KKTC’de asgari ücretin 61 bin TL, en düşük memur maaşının ise 68 bin 500 TL olarak açıklanmasına karşın, Türkiye’de asgari ücret 28 bin 75 TL, en düşük memur maaşı ise yaklaşık 47 bin TL seviyesinde kaldı. Buna karşılık Türkiye’de ortalama ev kirası 25 bin TL, aylık gıda harcaması 35 bin TL, temel faturalar 10 bin TL, üç çocuk için asgari eğitim gideri 9 bin TL olurken; üniversitede okuyan bir gencin konaklama hariç aylık yaşam maliyeti 15 bin TL’yi buluyor.
Devlet Memurları Konfederasyonu’na bağlı TEÇ-SEN Genel Başkanı Ümit Demirel, mevcut tabloya ilişkin yaptığı değerlendirmede, açıklanan rakamların çalışanların insanca yaşamaktan uzaklaştırıldığını açıkça gösterdiğini belirtti.
Demirel, “Bugün Türkiye’de asgari ücret, bırakın insanca yaşamayı, ev kirası ve temel gıda harcamasını dahi karşılamıyor. Memur maaşları ise eğitim, sağlık ve barınma giderleri karşısında hızla eriyor. Üç çocuklu bir aile, yalnızca eğitim masrafları için maaşının dörtte birini ayırmak zorunda kalıyor” dedi.
Açlık ve yoksulluk sınırlarına da dikkat çeken Demirel, “Yoksulluk sınırı 30 bin TL’yi, açlık sınırı ise 97 bin TL’yi aşmış durumda. Vatandaş nefes alıyor ama yaşamıyor; çalışıyor ama karşılığını alamıyor. Hayatta kalmak, artık bir başarı gibi sunuluyor” ifadelerini kullandı.
KKTC’deki ücret seviyeleriyle yapılan karşılaştırmanın, Türkiye’deki çalışanların ekonomik olarak cezalandırıldığını gözler önüne serdiğini vurgulayan Demirel, “Fatura ödemek için borçlanan, kirada kalabilmek için kredi çeken, gıda alışverişini taksitle yapan bir toplum haline geldik. ‘Vatandaşı enflasyona ezdirmedik’ söylemi, markette, pazarda, eczanede yaşanan gerçeklerle örtüşmüyor” şeklinde konuştu.
Devlet Memurları Konfederasyonu, iktidara açık çağrıda bulunarak, çalışanların emeğinin karşılığını alacağı, sosyal adaletin tesis edildiği ve refahın tabana yayıldığı bir ekonomik düzenin acilen hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Ümit Demirel açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Türkiye’de çalışanların hak ettiği insanca yaşam sağlanmadan ülkenin itibarı da geleceği de olmaz. Hayatta kalmak değil, insanca yaşamak herkesin hakkıdır.”



