Adım Adım Ankara!
İki anıt arasında, Zafer Anıtı’ndan ve Ankara Anıtı’na.
En bilinenden, hiç bilinmeyene!
Bir-iki saat kadar sürebilir. Mekanlara ve duraklara harcayacağınız zamana göre kısaltmak veya
uzatmak elbette elinizde.
Zafer Anıtı… Önceki yerinde. İki yanından yol geçiyorken…
Zafer Anıtı
Ulus durağına gelince,
“Heykel’de inecek var!” dedirtecek kadar bulunduğu yere, damga vuran anıt.
Krippel imzalı. Dikkatli gözler kaidenin güney cephesindeki rölyefin sol altında imzayı görebilirler.
Atatürk… Mareşal üniformasıyla dört ayağı yere basan at üzerinde.
‘Atı’ diye yazmadım, örneğin çok sevdiği Sakarya isimli atının alnında ve ayaklarının alt kısmında akıtma (beyazlık) vardır ve kısraktır. Buradaki at aygır.
‘Dört ayağı basan’ diye yazdım, yine aynı heykeltraş, Samsun’daki İlk Adım Anıtı’nda atı şaha kalkmış olarak yapmıştır.
Buradaki anıt yıllarca bakım görmemişti. Ankaralılar bir sabah uyandıklarında anıtı parlıyor buldular! Yaldız boyayla boyanmıştı! Büyükşehir boyamıştı, tepkiler üzerine yaldızlı boyayı kısa sürede sildi.
Önce ‘yaldızlı boyama’ sonra ‘silme’ işlemini uzmanına sordum. Bugünlerde ömrü yüzyıla yaklaşan (1927) anıtın, o yıllarda bu işlemlerle bir kez daha yıprandığını üzülerek öğrendim.
Büyükşehir’de başkan (Melih Gökçek) değişti. Yeni Başkan ( Mansur Yavaş), Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanlığı (Başkanı Bekir Ödemiş) duruma el attılar ve anıt, o güne dek görmediği bir yenilenmeye girdi, onarım gördü.
Yenileme sırasında, kurulan iskeleye çıkmıştım. Çalışmanın ne kadar acil hale geldiğini yukarıda, yerinde gördüm. Atın sol bacağındaki çürüme, bakımı yapılmasaydı belki de anıtın çökmesine neden olacak haldeydi…
Anıtın önünde iki Mehmetçik, arkada vefakâr Türk kadını.
Askerler İnönü muharebelerinde giyilen Alman yardımı kıyafetlerle ve teçhizatlı…
Kadın, sırtında top (obüs) mermisi, göynek, şalvar ve çarıklı, geleneksel kıyafetler içinde.
Sümerbank
Sümerbank’ın adı kaldı asılda, o da aklımızda…
Yerindeki Taşhan, bugün yanında olan bankaya borcunu ödeyemeyince satıldı. Yerine Martin Elsaesser’in, meydanı kucaklayacak şekilde kavisli yaptığı Sümerbank binası geldi.
Yerli Malı Haftası’nın simgesiydi. Hafta gibi kayboldu. Önce hamburgerci oldu, sonra üniversite binası.
İçinde bir başka Krippel imzalı heykel var. Taştan. Oturan Atatürk Heykeli. Müthiştir. Görülmeli, bilinmeli.
Taşhan
Taşhan’a değinmeden geçmek olmaz!
Zamanın nerdeyse tek oteli. İstasyona yakınlığıyla önemli bir konaklama mekanıyken Meclis’in açılmasıyla tüm odalarının kapasitesi yerlere serilen döşeklerle tıka basa duruma gelen han. O zamanın en önemli taşıtı olarak at, eşek ve öküzlerin alt katına bağlandığı, üst katında kokudan yatılmadığını anılardan öğreniyoruz.
At, eşek gider, otomobiller gelir. Otel de yenilenir. Ankara’nın ilk kaloriferli ve telefonlu oteline dönüşüm sürecine girer.
Girer ama borçlarını bitiremez.
Satıldı. Yıkıldı…
İş Bankası Müzesi Bilgi Kartı… Sınav Okulları için hazırlamıştım. Tamamlamak için dikkatli bir gezi istiyor. Kendinizi test etmek ister misiniz?
İş Bankası
Bulvarın ilk Mongeri imzalı binası. İlerideki Ziraat, Tekel ve Garanti binaları gibi…
Atatürk’ün kurduğu bankanın genel müdürlük binasıydı. Genel müdürlük önce bulvarın üst bölümünde yapılan Ankara’nın en yüksek binasına taşındı. Sonra İstanbul’a.
