GONCAGÜL KONAŞ

6 Şubat depreminin ikinci yıl dönümünde, Asbest Söküm Uzmanları Derneği bir kez daha önemli bir tehlikeye dikkat çekti: asbest maruziyeti. Asbest Söküm Uzmanı Mehmet Şeyhmus Ensari, deprem sonrası kontrolsüz yürütülen enkaz kaldırma çalışmalarının yalnızca depremzedeleri değil, rüzgarın etkisiyle kilometrelerce uzaklıktaki insanları da etkilediğini söyledi. Ensari, özellikle deprem bölgesinden gelen tarım ürünlerinde asbest kalıntılarının olabileceğine vurgu yaparak, vatandaşları tüketim öncesinde mutlaka yıkama konusunda uyardı.

“İKİNCİ BİR FELAKET YAŞANDI”

Ensari, depremin ardından en büyük tehlikenin enkaz kaldırma sürecinde kontrolsüz şekilde yayılan zararlı maddeler olduğunu belirtti: “Ne yazık ki asrın felaketi dediğimiz bir olay yaşandı. Ancak bizim en büyük korkumuz, depremlerden sonra gelebilecek ikinci felaketti. Milyonlarca ton moloz, bina yığınları ve bu binalardan alınan numunelerde asbest ve diğer tehlikeli maddeler tespit edildi. Bu maddeler havaya karışarak yalnızca bölgedeki insanları değil, rüzgarın etkisiyle kilometrelerce uzağa yayılarak çok daha geniş bir coğrafyayı etkiledi.”

“ASBEST HER YERDE KULLANILMIŞTI”

Asbestin yapı sektöründe yaygın şekilde kullanıldığını vurgulayan Ensari, “Asbestin üç binden fazla kullanım alanı var. Yapı sektöründe döşeme kaplamalarından, boyalara, çatı ve dış cephe kaplamalarına kadar birçok yerde kullanıldı. Normal şartlarda bir bina yıkılmadan önce asbest envanter raporu çıkarılır, temizlenir ve sonra yıkım gerçekleşir. Ancak deprem gibi ani yıkımlarda bu süreç işletilemedi ve büyük bir tehlike doğdu.” dedi. Ensari, geçmişte yapılan kontrolsüz yapılaşmaların bu sorunun daha da büyümesine neden olduğunu ifade ederek, “1990’lara kadar yapılan birçok binada asbestli malzemeler kullanıldı. Türkiye’de asbestin yasaklanması ise ancak 2010’larda gerçekleşti. Yani eski yapılar büyük ölçüde bu tehlikeyi barındırıyor.” diye konuştu.

“MASKE KULLANAN YOKTU”

Deprem sonrası enkaz kaldırma çalışmalarında görev yapan ekiplerin hiçbir önlem almadığını söyleyen Ensari, “O bölgede çalışan işçiler, arama kurtarma ekipleri, sağlık ekipleri ve gazeteciler dahi koruyucu ekipman kullanmadan çalıştılar. Özellikle yurt dışından gelen bazı ekiplerde koruyucu maskeler gördüm ama yerli ekiplerde maalesef hiçbiri yoktu. Asbest lifleri gözle görülmez, kokusuzdur ve solunduğunda doğrudan akciğerlere yapışarak yıllar sonra bile ölümcül hastalıklara sebep olabilir.” ifadelerini kullandı.

Ensari, “Çadır kentlerin hemen yanına molozlar döküldü. O bölgede yaşayan çocukları düşünüyorum, onlar 30’lu yaşlara gelmeden asbestin yol açtığı kanser türlerinden dolayı kaybedebiliriz. O dönemde yaptığımız uyarılara rağmen hiçbir önlem alınmadı” diyerek yetkilileri eleştirdi.

“DEPREM BÖLGESİNDEN GELEN ÜRÜNLERE DİKKAT”

Deprem bölgesinin Türkiye’nin önemli tarım alanlarını kapsadığını belirten Ensari, şu uyarılarda bulundu:“Adıyaman’ın tütünü, Malatya’nın kayısısı, Kahramanmaraş’ın tarhanası, Hatay’ın zeytini, biberi ve yeşillikleri… Türkiye’yi besleyen bu bölgenin tarım alanları da asbest ve diğer tehlikeli maddelerle bulaştı. Bugün Malatya kayısısını tüketmeyen bir şehir var mı? O yüzden herkes, deprem bölgesinden gelen ürünleri çok iyi yıkamalı. O bölgenin insanı zaten depremden büyük zarar gördü, bir de ekonomik olarak darbe yemesin. Ama tüketiciler de tedbirli olmalı.” Ensari, toprak ve su analizlerinin yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Bu ürünlerin güvenle tüketilebilmesi için bağımsız bilimsel kuruluşlar tarafından sürekli denetlenmesi gerekiyor” dedi.

