Bugün yeryüzünde irili ufaklı toplam 197 devlet bulunuyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün ve arkadaşlarının Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurmuş olduğu Cumhuriyete kin güden AKP’nin Genel Başkanı RTE ile MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli Cumhuriyetin adını değiştirdi. Cumhuriyetimizin adı ne oldu? “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” oldu.
Bu iktidarın adı “kin davası” iktidarıdır. Yeryüzünde böyle bir iktidar var mı? Yok… Şimdi yaklaşık 30 yıl geriye gidelim. Yaptığım bir araştırmayı yazmak istiyorum. Yıl 1975… Necip Fazıl Kısakürek, 1975’te Milli Türk Talebe Birliği’nin düzenlediği “Milli Gençlik Gecesi”nde “Gençliğe Hitabe” adı altında bir metin okur. Metnin, Atatürk’ün“Gençliğe Hitabesi”ne karşılık yazıldığı çok bellidir.
Cumhuriyet dönemini “İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedî helâke (ölüme, yok edilmeye) mahkûmiyet” diye tanımlayan Kısakürek, nasıl bir gençlik istendiğini de şöyle dile getirmişti:
“Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik...
Halka değil, Hakk’a inanan; meclisinin duvarında ‘Hâkimiyet Hakk’ındır’ düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakk’a kölelikte bilen bir gençlik...” “Kininin davacısı” olarak yetişen Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) gençliği bugün Türkiye’yi yönetmektedir. Geçmişte MTTB’nin üyesi olan Ahmet Davutoğlu Başbakan oldu. MTTB Tesisler Müdür Yardımcılığı ve Kültür Müdürlüğü yapmış olan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu. Erdoğan’ın “ağabey” diye hitap ettiği, 1967-69 arasında MTTB Başkanı olan İsmail Kahraman da TBMM’nde başkanlık yaptı.
Bu Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı İsmail Kahraman’ın başkanı olduğu dönemde MTTB’nin en önemli iki eylemi olmuştur.
Birincisi, 27 Temmuz 1967’de Ayasofya’da topluca namaz kılınmasıdır. O tarihlerde Ayasofya bir cami değil, bir müze olarak kullanılıyordu. Yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açıktı. Bugünkü iktidarın yani Cumhuriyete “kin davası güden” AKP iktidarı, seçilmiş Hatay Milletvekili Can Atalay’ın Milletvekilliğini, AKP’nin imam Meclisvekili Bekir Bozdağ başkanlığında oylayarak düşürdü.
Anayasa Mahkemesi’nin kararını bile yok sayan bir meclis, Türkiye’yi dünyaya rezil ve kepaze yaptı.
Tekrar gerilere dönersek, o zamanki Yargıtay Başkanın Atatürk İlke ve Devrimlerine ne kadar bağlı olduğun görürüz.
O dönemin Yargıtay Başkanı İmran Öktem, Cumhuriyete kin güdenlere karşı sert bir konuşma yapıyor. 1967’de adli yılın açılış konuşmasında, Öktem; “Türkiye’de bir İslâm Devleti ve hilâfet rejimi kurmak, Türk milletini dini esaslara dayanan bir hukuk düzenine sokmak isteyenlerin, birtakım hurafeleri dini esaslar gibi göstermeye kalkan ve bu suretle halkı uyuşturan kökü dışarıdaki yurt düşmanlarının daima hüsrana uğrayacaklarını” belirtiyor.
Bugünkü iktidarın o zamanki kindarları, Yargıtay Başkanı İmran Öktem’e yayımladıkları bildiri ile şiddetle karşı çıkarlar.
O zaman ki Yargıtay Başkanı İmran Öktem 1969 yılında yaşamını yitirir. Öktem’in gerici ve yobazlara karşı yaptığı o güzel konuşması nedeniyle 1969’da cenaze namazının kılınması önlenmeye çalışılır. Kin davası güdenlerin ikinci eylemi; Kanlı Pazar ile sonuçlanmıştır. ABD 6. filosunun İstanbul limanına gelmesine karşı çıkan bağımsızlıkçı gençlerin 16 Şubat 1969’da gerçekleştirdikleri miting, Komünizmle Mücadele Derneği ve MTTB yandaşlarınca basılır. İki genç ölür. Yüzlerce kişi yaralanır.
AKP iktidarında “dün kinlerinin davası ile yetiştirdikleri” bugün hilafete doğru emin adımlarla yürüyorlar. Cumartesi Annelerini yürütmeyenler, AKP iktidarının polise verdikleri talimatla rahatça yürüdüklerini görüyoruz. Başaramayacaklar. Gerçek budur.