Yokluk zamanını Ankara’daydı, teknolojinin her türlü nimetlerinden yararlanırken taşındı. Bence Atatürk’ün kurduğu yerde, Başkent Ankara’da kalmalıydı.
Bir haber okusak, ‘İş Bankası genel müdürlüğünü Ankara’ya taşıdı!’ diye…
Bugün yapı müze.
Cardo maksimus… Büyükşehir Belediyesi son yıllarda yaptığı kurtarma çalışmasıyla yolu kurtardı. Canlandırması da benden!
Cardo Maksimus
Romalılardan…
Romalılar kentler için kuzey-güney ve doğu-batı çizgisinde yollar yapmışlar. İşte bu yol kuzeyden güneye olan. Adı cardo (kalp) maksimus. 216 m uzunluk ve 6.7 m genişliğindeki yol, her geçen gün yok olmaya doğru gidiyordu. Gidiş ciddiydi çünkü çevre Roma eserleriyle doluyken, temellerden kazdıkça eser çıkıyorken, şimdilerde neredeler bilmem! Büyükşehir Belediyesi geçen yıl ( 2024) yaptığı kurtarma çalışmasıyla emanete sahip çıktı.
Unutmadan! Diğer yolun adı da decumanus maximus. Her türlü hoyrat yaklaşıma rağmen o yol da Ankara’da o da bugün görülebilir. Roma Hamamı Müzesi sınırları içinde. Birkaç sütunuyla, kısacık kalmış olsa da …
Zincirli Cami hakkında bilgiler içeren görsel…
Zincirli Cami
Yaklaşık 500 yıllık cami, gördüğü onarımlarla yepyeni haliyle ve göz alıcı kalem işleriyle çok güzel bir eser.
Ankaralı Mehmet Emin Efendi, şeyhülislam olunca memleketini unutmaz ve bu camiyi yaptırır. Hizmetleri arasında Sulu Han’ın onarılması da var.
Atatürk’ün Ankara’daki ilk fotoğrafı, Hükümet Meydanı’na adını veren Valilik Binası önündedir. Fotoğrafta görülen Alfred Rüstem ile kongre günlerinden birkaç fotoğraf...
Hükümet Meydanı
Abidin Paşa… Ankara’nın Osmanlı Dönemindeki efsane valisi. Meydanda, geçtiğimiz yıllara dek Vilayet Konağı olarak kullanılan binayı yapmış. Osmanlı’da ve Cumhuriyet yıllarında valilik binasıydı. Birkaç yıl önce, tarihi Sümerbank binası gibi üniversiteye devredildi.
Bina, bulunduğu meydanın adını da Hükümet Meydanı yapmış. Valilik taşındı ama meydanın adı ve anılar duruyor…
Atatürk’ün Ankara’daki ilk fotoğrafı bu binanın önünde.
Fotoğraf, 27 Aralık 1919’un tarihe Kızılca Gün olarak yazıldığı gün çekilmiş.
Çok sevdiği üniformasını 5 ay kadar önce çıkarmış, Temsil Heyeti Başkanı Mustafa Kemal olarak geldiğinde. Ama Ankaralılar onu Kongre Paşası olarak bağrına basmış...
Heyetteki değerli isimlerden biri Alfred Rüstem. Osmanlı’nın son ABD Büyükelçisi. Adındaki farklılık Polonya asıllı olmasından kaynaklanıyor.
Büyükelçi Rüstem, Ermeni Soykırımı iddiaları gündeme gelince direnir, kızar ve Amerika’yı terk eder. Önce İstanbul’a gelir, padişahın huzuruna çıkar. Bakar padişah da kendisini anlamıyor, Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa’nın yanına gelir…
Nazım Hikmet’in şiirinde Kuyulu Kahve’nin geçtiği bölüm…
Kuyulu Kahve
Kahve öylesine ünlüdür ki yanındaki caminin adını bile Kuyulu Cami yapar!
Ne yazık ki bu ünü, yol açılırken adını verdiği camiyle birlikte yıkılması engelleyemez!
Hükümet Konağı’na giden yol açılır. Cami, kahvehane yıkılır. Gün gelecek Hükümet Konağı taşınacaktır. Olan tarihi camiye ve anılarla dolu Kuyulu Kahve’ye olmuştur…
Büyük Ozan Nazım Hikmet, Kuvayi Milliye’nin dördüncü babında, oradan yazdığını yazar…
Ulus Faciası
1 Şubat 1963…
Olması zor bir durum gerçekleşir, iki uçak havada çarpışır.
