Elimde okuduğum kitap “HADSİZ ŞİİRLER”. Yazarı, şair yazar, Alp Arslan. Bir etkinlikte imzalayarak vermişti. Kitabı elime ilk aldığımda kitabın ismini garipsemiştim. Sonra kendimi garipsedim, öyle ya şiirler haddini (sınırını) bilirse kendine sınır çizerse şiir mi olurdu! Sayfalarını çevirip şiirleri zevkle okudukça, ne kadar hadsiz/sınırsız şiirler olduğunu anladım iyi ki imzalayıp karşılıklı kitaplarımızı alıp vermişiz, iyi ki hadsiz! şiirler yazmış Arslan üstat dedim. Kitapta, şiirin ve verilen mesajların dışında farklı bir emekte var, onu da söylemeden geçmeyeyim. Bestelenen şiirlerinin olduğu sayfalarda karekodu var karekod sizi besteye götürüyor.
Geçenlerde bir paylaşım okumuştum sosyal medyada; “İnsanlar kitap gibidir, gerçek karakterini kapağına bakınca değil, zamanla sayfalarını okudukça anlarsınız” diye. Hem insanlar için hem de kitap için ne kadar da doğru söylenmiş bir söz. Ne kadar olmasının gerekliliği tartışılabilir. Romanlar, öyküler ve diğer düz yazı türleri için sınır/çerçeve çizilebilir ama şiir için sınır çizmek, had/hat oluşturmak asla mümkün de değil doğru da değil. Asıl, şiir hadsizlere had/hat çizmeli haddini bildirmeli. Şiir; imgelerle, betimlemelerle ve metaforlarla düşünce sınırlarını zorlamalı ki yazılan şiir olsun. Şiir; yaşamın her alanında, aşkta buna dahil başkaldırandır, itiraz edendir, bilindik kalıpları kırandır, yeni çığır açandır, umuttur, gecenin karanlığını yırtarak günü doğurandır, gün doğumudur.
Yazar, şair, Alp Arslan: 13 Mayıs 1967 yılında Ankara’nın Hacettepe semtinde doğmuş. Aslen Erzincan, Kemaliye (Eğin)’lidir. (Enver Gökçe’nin hemşerisidir) sırasıyla, Ankara Kurtuluş Ortaokulu ve Ankara Kurtuluş Lisesi’ni okudu. 1989 yılında, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi ve Planlaması bölümünden mezun oldu. 1997 yılında, Hacettepe Üniversitesi Turizm ve Otrlcilik bölümünü okudu. 90’lı yıllarda tiyatro sanatçısı Metin Bilgin’den tiyatro üzerine dersler aldı. Şiirle lise yıllarında ilgilenmeye başladı.
Bazı çevrelerde “Hüzzam şairi” olarak da adlandırılır. Şiirlerinde günlük yaşamda kullanılan sade bir dili tercih etmekte ve serbest tarzda şiir yazmaktadır.
Alp Arslan üstadın bir şiiriyle, yazıma son vermek isterim.
ESKİ ŞIKLAR
Sevince,
Eski Şıklar
Sevince, Küçük çocuklar gibi şirinleşir insanlar gözünde
İçin pırpır olur da,
Saklarsın sobeleyemezler, yeni aşkı yüzünde
Sevince,
Acımaz hiç,
Tek tek sökersin kendi ellerinle,
Yüreğindeki dikenli telleri,
Girebilsin diye dost kuvvetler içine
Baştan bir kabullenmişlik,
Bir razı olma hali olur gönlünün işgale
Bir çiçek atmadığın kalır yüreğini fethedene
Sevdiğin, sana o eskiden bildiğin şeyleri fısıldar,
Ama yine de o bilgiç yüzün ışıldar
Sevince,
Yüreğin kırlangıç çığlığı, üzerinde pembe kuşlar,
Karşındaysa aşka yanan aceleci bakışlar
Coşkuyla vaat edilince sana çiçekli düz yollar
Arada kalır o eski yıpratan dik yokuşlar
Kim cesaret edip söyleyebilir ki sana
Aşkta acele etmeyip de durmayı
Sevince, Veda edip,
Okuduğun sana ait eski aşk senaryolarına,
Eski şıklar yerine,
“E – Hiçbiri”ni seçer,
Ve vazgeçersin,
Aşk artığı eskilerinle yerinde saymaktan.