Türk ve Avrupa tarihinin dönüm noktalarından biri olan 1456 Belgrad Kuşatması'nın yıl dönümü.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlar'daki durdurulamaz ilerleyişini geçici de olsa sekteye uğratan bu destansı savunma hikayesi, II. Mehmed komutasındaki Osmanlı ordusunun, 22 Temmuz 1456'da Tuna Nehri üzerindeki stratejik Belgrad (Nándorfehérvár) Kalesi'ni ele geçirme girişimini anlatır.

Kaleyi savunan Macar komutan János Hunyadi, Fransisken rahip Giovanni da Capistrano ve Belgrad Sırp Despotu Đurađ Branković liderliğindeki Hıristiyan güçlerin çelikten direnişiyle karşılaşan Fatih Sultan Mehmed, burada büyük bir yenilgiye uğradı.

İmamoğlu Davasında Sosyal Medyada Görüntü Paylaşanlara Soruşturma
İmamoğlu Davasında Sosyal Medyada Görüntü Paylaşanlara Soruşturma
İçeriği Görüntüle

Bu kuşatma, askeri stratejinin, inancın ve umutsuzluğa karşı verilen mücadelenin sembolü haline gelirken, günümüzde bile Avrupa'nın kaderini değiştiren bir an olarak anılmaktadır.

Ancak Belgrad kuşatması, sadece bir askeri çatışma olmanın ötesinde, iç entrikalar, az bilinen fedakarlıklar ve dramatik detaylarla doludur.

BİR İMPARATORLUĞUN YÜKSELİŞİ

İstanbul'un fethinin (1453) ardından Sultan II. Mehmed, Hıristiyan dünyasının kalbine doğru ilerleyişini sürdürmeyi hedefliyordu. Balkanlar, bu hedefin anahtarıydı.

Belgrad Kuşatması 3-1

  • İstanbul'un Fethi ve Yeni Hedefler: II. Mehmed, İstanbul'u fethederek Bizans İmparatorluğu'na son vermiş ve "Fatih" unvanını almıştı. Artık gözü, zengin Macaristan Krallığı ve Orta Avrupa üzerinde idi. Belgrad, Tuna Nehri üzerinde stratejik bir geçiş noktası ve Avrupa'ya açılan bir kapı konumundaydı. Şehrin alınması, Osmanlı'nın Avrupa içlerine ilerleyişini kolaylaştıracaktı.
  • Belgrad'ın Stratejik Konumu: Belgrad, Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği noktada, doğal bir kale görünümündeydi. Şehir, yüksek surları, derin hendekleri ve nehirlerle çevrili olması nedeniyle dönemin en müstahkem kalelerinden biriydi. Bu durum, onu ele geçirmeyi son derece zorlaştırıyordu.
  • Hıristiyan Avrupa'nın Endişesi: İstanbul'un düşüşü, Hıristiyan Avrupa'da büyük bir korku ve panik yaratmıştı. Osmanlı'nın Balkanlar'daki hızlı ilerleyişi, Katolik Kilisesi ve Avrupa devletlerini büyük bir tehlike altında hissettiriyordu. Haçlı seferleri çağrıları yapılmaya başlanmıştı.

SAVAŞIN ÖNCESİ

Osmanlı tehdidi karşısında Hıristiyan Avrupa'da, özellikle Papa'nın öncülüğünde bir direniş cephesi oluşturulmaya çalışıldı.

  • Papa III. Callixtus'un Haçlı Çağrısı: Papa III. Callixtus, Osmanlı'ya karşı Avrupa'yı birleşmeye çağırdı ve bir haçlı seferi ilan etti. Ancak Avrupa devletleri, kendi iç sorunları ve çıkarları nedeniyle bu çağrıya tam olarak kulak vermedi. Buna rağmen, Macaristan ve çevre bölgelerden gönüllüler harekete geçti.
  • János Hunyadi: Macaristan'ın Kurtarıcısı: Macaristan'ın ünlü komutanı János Hunyadi, Osmanlılara karşı uzun yıllar mücadele etmiş tecrübeli bir askerdi. Macaristan Kralı V. Ladislaus'un yönetiminde olmasına rağmen, fiilen ülkenin savunma lideri konumundaydı. Hunyadi, Belgrad'ın stratejik önemini çok iyi biliyor ve kalenin güçlendirilmesi için büyük çaba sarf ediyordu.