Uçaktakilerden, 87 kişiden kurtulan olmaz. Parçalanan uçak parçaları Ulus’ta işyerleri üzerine, Samanpazarı ve Yenihayat gecekondu bölgelerine düşer.
Yerdeki kayıplarla birlikte yüzün üzerinde kişi hayatı kaybeder.
Yeniden yapılacak Ticaret Han, en büyük kaybın ve hasarın yaşandığı yer olacaktır.
Melih Cevdet Anday’ın Fotoğraf isimli şiiri. Üç Nal Lokantası sahibi Şinasi Baray’ın adı, ‘bir de Şinasi’ diye geçiyor…
Üç Nal Lokantası
Yol genişletme, daha büyük apartman dikme gibi nedenlerle yıkılanlar arasında değerli anılar saklı Üç Nal Lokantası da vardır.
Melih Cevdet Anday’ın Fotoğraf şiirinde ‘bir de Şinasi’ dediği liseden arkadaşı Şinasi Baran’ın dedesine ait ahırı lokantaya dönüştürdüğü mekandır burası.
Kapısı kovboy barları kapıları gibi iki kanatlı, duvarları şiirlerle, yazılarla dolan ünlü mekân.
Baran’ın her yere yazılar yazılmasından bıkmasıyla anı defteri açılmasına kadar anılarla dolup taşmış.
Anı defteri de lokanta da artık yok…
Tarihi gravürde ve Şevket Dağ’ın tablosunda Cami’nin eski hali…
Hacı Bayram Veli Camisi
Bilge İnsan Hacı Bayram’ın yaptırdığı cami.
Taş kaideli, tuğla duvarlı ve kiremit çatılı.
600 yıllık.
Aslında 600 yıl öncesinin hoşgörüsünü yansıtan bir Hoşgörü Abidesi.
Cami, Friglerden beri kutsal sayılan tepede yapılmış.
Önce Frigler, Men tanrısı için bir tapınak yapmışlar.
Galatlar onun üstüne, Roma’nın ilk imparatoru Augustus adına yeni bir pagan tapınağı inşa etmiş.
Romalılar Hristiyanlığa geçmiş, tapınağın güney yüzüne 3 pencere açılmış, batı tarafına eklemeler derken, yapı kiliseye dönüştürülmüş.
Toprakların bugünkü sahipleri, biz gelmişiz, yapı Akmedrese olarak hizmet vermiş.
Zaman yapıyı yıpratmış ama Bilge İnsan Hacı Bayram Veli, camisi yapılırken tarihi tapınağın tek taşının yıkılmasını istememiş. Camisini yapının duvarına bitişik yapmış…
Hayata gözlerini yumduktan sonra yapılan türbesi de camisine bitişiktir…
Ankara Anıtı bilinsin temennisiyle hazırlanmış açıklamalı görsel…
Ankara Anıtı
Ağustos ayına da adını veren Roma’nın ilk imparatoru Augustus, ölmeden önce yaptıklarını yazar.
1883… 10 yıla kalmaz Nobel Edebiyat Ödülü alacak Alman Tarihçi Theodor Mommsen yazıtlar üzerine bir kitap yazar. Yazıta ‘Yazıtlar Kraliçesi’ denmesini yeterli bulmaz, Ankara’yı öne çıkarmak ister ve Latince Monumentum Ancyranum (Türkçe Ankara Anıtı) der.
Çünkü yazıt sadece Ankara’da ayakta kalabilmiştir.
En büyük Latince anıttır.
Üstelik iki dillidir, bu anlamda da eşsizdir.
Bu yünleriyle tam bir dünya mirası, pardon, emanetidir.
Müthiş! Marka mı arıyorsunuz? İşte size sunulan bir dünya markası!
1949… Prof. Hamit Dereli, Mommsen'in çalışmasını Türkçeye çevirir ve Ankara Anıtı adıyla yayımlar. Bir anlamda, bilim dünyası Ankara Anıtı ismine 66 yıl sonra sahip çıkmıştır.
2025… Bilim dünyasının kabulünün üzerinden de 76 yıl geçer. Biz Ankaralılar Ankara Anıtı ismine, hâlâ, sahip çıkmamaya devam ediyoruz!
Belki bu yürüyüş yazısı ses çıkarır, yazılar hâlâ yok olmamış, okunabiliyorken, tapınağın önüne bir yere ‘Ankara Anıtı’ yazılır.