimar Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve TRT’nin üstün gayretleriyle bu 21. yüzyıl İstanbul’unun projesi kadük edildi ve uygulanmadı. Gehry’de mesleği bıraktı. Kazulet TRT Binası ve altı otopark çürük diş gibi hala yerinde duruyor. Topbaş sonrası belki de proje reincarne edilir bilinmez ama esas dert başka. Benzeri bir kent ikonu projeye dehşetle gereksinim varken Atatürk Kültür Merkezi yıkıldı.

Arsa genişletilerek sıfırdan yeni bina AKM’nin müellifi olduğu dahi su götüren dönemin Bayındırlık Bakanlığı ser-mimarı Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu Murat Tabanlıoğlu’na reisen(sözcük yanlış değil ne demek istediğimi anlıyorsunuz) veriliyor. Madem güzel binaydı neden yıkıyorsunuz? Yıkılan binanın yenisinin mimari projesini oğlu yapar uygulaması nerde görülmüştür? Bu garip eşi benzeri olmayan mimar seçimi bana başımdan geçen başka bir ilginçliği anımsattı. Rahmetli Behruz (Çinici) ağabeyin Ankara Cinnah’da ki ofisinde şef mimar iken Behruz ağabey Meclis Binasının ek yapıları projesinin alımını kovalıyordu. Orijinal TBMM binasının müellif mimarı Avusturyalı Mimar Clemens Holzmeister İTÜ’de hocalık yaparken genç Çinici’de yüzlerce öğrencisinden birisiymiş. Biz alzeimer hastası Holzmeister’ı karga tulumba Ankara’ya Meclis Başkanlığına getirdik ve efsane hoca baş sallayarak ek bina tasarımının talebesi Çinici Mimarlık tarafından yapılmasını tasdik etti(!). 15 Temmuz bahanesiyle ek binada ortadan kaldırılıyor.. Anlattığım ekstra bir cinlikle iş kapmaydı ama Tabanlıoğlu’nun ki resmen hak gasbı. Ayrıca kişinin haddini bilmesi diye de bir şey vardır hayatta.. İstanbul’un ikon yapısı biriki autucad çizimi ve 3D canlandırmayla oldu bittiye getirilemez. Oğul bir iki loft öykünmesi bina yapmış olabilir. Her şeyinde araklaması olmaz.. İstanbul hepimizin…Devran değişir namı kalır geriye insanın. Muhterem babanızın fi tarihinde Yeşilköy Havaalanı Projesi yaparken asetatlar üzerinde ki Almanca notları silmeyi unuttuğu menkıbeler halinde anlatılır.. Mimarın mirası eseridir.. Hakkında kötü konuşturmamalı insan değil mi şeker kardeşim.””” Diye uzun uzun yazmış yapmayın etmeyin diye adeta yalvarmıştım…Fakat heyhat! Geçen hafta inşaatın tahta perdeleri kaldırıldığında bir de ne göreyim; Dış cephe ve eski kitla aynen duruyor.. Peki değişen ne var; mimar…Sanki Patagonya’dayız… Miras baba Hayati Tabanlıoğlu’ndan oğul Murat Tabanlioğlu’na geçti.. Ha bir de içine ‘kubbe’ ettiler.. Yarısından fazlası boş kalacak haddinden fazla büyük 2300 kişilik salon.. form follows function / ihtiyaç şekli belirler ilkesi hiçe sayılarak kubbe için kocaman salon yapılmış atılan taş ürkütülen kurbağaya değmemiş sizin anlayacağınız..