Az Bilinen Bir Bilgi: Hunyadi, Belgrad'a gelen gönüllü Haçlı ordusunun çoğunun, askeri eğitimden yoksun köylülerden oluştuğunu fark etti. Bu, onun için büyük bir endişe kaynağıydı, ancak onların dini coşkusunu ve cesaretini doğru yönlendirmesi gerekiyordu.

  • Giovanni da Capistrano'nun Vaazları: Fransisken rahip Giovanni da Capistrano, Avrupa'yı dolaşarak Osmanlılara karşı kutsal savaş çağrısı yapıyor, kitleleri coşturuyordu. Onun vaazları sayesinde, özellikle köylü ve şehirli halktan oluşan büyük bir gönüllü (Haçlı) ordusu toplandı. Bu ordu, askeri disiplinden yoksun olsa da, dini inançla doluydu.

İlginç Bir Bilgi: Capistrano, vaazlarında sadece dini motifleri değil, aynı zamanda Osmanlı'nın Hıristiyanları köleleştireceği ve dinlerini değiştireceği korkusunu da kullanmıştır. Onun "İsa'nın adıyla savaşın!" sloganı, gönüllüler üzerinde büyük etki yaratmıştır.

FATİH'İN TOPLARI

II. Mehmed, İstanbul'u fetheden o meşhur toplarla Belgrad üzerine yürüdü. Osmanlı ordusu, dönemin en modern ve güçlü ordularından biriydi.

  • Osmanlı Ordusunun Hazırlıkları (Haziran 1456): Fatih Sultan Mehmed, yaklaşık 70.000 ila 100.000 kişilik büyük bir ordu ve güçlü bir topçu birliği ile Belgrad'a geldi. Yanında, İstanbul kuşatmasında kullanılan devasa toplar da vardı. Osmanlı donanması da Tuna Nehri üzerinden kaleyi kuşatmaya katıldı.
  • Kuşatmanın Başlangıcı (4 Temmuz 1456): Osmanlı ordusu, 4 Temmuz'da Belgrad'ı kuşatmaya başladı. Fatih, kalenin duvarlarını yıkmak için şiddetli topçu bombardımanına başladı. Top atışları günlerce sürdü ve kale surlarında gedikler açıldı.
  • Nehir Savaşı: Tuna Nehri'nde de şiddetli çatışmalar yaşandı. Osmanlı donanması, kaleye takviye ve erzak geçişini engellemeye çalıştı. Ancak Hunyadi, nehir yoluyla takviye kuvvetlerini ve erzakı kaleye ulaştırmak için büyük çaba gösterdi.

Az Bilinen Bir Gerçek: Tuna üzerindeki çatışmalarda, küçük teknelerle hareket eden Macar ve Sırp birlikleri, Osmanlı'nın daha büyük gemilerine karşı şaşırtıcı bir direniş gösterdi. Bu nehir savaşları, kuşatmanın kaderini etkileyen önemli anlardandı.

HRİSTİYANLARIN DİRENCİ

Kuşatma boyunca, kalenin içinde ve dışında kanlı çatışmalar yaşandı.

  • İlk Gedikler ve Osmanlı Saldırıları: Osmanlı topçusu, kale surlarında önemli gedikler açtıktan sonra, yeniçeriler ve diğer piyade birlikleri kaleye hücum etmeye başladı. Şiddetli el-ele çarpışmalar yaşandı.
  • Hunyadi'nin Savunma Taktikleri: János Hunyadi, Osmanlı saldırılarına karşı akılcı savunma taktikleri uyguladı. Açılan gedikleri hızla onarttı, askerlerini sürekli rotasyona tabi tuttu ve düşmanın girmesine izin verdiği noktalarda pusu kurdu.
  • Capistrano'nun Ruhu ve Gönüllülerin Rolü: Capistrano'nun vaazlarıyla coşan köylü ve şehirli gönüllüler, askeri eğitimleri olmamasına rağmen büyük bir cesaretle savaştı. Onlar, kalenin savunmasında hayati bir rol oynadılar ve zaman zaman düşmanı şaşırtan beklenmedik saldırılar gerçekleştirdiler.

İlginç Bir Bilgi: Capistrano, elinde bir haçla ön saflarda savaşan gönüllülere liderlik etmiş, hatta bazı kaynaklara göre Osmanlı askerlerine karşı doğrudan taarruzlar düzenlemiştir. Onun bu karizmatik liderliği, moral ve motivasyon açısından belirleyici olmuştur.