“İLO’DAN YARDIM TALEP ETTİM, SONUÇ ALAMADIM”

Ensari, deprem sonrası bölgedeki işçilerin koruyucu ekipmanlarla çalıştırılması için Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) başvurduğunu ancak bir sonuç alamadığını belirtti: “İLO’ya gittim ve burada kişisel koruyucu donanım dağıtımı için bir proje geliştirilmesini talep ettim. Ancak maalesef bir karşılık bulamadım. Bölgede sadece tıbbi maskeler dağıtıldı ama bunlar asbeste karşı koruma sağlamıyor. İşçilere özel toz maskeleri ve tulumlar verilmeliydi. Ayrıca, enkaz kaldırma sırasında sulama yapılması gerekiyordu ama yapılmadı. ‘Su bulamıyoruz’ bahanesiyle bu hayati önlem de ihmal edildi.”

“BAĞIMSIZ LABORATUVARLAR DENETİM YAPMALI”

İnci Taneleri'ne Kamil Güler geliyor İnci Taneleri'ne Kamil Güler geliyor

Deprem bölgesinde yeniden yapılandırma çalışmalarının başladığını ancak burada da asbest denetimlerinin yapılmadığını söyleyen Ensari, “Şu anda bölgedeki valiler de bu havayı soluyor. Yeniden yapılandırma sürecinde çalışan mühendis arkadaşlarım nefes almakta zorlandıklarını söylüyor. Bağımsız laboratuvarlar bölgede analiz yapmalı. Çünkü asbest kaybolmaz, yok edilemez. Gerçekleri ortaya çıkarmak için acilen bu ölçümlerin yapılması gerekiyor.” dedi.

“ASBEST ÖLÜMCÜL BİR TEHLİKE”

Asbeste maruz kalmanın ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını vurgulayan Ensari, “Asbest vücuda girdiğinde uzun yıllar belirti vermeyebilir. Bu yüzden insanlar ‘Ben sağlıklıyım’ diye düşünebilir. Ancak asbestle bağlantılı hastalıkların uyuklama süresi çok uzun. Akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) gibi hastalıklar genellikle üçüncü veya dördüncü evrede teşhis edilir. O noktada zaten tedavi için çok geç olur.” ifadelerini kullandı.

Ensari, “İnsanlar, ‘Ben 50 yaşındayım, 30 sene sonra kanser olacaksam zaten 80 yaşında olurum’ diye düşünebilir. Ama asbest kaynaklı hastalıklar acılı ve ızdıraplı bir süreçtir. Hastalar morfin türevi ilaçlarla bile acılarını dindiremeyebilir. Bu sadece hastayı değil, ailesini de perişan eden bir hastalıktır.” diyerek asbest maruziyetinin uzun vadeli etkilerine dikkat çekti.

“BİR JENERASYONU KAYBEDECEĞİZ”

Ensari, uluslararası bir arama kurtarma ekibinin Hatay’da çalıştıktan sonra kıyafetlerini analiz ettirdiğini ve asbest bulunduğunu açıkladığını belirtti. “Bu ekip, tüm arama kurtarma ekiplerine sağlık kontrollerinden geçmeleri gerektiğini söyledi. Ancak burada başka bir endişem daha var. Bir sonraki büyük depremde, uluslararası ekipler Türkiye’ye gelmekten çekinebilir. Çünkü burada nasıl bir riskle karşı karşıya kaldıklarını biliyorlar.”

Son olarak, asbestin deprem sonrası risklerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Ensari, “Aklımızın erdiği ama gücümüzün yetmediği bir olay yaşadık. Deprem bölgesinde çalışan herkesin sağlık kontrolleri yapılmalı ve halk uzun vadeli riskler konusunda bilinçlendirilmelidir.” dedi.

Muhabir: Haber Merkezi