Tanıdığım en güzel insanlardan, Ankara’da, Rüzgarlı Sokak’ın yetiştirdiği basın kahramanlarından birisi Abdi Pehlivan’dır. Yaşantıma dokunan kahramanları, “Sporda Demokrasi 1” ve “Sporda Demokrasi 2”, “Sporda Demokrasi Kahramanları”,
“HER YAŞTAKİ GENÇLERLE Çok Zamanda Az Büyük İşler” ve son olarak yayınladığım “Anneler ve Gözyaşları” isimli kitaplarımda ölümsüzleştirmeye veya kişiliklerini kitaplarımla birlikte çok daha uzun yaşatmaya çalıştım.


Abdi Pehlivan’ın ve arkadaşlarının tertemiz yüreklerinde yaşatılan Sonsöz Gazetesi’nde ve İnternet Haber Sitesi’ndeki yazılarımda, söylemlerimde Türkiye’nin sorunlarını veya hepimizi etkileyen alanlarını şu üst başlıklarda toplamaya çalıştım.
“Yaşam boyu; iletişim, eğitim, örgütlenme, demokrasi, adalet, sosyal güvenlik veya ekonomik özgürlük, can güvenliği”.
Bu üst başlıkların tümü, açık ve kapalı toplumsal alanlarda, ailelerde, evlerde, öğrenci yurtlarında, yetiştirme yurtlarında, huzur evlerinde, okullarda, kamu kurum ve kuruluşlarında, üniversitelerde, inançlarla ilgili kuruluşlarda, özel iş yerlerinde, birlik,
oda, baro, sendika gibi meslek ve demokratik kitle örgütlerinde (STK) aynı anlamda, aynı önemde ve çok önceliklidir.


Bu üst başlıklardan birisini çıkarırsanız diğerlerinin anlamı zayıflar. Özellikle, olumlu ön yargılı olarak yüz yüze, göz göze iletişim ve demokrasi, sanki yaşantımızın ana anahtarı gibi. Bu anahtarı, kapatmak için kullanırsanız, dünyayı, evreni karanlıkta
bırakır, buzul dönemini başlatırsınız. Bu ana anahtarı, açmak için kullanırsanız, Dünya ve evren, yaşarken gördüğümüz cennet olur. İnsan, hayvan, doğa, tüm canlılar korkusuz, şiddetsiz, sevgi, şefkat, saygı, hoşgörü ve barış içinde, komşu yaklaşımı ile
yaşar, kıyamet veya sonsuz diye bir kavram olamaz. Çünkü, Tanrı bile, dünyayı ve evreni cennete çeviren canlıların yaşadığı yerler için “kıyamet” programlamaz.


İnancıma ve görüşüme hoşgörü dilerim. 9 ve 10 Ekim 2023 günleri, Ankara’da, Mevlana Bulvarı üzerindeki “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı” binasına gittim. İlk gün, üstümde sporcu giysilerim vardı, ikincisinde ise kravatlı idim. Bahçeye girdim, hava açık, burada farklı bir güneş daha var gibi geldi. Güvenlik görevlileri, İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’u kıskandıracak,
bağışlayınız gururlandıracak şekilde karşıladılar. Güzelliğe bakar mısınız. Küçük bir olumlu şok. Danışmaya gittim. Gözler ışıl ışıl. Sanki kucaklıyorlar. İki kadın arkadaşımız başka ziyaretçilerin işlemlerini yapıyor. Oturan bir kadın polisimiz, birkaç saniyelik beklememi bile istememiş olacak ki, aydınlık yüzü ile kimliğimi almak için yumuşak bir hamle yaptı. İkinci bir güzellik ve olumlu şok.
Basın kartları bölümüne geçtim.

Erkek, kadın görevliler, aman Tanrım, burada da herkes ay yüzlü, ışıl ışıl. Bu yaşta, yaşamıma dokundular birkaç dakika için.
Yaşamak ve var olmak sevincimi çoğalttılar. Bir eksiğim vardı evraklarımda. E-posta ile gönderebileceğim söylendi. Hayır, ertesi günü yine giderek eksik olan belgemi sundum. Yazımı okuyanlar veya inceleyenler arasında, Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığında yaşadıklarımı bu şekilde paylaşmamı abartılı bulanlar olabilir mi acaba? Yüz yüze ve göz göze iletişim, insan soyunun en önemli konusu ve sorunudur .İnsanları bu şekilde etkileyenlerin bulunduğu bir ülke, tüm sorunlarına ve zorluklarına