OSMANLI'NIN GERİ ÇEKİLMESİ

Kuşatmanın en kritik günü, 22 Temmuz 1456'ydı.

  • Osmanlı'nın Büyük Taarruzu: Fatih Sultan Mehmed, kaleyi kesin olarak ele geçirmek için büyük bir genel taarruz başlattı. Osmanlı askerleri, gediklerden ve merdivenlerle surlara tırmanmaya başladı. Kale içinde kanlı çatışmalar yaşandı.
  • Kale İçindeki Direniş: Kale içindeki savunucular, son bir direnişle Osmanlı askerlerini püskürtmeye çalıştı. Özellikle Hunyadi ve Capistrano'nun liderliği, askerlerin moralini yüksek tuttu. Türklerin surlara tırmandığı anlarda bile direniş devam etti.
  • Geri Çekilme ve Fatih'in Yaralanması: Uzun ve kanlı çarpışmaların ardından, Osmanlı ordusu kaleyi ele geçiremedi. Geri çekilmek zorunda kaldı. Fatih Sultan Mehmed'in bacağından hafif şekilde yaralandığı, bazı kaynaklarda belirtilir. Osmanlı ordusu, büyük kayıplar vererek kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı.

Az Bilinen Bir Gerçek: Osmanlı kayıtlarında bu yenilgi genellikle küçümsenmiş veya farklı gerekçelerle açıklanmıştır. Ancak Avrupa kaynakları, Osmanlı'nın büyük bir yenilgi aldığını ve Fatih'in büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını belirtir.

BİR EFSANENİN DOĞUŞU

Belgrad Kuşatması, Osmanlılar için büyük bir yenilgi, Hıristiyan Avrupa için ise büyük bir moral zafer oldu.

Belgrad Kuşatması 2-1

  • Osmanlı İlerlemesinin Sekteye Uğraması: Belgrad'ın düşmemesi, Osmanlı'nın Macaristan ve Orta Avrupa'ya ilerleyişini yaklaşık 70 yıl geciktirdi. Bu durum, Avrupa'ya kendini toparlama ve savunma hatlarını güçlendirme fırsatı verdi.
  • Hunyadi ve Capistrano'nun Kahramanlığı: János Hunyadi ve Giovanni da Capistrano, Belgrad savunmasındaki rolleri nedeniyle Hıristiyan Avrupa'da kahraman ilan edildiler. Capistrano, kısa süre sonra hayatını kaybetse de aziz ilan edildi.
  • Öğle Çanı Geleneği: Papa III. Callixtus, Belgrad'ın kurtuluşunu anmak ve zafer için şükretmek amacıyla her gün öğle vakti kiliselerde çan çalınmasını emretti. Bu gelenek, birçok Katolik kilisesinde günümüze kadar devam etmektedir ve "Belgrad Çanı" olarak bilinir.

İlginç Bir Bilgi: Öğle çanları, başlangıçta sadece Belgrad zaferini anmak için çalınsa da, zamanla Hıristiyanlığın diğer zaferlerini ve genel olarak iyiliğin kötülüğe karşı zaferini simgelemeye başlamıştır.

  • Fatih'in Ders Çıkarması: Fatih Sultan Mehmed, Belgrad kuşatmasından önemli dersler çıkardı. Kaleleri ele geçirmede topçu gücünün yanı sıra, iç ihanetler ve kuşatma altındaki halkın direnişinin de önemli olduğunu anladı. Sonraki seferlerinde daha dikkatli davrandı.
  • Sırp ve Macar Kimliğine Etkisi: Belgrad savunması, Sırp ve Macar milli kimliklerinde önemli bir yer tutar. Şehir, hem Sırplar hem de Macarlar için Osmanlı'ya karşı direnişin sembolü haline gelmiştir.

1456 Belgrad Kuşatması, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul fethinin ardından yaşadığı ilk büyük yenilgiydi. Bu kuşatma, askeri tarihe önemli bir savunma destanı olarak geçerken, aynı zamanda Avrupa'nın kaderini şekillendiren, inancın, stratejinin ve insan azminin gücünü gösteren unutulmaz bir hikayedir.

Muhabir: Haber Merkezi